Bir röportaj sırasında bir adamın ağzına telefon bile soktular.
Sosyal medyada, röportaj adı altında hiçbir ahlak, kural ve yasa tanımayan yayınların sayısı artıyor. Yayıncılar izlenme sayısına göre para aldığı için her türlü rezalet ve provokasyona başvuruyor. Provokatif yayınların büyük bölümü küfürler ya da kavgayla sonuçlanıyor. “Bağıra bağıra laiklik dindarlık tartışması”, “Eminönü meydan kavgası!”, “Yumruklar havada uçuştu!”, “AKP’li ve HDP’li gençler arasında kavga çıktı” gibi başlıklar durumu özetliyor. Gerçeklerden uzak kurgu röportajlar ise ayrı bir sorun.
Sosyal medyada yayınlanan sokak röportajları kontrolden çıktı. Eline mikrofon ve kamerayı alan sokakta istediği gibi röportaj yapıyor. Kazanılan paralar, bu akımı daha da hızlandırıyor. İlk bakışta ‘ifade özgürlüğü’ kavramı ile savunulsa da sokak röportajları her geçen gün kontrolsüz bir mecraya dönüşüyor.
Sosyal medya platformlarından izlenme sayısına göre para alan fenomenler, tık almak için her yola başvuruyor. Bazıları etrafına topladığı karşıt görüşlü insanları tahrik edip birbirine düşürüyor.
Bu tür provokatif röportajların büyük bir bölümü kavga ile sonlanıyor. Birbirinin ağzına telefon sokanından, karşılıklı tokat atanlara kadar her şeye rastlamak mümkün.
Şimdiye kadar küçük arbedeler yaşansa da büyük çaplı bir faciaya dönüşme riski taşıyor. Hem karşılıklı küfürleşmeler, hem de devlet büyüklerine yönelik hakaretler hiçbir süzgeçten geçirilmeden izleyicilerle buluşturuluyor.
Röportajlara atılan başlıklar da bunu doğruluyor. Birçok başlıkta röportajın kavga ile sonlandığı açık açık vurgulanıyor: “Büyük olay! Bağıra bağıra laiklik dindarlık tartışması”, “Eminönü meydan kavgası!”, ‘’Ortalık fena karıştı!’’, “Yumruklar havada uçuştu!”, “Bakırköy meydan kavgası!”, “AKP’li adam Z kuşağı kızı dövecekti!”, “Pendik’te röportaj kavgayla bitti muhabir zor ayırdı”, “AKP’li ve HDP’li gençler arasında kavga çıktı! Sultanbeyli karıştı”, “Ortalık fena karıştı! Ülkücüler röportaja girince kavga çıktı kalabalığı polis dağıttı…”
Kurgu röportajlar da ayrı bir sorun oluşturuyor. Birçok kurum ve kişi mizansen röportajlarla hedef alınıyor.
Yakın zamanda da pek çok kez görüldüğü gibi kendini işsiz diye tanıtan bir kişi belediye çalışanı, ‘yoksulum’ diyen kişi emlak zengini, ‘üniversite mezunuyum’ diyen kişi de ilkokul diplomalı çıkabiliyor. Ayrıca fenomenler takipçi ve tık sayılarını artırmak için, işi tanınmış kişilerin yolunu kesip tehdit etmeye kadar vardırıyor.
Geleneksel medyanın editöryal denetimden geçtiğini ancak yeni medya mecralarının denetimden uzak olduğunu belirten Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç.Dr. Mustafa Bostancı, “İçeriklerin reklam alması için ‘daha çok tık’ alması gerekiyor. Tam da bu sebeple yayın yapan kişiler daha çok gelir elde etmek için sansasyonel işlere imza atıyor. Sosyal medyada yayın kararı ve sorumluluğu yayıncının ta kendisi. Yayıncılar oluşabilecek yasal sorumluluğu da üstlenmek durumunda.
Bu kişiler canlı yayın yapmadığı için, videolar daha sonra bir kurgu aşamasından geçtiği için aslında yayınlanan videodan doğrudan sorumlu oluyor. Paylaşım yapmanın önünde engel yok. Fakat paylaşımların içeriğinin doğuracağı hukuki sorumluluk var. Mikrofon uzatıldığı için ağzımıza gelen her şeyi söyleme hakkına sahip değiliz. Aksi halde ortaya çıkabilecek hukuki sorumluluğu da üstlenmeli. Medya okuryazarlığı eğitimi her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Bu işleri yapan kişilerin medya eğitiminden geçmesi gerekiyor” diye konuştu.
Avukat Ahmet Ali Banzaroğlu, “Her bir yurttaşın düşünce ve ifade özgürlüğü bulunmaktadır. Ancak bu özgürlük sınırsız olmayıp hangi gerekçeler ile sınırlama getirilebileceği Anayasa’mızda ifade edilmiştir. Röportaj sırasında kullanılan ifadelerin Ceza Kanunu kapsamında suç içermesi halinde, soruşturma ve dava açılabilir. Suç içeren bu görüşlerin basın ve yayın kuruluşları tarafından verilmesi durumunda, ‘haber verme sınırının’ aşılıp aşılmamasına göre yayıncı kuruluş açısından da ceza soruşturması gündeme gelebilecektir” ifadelerini kullandı.
Röportajda ahlaksız sorular
Bazı sosyal medya kanalları ise toplumsal ahlak kurallarını hiçe sayıyor. En mahrem konular bile kadın, erkek, yaşlı, genç demeden soru olarak insanlara yöneltiliyor. Yaptığımız kısa taramada karşımıza çıkan şu sorular da seviyesizliği gözler önüne seriyor: “Çişinizi yaptığınız en ilginç yer neresi?”, “Ellemeyi sevdiğiniz 3 şey?”, “Milyonlarca sperm arasından birinci olmayı nasıl başardınız?”, “En son ne zaman aşna fişne yaptınız?” Radyo ve televizyon gibi geleneksel medya organlarının RTÜK, basılı yayın organlarının savcılıklar aracılığıyla denetlendiğini ifade eden hukukçu ve uzmanlar, her gün binlerce içeriğin üretildiği bu alana da çekidüzen verilmesi gerektiğini belirtiyor.
#Sosyal medya
#sokak
#röportaj
#Mustafa Bostancı
#Ahmet Ali Banzaroğlu
#AKP