UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup altıncı ve son maçında deplasmanda Karadağ'a 3-1 mağlup olan Türkiye liderliği kaybetti ve grubu ikinci sırada tamamladı. Galler A Ligi'ne yükselirken, Milli Takımımız Play-Off'a kaldı. Peki, namağlup ve 2 puan farkla lider olarak girdiğimiz ve gruptan lider olarak çıkmayı neredeyse garanti olarak gördüğümüz son 2 maçta neden 5 puan kaybettik ve elimizdeki liderlik koltuğunu neden Galler’e hediye ettik?
Aslında sıkıntı Kayseri’de oynadığımız ve son dakikasında penaltı kaçırdığımız Galler maçıyla başladı. O maça kadar rakipleri önünde iyi bir performans ortaya koyan A Milli Takım, bazı bölümlerde oyunun çağırmasına rağmen, teknik direktör Vincenzo Montella’nın santrforsuz oyun ısrarı nedeniyle sıkıştı. Enes’in oyuna girmesi ile takım daha etkili bir görüntü verirken, kazanılan penaltı Kerem’in ayağından kaçtı. Orada psikolojik olarak yıprandık ama çok da belli etmedik. Karadağ maçı öncesi aklımızın bir yanında tedirginlik vardı ve tarihteki tecrübelerimizden yola çıkarak “Acaba!” endişesi yaşıyorduk. Bizi böyle düşündüren şey elbette son yıllardaki istikrarsızlığımızdı. Montella’nın kendisini ikna etse de, kamuoyunun büyük bir bölümünü ikna edemediği 9 numarasız oyun başka bir endişe konusuydu. Nitekim korktuğumuz oldu ve İtalyan teknik adamın maçın başından sonuna kadar yaptığı hatalı oyun ve futbolcu tercihleri bize pahalıya patladı.
Karadağ-Türkiye maçının oynandığı Niksic Şehir Stadı'nın kötü zemini futbolcuları oldukça zorladı. Kötü saha zemini, yağışın da etkisiyle iyice ağırlaştı. Futbolcular bozuk zeminde bazen seken, bazen de takılan topu kontrol etmekte zorlandı. Ancak bu şartlar hem Türkiye hem Karadağ için böyleydi. Elbette bizim gibi daha teknik takımlar bu durumdan daha fazla etkilenir ancak orada da teknik direktör zekası devreye girmeliydi. Bu zemine rağmen ayağa pas ve driplingle adam eksiltme tercihlerine yönelmek adeta intihardı. Oysa, uzun toplarla rakip kaleye yaklaşmamız, hatta ceza sahasına pivot özellikli oyuncularımızı alarak ya da göndererek B planına geçebilirdik. Ancak Montella’nın A planına olan sadakati, maçı kaybetmemize neden oldu.
Montella da maçtan sonra, “Teknik kapasiteyi düşürüp fiziksel kapasiteyi yükseltebilirdik. Ancak, bu da benim oyun felsefeme karşı olurdu" diyerek net bir itirafta bulundu ancak bu cümlelerde dahi hatadan ders alınmış bir durum yoktu. Aksine, “Oyunu değiştirmek benim oyun felsefeme karşı olurdu” demek, "Yine aynı durum yaşansa yine aynı şeyleri denerim" anlamına geliyordu. Dolayısıyla, teknik direktör pragmatik ve faydacı düşünmek zorunda. Hatada ısrar, bu seviyelerdeki görevlerde doğru tutum olmamalı.
Teknik direktör Vincenzo Montella’nın aldığı en büyük eleştiri ise ileri uçta klasik bir 9 numara kullanmaması. Karadağ karşısında mağlup durumdayken, 3 savunmacı çıkarıp 3 savunmacı alması, Semih gibi fizik gücü yüksek santrforu son 10 dakika kala iş işten geçtiğinde tercih etmesi, Enes gibi pivotu kullanmak yerine, o zeminde driplingle adam eksiltme oyununu tercih etmesi, güçlü bir Barış Alper’i uzun süre kulübede oturtması… Montella’nın bu hataları yarına dair de soru işaretlerini beraberinde getirdi.
Karadağ’a deplasmanda 3-1 yenilen Türkiye'de tek golün sahibi Kenan Yıldız, ilk kez resmi bir milli maçta gol sevinci yaşadı. Geçtiğimiz sene ekim ayında A Milli Takım forması giymeye başlayan genç futbolcu, Almanya ile oynanan hazırlık maçında gol sevinci yaşamıştı. Daha sonra resmimaçlarda da forma giyen Kenan, gol atma başarısı göstermemişti. Milli futbolcu, ay-yıldızlı forma altındaki ilk resmi golünü Karadağ karşısında atsa da bu mağlubiyeti engellemeye yetmedi.
Karadağ mağlubiyetinin baş aktörü A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, yenilgiyi kötü zemine bağladı. İtalyan teknik adam “Futbolun az oynandığı bir maç oldu. Saha zemini gerçekten bu seviyede oynanmayacak kadar kötüydü. Bu seviyede, bu şartlarda oynadığınızda alışılmışın dışında bir maç oluyor. Futbolcularımız sonuna kadar mücadele ettiler ama biz daha teknik kapasitesi yüksek olan bir takımız. Onlar kadar fiziksel bir takım olmadığımız için bunu sahada skorla ödedik" ifadelerini kullandı. Montella, geleceği ile ilgili sorulan soruya ise, "Son senemizle alakalı mutluluk ve gurur duyuyorum. Mart ayında play-off oynayacağız, hedefimiz A Ligi’ne çıkmak. 2026 Dünya Kupası hedefimiz de var. Bu süreçte gelişmeye devam edecek oyuncularımız da var. Onlar geliştikçe biz daha güçlü olacağız" yanıtını verdi.
Grup liderliği ile birlikte UEFA Uluslar A Ligi’ne çıkma şansını da son Karadağ yenilgisiyle kaybeden A Milli Takım’ın önünde şimdi Play-Off var.. Yarın yapılacak kura çekimi sonrası, A Ligi gruplarını 3. sırada bitiren Belçika, Sırbistan, Macaristan ve İskoçya'dan biri ile eşleşecek olan milliler, A Ligi’ne yükselmek için mücadele edecek.
Çift maç eleme usulü yapılacak play-off'ta ilk maç 20 Mart, rövanşlar 23 Mart 2025'te oynanacak. Play-off haftasında diğer ülkeler ise Dünya Kupası Elemele Grup maçları oynayacak. Türkiye'nin muhtemel rakipleri arasında A Ligi'nde en fazla puanı İskoçya elde etti. İskoçya 7, Macaristan ve Sırbistan 6'şar, Belçika da 4 puan topladı.
A Ligi’ne yükselmek için play-off oynayacak Türkiye, 2026 Dünya Kupası Elemeleri’nde 4’lü grupta yer alacak. Mart ayında oynanacak Uluslar Ligi Play-Off’larındaki takımlar, Dünya Kupası Elemeleri’nde 4’lü gruplarda yer alacak. Diğer ülkelerin yer alacağı gruplar ise 5 takımdan oluşacak.