EDISYON:

Çocukları kitapların büyülü dünyasına sokmalıyız

Zeynep Tuba Kesimli
04:0015/09/2024, Pazar
G: 15/09/2024, Pazar
Yeni Şafak
Saniye Bencik
Saniye Bencik

Çocuk gelişimi uzmanı, eğitimci, yazar Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal’a çocuk edebiyatı ile ilgili sorularımızı yönelttik. Kangal, “Herkes, masal bilmek zorunda değil. Masal bilmiyorum, eyvahlar olsun, diye düşünmekten ziyade resimli çocuk kitaplarının büyülü dünyasına çocukları sokmak lazım” diyor.

Çocuk edebiyatı dersleri verdiğinizi, bu alanda yüzlerce kitap incelediğinizi, okumalar yaptığınızı biliyoruz. Çocuk edebiyatı ile tanışıklığınız nerelere kadar dayanıyor?

Bir dönem öğrencilerime “Size ilk okunan kitabı hatırlıyor musunuz?” diye bir ödev vermiştim; çünkü ben hatırlıyorum. 80 doğumluyum. O yıllarda böyle bir kitap çeşitliliği yoktu. Babam bana her akşam üç kişilik ayı ailesinin öyküsünü anlatan resimli bir çocuk kitabı okuyordu. Ben o kitabı ezbere bilirmişim ve bir kelime dahi atlasalar fark edermişim. Sonrasında masal anlatılan bir çocuktum. Annemle babamın arasına girdiğim, onlarla uyumak istediğim zamanlarda babam Kırk Haramiler masalını yüzlerce kez anlatmıştır. Çocuk edebiyatı ile tanışıklığım ilk bu zamanlara dayanıyor ama ilgim üniversite yıllarında başladı. Üniversite yıllarındayken sevgili hocam Prof. Dr. Mübeccel Gönen’den çocuk edebiyatı dersi alıyorduk. Mübeccel Hoca’nın yurt dışından getirdiği renkli, üç boyutlu, bez kitapları vardı ve ben o kitaplara hayrandım. Üniversite ikinci sınıftayken kitapçılara gidiyor, çocuk kitaplarına bakıyor ve çocuk kitapları satın alıyordum. Sonrasında Mübeccel Hoca’nın asistanı oldum ve çocuk edebiyatı derslerini asiste ettim. Akabinde çocuk edebiyatı dersinin hocası oldum ve 10 sene çocuk edebiyatı dersi verdim, hâlâ veriyorum. Akademisyen Anne Anaokulları’nın okuma programları için listeler hazırlıyorum. Her sene bunun için bir ay ayırıyor, bir kitapçıya kapanıp oradaki yeni çıkmış kitapları inceliyorum. Diğer taraftan öğrencilerim var. Eğitimler için de güncel kalmaya çalışıyorum.

Bu süreç yazarlığa nasıl evrildi ve çocuklar için yazmaya nasıl başladınız?

Yazmayı hep çok severdim. Mesela Hayat Dediğin serisindeki günlük Minti, benim ortaokul-lise yıllarında tuttuğum günlüğüm. O zamandan beri yazıyorum. Çocuk kitapları ile ilgili çalışmaya başladıktan sonra da çocuk kitabı yazma denemelerim devam etti. Instagram’ın hayatımıza girmesiyle beraber orada yazılar paylaşmaya başlamıştım. O yazılar yayınevleri tarafından keşfedildi ve birçok yayınevinden yazarlık teklifi aldım. Sonrasında “Korkma İyi Bir Annesin” kitabı çıktı. Elma Çocuk’a çocuk kitabı da yazmak istediğimi söylediğimde onlar da kucak açtılar. İlk çocuk kitabım “Sana Kek Yaptım” da böylece yayınlandı. Sana Kek Yaptım’ı hazırlarken bir grup öğrencimle beraber karakteri erkek olan çocuk kitaplarını araştırıyordum. Çünkü resimli çocuk kitaplarında erkek karakter çok azdı o dönemde. Annenin elinde bir çamaşır sepeti var, anne ütü yapıyor, yemek yapıyor. Baba ayağını uzatmış gazete okuyor. Babanın evde başka bir sorumluluğu yokmuş gibi resmediliyor. Dolayısıyla ters köşe bir şey olsun istedim ve kek çırpan bir baba kurguladım. Bu kitapta mizaha da dikkat ettim. Hedef kitlem 3-5 yaş çocukları; patlayan, dökülen, kazara olan şeylere çok gülerler. Onları da içine alarak bir kek yapma hikâyesi yazdım. Aslında çok basit bir hikâye ama gerçekten çok gülüp eğleniyorlar. Baktım ki burada da istediğim mesajı verip küçük de olsa bir farkındalık yaratabiliyorum, çocuk yazarlığına devam ettim.

