Çarşı grubu üyelerinin, Gezi Parkı protestoları sırasında 'darbeye teşebbüs' ile suçlandıkları davada çarpıcı bir gelişme yaşandı ve iddianamede 'şikayetçi' olarak görülen polisler Çarşı grubundan şikayetçi olmadıklarını açıkladı.
Gezi Parkı protestoları sırasında 'hükümeti devirmeye teşebbüs' ettikleri iddiasıyla suçlanan 35 sanığın yargılandığı ve kamuoyunda 'Çarşı davası' olarak bilinen davaya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Saat 10.00'da başlayan davada ilginç bir gelişme yaşandı. İddianamede şikayetçi olarak görülen polis memurları Çarşı Grubu'ndan şikayetçi olmadıklarını söylediler.
16 Aralık'ta gerçekleşen ilk duruşmaya Çarşı grubu büyük bir katılım yaparken bugünkü davaya Çağlayan Adliyesi'ndeki yas nedeniyle toplu bir katılım gerçekleştirmedi. Hürriyet gazetesinden Kenan Başaran'ın haberine göre, duruşmaya sadece sanıklar ve az sayıda izleyici geldi. Bu izleyiciler arasında Uluslararası Af Örgütü'nden Barbara Neppert ve Almanya'da futbol davalarında uzman 2 kadın avukat da bulunuyor.
Öte yandan Çağlayan Adliyesi'ne girişteki yoğun güvenlik önlemleri adliyenin girişinde uzun kuyruklara neden olunca sinirler gerildi. Zaman zaman yuhalama ve ıslık sesleriyle bu durumun protesto edildiği görüldü.
Gezi Parkı protestoları sırasında hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla yargılanan Çarşı grubu üyelerinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında ilginç bir gelişme yaşandı. İddianamede şikayetçi olarak görülen 4 polis memuru şikayetçi olmadıklarını ve Emniyet'te ifadelerinin alınmadığını belirttiler. Polisler ayrıca Çarşı grubunu görmediklerini ve onlarla çatışmadıklarını da belirttiler. Olaylar sırasında yaralanan bir polis memuru da mahkemeye, yaralanmasının sebebinin başka bir grupla yaşadığı çatışma olduğunu söyledi.
İlk duruşmada ifadeleri alınmayan 8 sanığın ifadeleri de davanın bugünkü duruşmasında alındı. İfade veren sanıklardan Ayhan Güner, 'Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'ni basma' ve 'darbecilik' iddialarını net bir dille kabul etmezken, tam tersine polisin kendilerinden aracılık yapmalarını istemesinin ardından grupları Başbakanlık Ofisi'ne değil Beşiktaş içine doğru yönlendirdiklerini ve polisin de bunun üzerine kendilerine teşekkür ettiğini söyledi. Güner ifadesinde kısaca şunları söyledi:
"Spor polis büroya bizzat gittim. Başbakanlık binasının oraya gitmem istendi. Tüm emniyet amirleriyle görüştüm, arabuluculuk yaptım. Taraftar arasında abi olarak görüldüğüm için bunu yaptım. Polis bize teşekkür etti, çay kahve ikram etti. Başbakanlık bürosunu bastılar iddiası tamamen yalandır. O taraftaki tüm insanlar Beşiktaş'a yönlendirildi. Burada 35 kişi yargılanıyor ben 32'sini daha önce hiç görmedim. Burada Çarşı ve sokaktaki insanın mücadelesi itibarsızlaştırılıyor. Çarşı grubu darbeci değildir. Gezi rönesanstır, Çarşı da Michelangelo'sudur..."
İfade veren diğer sanıklardan Hakan Boran "Ben darbeci değilim. Olaylar esnasında Beşiktaş'ta bulunmamın nedeni Beşiktaş'ın benim yaşam alanım olması. Taksim'e hiç çıkmadım" derken Yusuf Demirci polislerin kendilerine 'Beşiktaş taraftarını bu işten çıkarın yoksa olay size patlar' dediğini iddia etti.
Tanık olarak duruşmada ifadelerine başvurulan polislerden Hasan Can ve Ercan Sezgin sanıklardan Erdem Işık'ın evinde yapılan aramada bulunan pet şişenin içindeki maddenin bomba düzeneği değil uyuşturucu madde olduğunu ve bunu da Erdem Işık'ın abisi Emrah Işık'ın üstlendiğini ve buı konuda yargılanıp ceza aldığını söyledi.
Dava mahkeme heyeti tarafından 26 Haziran saat 09:00'a ertelendi.