Yapay zekada 2030 hedefi 15,7 trilyon dolar

13:0731/08/2020, Pazartesi
G: 31/08/2020, Pazartesi
AA
Arşiv
Arşiv

Yapay zeka ve robot teknolojisi giderek ilerlerken bir sektör olarak da dünyanın en büyük alanlarından biri haline geliyor. Bu aladan çalışmalar yapan MÜSİAD Dijital Dönüşüm Komitesi Başkanı Fahrettin Oylum, "Sadece yapay zeka ekonomisinin 2030 yılına kadar oluşturacağı ekonominin boyutunun 15,7 trilyon dolar olacağı öngörülüyor" açıklamasında bulundu.

Yapay zeka giderek hayatımızın bir parçası olurken sektör olarak da büyümeye hız kesmeden devam ediyor.

MÜSİAD Dijital Dönüşüm Komitesi Başkanı ve Teknopalas AŞ Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Oylum ise yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin temel olarak tüm sektörlerde oluşturduğu dönüştürücü etki çarpanının, iş dünyası için risk ve fırsatlar ortaya çıkardığını söyledi.

Oylum, devamla şunları kaydetti:

"Geleneksel ekonomide faaliyet gösteren aktörlerin günümüzdeki en büyük endişelerinden biri, ortaya çıkacak yenilikçi bir ürün ile ortaya çıkan bir girişimciye karşı, yıllarca verdikleri mücadele sonucu elde ettikleri kazanımlarını kaybetmek. Perakende, medya, eğitim gibi sektörlerde bu etkiyi net bir şekilde gören iş dünyası, dijital dönüşümün dışında kalmadan bu trene binmenin yöntemleri üzerine düşünüyor.

  • Sadece yapay zeka ekonomisinin 2030 yılına kadar oluşturacağı ekonominin boyutunun 15,7 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. 3 trilyon dolarlık bir blokzincir ekonomik büyüklüğü, 500 milyar dolarlık bir nesnelerin interneti teknolojileri büyüklüğü ve diğer dönüştürücü teknolojileri ele aldığımızda bu rakam 20 trilyon dolarlık bir rakamın üzerine çıkıyor. 133 trilyon dolarlık bugünkü dünya ekonomisinin büyüklüğüne baktığımızda, bu teknolojilerde söz sahibi olacak ülkelerin önümüzdeki 100 yılın yeni dünya liderleri olacağını varsayabiliriz.

5G teknolojisi ile elde edilecek veri iletişim hızı ve hayatın her alanında yer edinecek olan nesnelerin interneti cihazlarından elde edilecek verilerin büyüklüğü yapay zeka şirketlerini beslerken, tüm bu teknolojiler üzerine sektör dinamiklerini derinden sarsacak yeni şirketler, geleneksel ekonomide mücadele etme konusunda taviz vermeyen şirketlere pek fazla şans tanımayacak ya da bu değişimi bizzat kullanıcılar yapmış olacak.


Yapay zekadan en çok etkilenecek 3 sektör: Hizmet, sağlık, lojistik

Yapay zekanın etkileyeceği sektörlere işaret eden Oylum, hizmet, sağlık ve lojistik gibi sektörlerin bu dönüşüm sürecinden en hızlı etkilenecek sektörler olduğunu söyleyebileceklerini ifade etti.

  • Oylum, " Dijital dönüşümün en önemli aktörleri; mikro işlemcilerin hızları ve hızlarında elde edilen üssel artış... Bu durum, dönüşümün etki sürecine de doğru orantılı olarak etki ediyor. Bu kadar hızlı gerçekleşen bir dönüşüm sürecinde tüm sektörlerin, mevcut durumlarını gözden geçirerek ivedilikle dijital dönüşüm süreçlerini belirlemelerinde fayda olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde, ilgili sektör temsilcilerinin faaliyet gösterdikleri STK’lar, meslek odaları, ticaret ve sanayi odalarının da üyelerine bu konuda destek olacak yeni mekanizmalar oluşturmaları, bu dönüşüm sürecinin daha az hasarla atlatılmasına katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Türkiye'de dijitalleşme bağlamında yapılan çalışmalara değinen Oylum, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dijital dönüşüm, bir süreç olarak tüm dünyada ele alınıyor. Dönüşüm süreci başladığı günden bu yana sanki hiç bitmeyecekmiş gibi daha da hızlanarak ve kendini yenileyerek devam eden bir süreç. Türkiye de bu dönüşümün sürekliliğinin farkında. Devletimiz, yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde Dijital Dönüşüm Ofisi'ni kurarak bu konuya vermiş olduğu önemi ve konunun ne kadar kritik olduğunu göstermiş oldu.


"Robotları 'metal yakalılar', yapay zekayı ise 'sanal yakalılar' olarak nitelendirebiliriz"

Fahrettin Oylum, yapay zeka çağında iş dünyasındaki tanımlamaların da değişeceğine işaret ederek, "Öncelikle yapay zekayı da bir robot olarak görmemiz gerektiğini belirtmek isterim. Günümüzde nasıl çalışanlar mavi ve beyaz yakalı olarak sınıflandırılmışsa yeni iş gücü kaynakları olarak görebileceğimiz robotları 'metal yakalılar', yapay zekayı ise 'sanal yakalılar' olarak nitelendirebiliriz. Bu iki yeni sınıfın toplum üzerinde sosyolojik olarak bir dönüşümü de tetikleyeceği aşikar. Bunun bilinci ile Japonya'da başlatılan Toplum 5.0 kavramının ciddi bir şekilde ülkemizde de gündeme alınması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.


Dünyada yapay zeka alanında en fazla yatırımı olan ülkenin, ucuz insan gücüne dayalı ekonomi modeli ile büyüyen Çin olmasının bir tezat olarak görülebileceğini ancak bu süreçte etkin rol almaması durumunda yaşayacağı toplumsal etkilerin farkında olan Çin'in, bu büyük yapay zeka ekonomisinden aslan payını alarak zenginliği ülkesinde tutmayı amaçladığını kaydeden Oylum, şu değerlendirmelerde bulundu:

  • "Türkiye'deki iş dünyası olarak bu dönüşüm sürecine dahil olmak için karşımıza çıkan en etkin 2 yoldan birincisi, sektörümüz ile alakalı ürünler geliştiren bilişim şirketleri ile 'as a service' ekonomisi üzerine sektörümüze yönelik olarak yeni iş modelleri geliştirmek olmalıdır. İkinci alternatif model olarak ise yine sektörümüze yönelik ürünler geliştiren girişimcilere sermayemiz, bilgi birikimimiz ve bağlantılarımız ile ortak olmaktır.

Bu şekilde hayata geçireceğimiz start-up yatırımcılığı modeli ile hem mevcut işletmelerimizin dijital dönüşüm süreçlerine start-upların hızlandırıcı etkisini dahil etmiş olacağız hem de yatırım yapmış olduğumuz girişimin büyümesi durumunda sektörde yeniden iyi bir pozisyon elde edebilme şansımızı arttırmış olacağız.

Türkiye olarak yeni dönemde ithalata dayalı bir ekonomik büyüme modeli yerine imalat ve inovasyona dayalı bir büyüme modeli ile hareket ediyor olacağımızı görüyoruz. Devletin en yetkin isimlerinin çizdiği bu model içerisinde büyümek isteyen işletmelerimizin inovasyon ve üretim odaklı bir dijital dönüşüm planı yaparak işletmelerini dönüştürmesi, işletmelerinin geleceği için bugün atacakları en önemli adım olacaktır."

#Dijital Dönüşüm
#Müsiad
#Nesnelerin İnterneti
#yapay zeka