Hayat Dediğin serisinin kahramanı Nefes, anneannesinin kurabiyeleriyle büyüyen, geleneksel birçok ifadeyi ve uygulamayı anneannesinden öğrenen bir çocuk. İlk kitabın sonunda “Hayatımız boyunca unutamayacağımız anlar vardır. İşte ben o anların çoğunu, çiçekler içindeki o balkonda, anneannemin kahvaltı sofralarında, ailemin lavanta kokulu evinde yaşadım.” diyorsunuz. Hasan Ali Toptaş’tan ödünç alarak soracak olursak çocukluğunun elinden tutmuş bir yazar mısınız? 

Evet, o incecik çiçekli balkon anneannemin değil ama annemin balkonu. İlk kitap çok yaşanmışlık kokuyor. Orada annemden, kendi çocuğumun çocukluğundan izler var.

Çocukluğunuzda çokça masal, hikâye dinlediğinizi biliyoruz. Çocuklara masal anlatan büyüklerin neredeyse kalmadığını düşünecek olursak sizce şimdiki çocuklar bunun eksikliğini hissedecek mi yahut bu açığı kitaplar kapatabilir mi?

Herkes masal bilmek zorunda değil ama çok güzel kitap okursanız çocuğa ve çocuğun ilgi alanını tespit edip o doğrultuda kitaplar sunarsanız ve o kitapları etkileşimli bir şekilde okursanız neden olmasın? Masal bilmiyorum, eyvahlar olsun, diye düşünmekten ziyade resimli çocuk kitaplarının büyülü dünyasına çocukları sokmak lazım. Bunun avantajı bile olabilir. Çünkü orada çok güzel çizimler var ve bu çizimler çocuğun hem görsel algısını geliştiriyor hem de yaratıcı düşünme becerilerinin gelişimini destekliyor.

***


BU AYIN KİTAPLARI

Filistin’e ince bir bakış

Çocuklar İçin Felsefe Enstitüsü Kurucusu, P4C Uzmanı Ayşe Çam’ın kaleme aldığı Filistin Atlası, çocukları haklar ve sorumluklar üzerine P4C tekniği ile düşünmeye sevk eden bir hikâye. Okula gitmenin ve eğitim almanın çocuk hakları içinde yer aldığını öğrenen Yağız, bunu kardeşi ve annesiyle paylaşıyor. Ancak bu bilgiyle birlikte öğrendiği bir şey daha var ki o da dünyanın pek çok yerinde çocukların çeşitli sebeplerle okullarına gidemiyor oluşu. Tıpkı Filistinli çocuklar gibi. Filistinli çocuklara hediye paketi hazırlamaya başlayan iki kardeşin konuşan atlasın sayfalarında Gazze, Kudüs, Hayfa, Yafa sokaklardaki düşündüren gezintisine şahit oluyoruz kitap boyunca. Filistin Atlası, sonunda yer alan P4C etkinlikleriyle de Filistin üzerine düşünmeye ve konuşmaya sevk ediyor ve meseleye farklı bir boyut katıyor. 5 yaş ve üzeri için.

Filistin Atlası, Ayşe Çam, Erdem Çocuk, Ağustos 2024, 32 sf.

Cennet bahçelerini görmeye gidiyoruz

Yeni Şafak Pazar’da yayımlanan gezi yazılarıyla da aşina olduğumuz Fatma Matur’un seyahatlerinden esinlenerek kaleme aldığı ve çocuklar için Endülüs’ü anlattığı kitabı Zeynep ve Domates Endülüs’te Diyanet Yayınları’ndan çıktı. Zeynep, anneannesinin ördüğü bebeği Domates’le cennet bahçelerini görmek için ilerlerken sakallı, upuzun palto giymiş bir adamla karşılaşıyor. Hikâyenin devamında saray şairi olduğunu öğrendiğimiz Zümrek’le sarayı ve çevresini gezmeye başlıyoruz. Aslanlı Avlu’dan Nasri Sarayı’na, Kızkardeşler Salonu’ndan Albayzin’ e kadar dolaşırken türlü koku burnumuza çalınıyor. Saray ile ilgili bilgilerin, mimari terimlerin kurguyla özdeşleştiği hikâyede Fatma Matur, seyyah yönünü ustalıkla metne aktarıyor. El Hamra’nın sütünlarına işlenen “Lâ galibe illallah” ayeti gibi pek çok detay dikkatimizi çekiyor. Zeynep ve Domates Endülüs’te 7-11 yaş aralığındaki okurunu bekliyor.

Fatma Matur, Zeynep ve Domates Endülüs’te, Diyanet Yayınları, Ağustos 2024, 32 sf.



#edebiyat
#aktüel
#hayat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.