Süper Lig’de birçok takım sezona büyük yatırımlar yaparak, büyük beklentiler içinde girerken, saha dışı faktörlerin oyunu bu kadar etkiliyor olması, bütün planları altüst ediyor. Yıllardır, aynı şeyleri yaşayan ve çözüm üretilemediği için çaresizlik içinde seslerini yükseltmek durumunda kalan kulüpler, artık bu işe bir çözüm üretilmesini istiyor. Sözde tecrübeliler diye, kritik maçlarda görev alan hakemlerin hep aynı isimlerden oluşması, atamalar konusunda bir çok soruyu akıllara getiriyor. Yazılı kurallara göre oynanan futbolda, bazen yönetimler, bazen teknik adamlar, bazen de futbolcular bedel öderken, hakemler hiçbir karşılık görmeden, hele bazı hakemler ceza yerine adeta ödüllendirilirken, “Futbolu kim yönetiyor?” sorusu akla geliyor. Bu atamalar kim tarafından, adeta kulüplerin ve futbol kamuoyunun gözüne sokularak yapılıyor.
Hakem atamalarındaki kriterler ve adalet kavramı tamamen ortadan kalkmış, korku, endişe ve panikle alınan kararlar hem Türkiye Futbol Federasyonu’nun, hem Merkez Hakem Kurulu’nun başını ağrıtırken, kangrene dönüşen hataları da beraberinde getiriyor. Süper Lig, hiçbir kurumun cezalandıramadığı, her hatalı karardan sonra adeta ödüllendirilen tecrübeli hakemlerin gölgesinde bilinmeze doğru yol alıyor. Aslında kendi içinde bölünmüş, gruplara ayrılmış, çalışan değil çatışan, kendi atamalarını adeta kendileri yapıp TFF ve MHK’yi yok sayan, sistemlerini ve kurallarını kendi oluşturan hakemlerin ligin kalan bölümünde sadece görevlerini yapmaları için TFF ve MHK’ye büyük görev düşüyor. Kalan 11 haftada hakem kararları ile takımların belirlenecek kaderleri, bir ölçüde önce MHK’nin, sonra da TFF’nin kaderini belirleyecek. Sözün özü; Türk futbolunun kaderinin sadece bir düdüğe bağlı kalacak kadar ucuz olmadığının anlaşılması ve bunun da hakemlere kabul ettirilmesi gerekiyor.
Süper Lig’de yaptıkları hatalara rağmen sürekli maç alan hakemler sadece kulüpleri isyan ettirmiyor. Özellikle genç ve idealist hakemler de arka plana itilmenin psikolojisini yaşıyor. Süper Lig’de kalan 11 haftada yine ‘tecrübe’ maskesi altında sadece eski hakemler görev alırsa, daha büyük kaosların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Süper Lig’de yer alan takımların yetkililerinin tartışmasız tamamı hakemlerin tutumu ve yönetimlerinden memnun kalmazken, bu memnuniyetsizliğin bir başka göründüğü yerde hakemlerin kendi dünyaları. Özellikle atamalardaki dengesizlik nedeniyle birçok hakem karamsarlığa kapılıyor. İdealist olan genç hakemler, bir kenara itilmişlik psikolojisiyle kendilerine maç verilmesini bekliyor. Öyle ki 31 haftada oynanan 310 maçın neredeyse yarısına tecrübeli denilmesine rağmen en fazla eleştirilen hakemler atanırken, genç hakemlerin maç sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Tecrübeli denilen isimler 203 maç yönetirken, genç olarak tabir edilen hakemlerin bu 310 maçta görev alma sayısı ise sadece 79 ve bu maçları yöneten hakem sayısı da 12. Bütün istatistiklere baktığımızda ortaya çıkan tablo geçmiş sezonlardan farklı değil. Süper Lig’de kalan 11 haftada yine ‘tecrübe’ maskesi altında sadece eski hakemler görev alırsa daha büyük kaosların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi konuk ettiği ve golsüz tamamlanan sezonun ilk derbisinde Ali Palabıyık düdük çaldı. Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi deplasmanda 4-3 mağlup ettiği derbide Tugay Kaan Numanoğlu, Beşiktaş’ın sahasında Galatasaray’ı 2-0 yendiği derbide ise Cüneyt Çakır görev yaptı. Trabzonspor’un sezonun ilk yarısında oynadığı Beşiktaş maçında Ali Şansalan, Fenerbahçe maçında Cüneyt Çakır, Galatasaray maçında da Halil Umut Meler düdük çaldı. Sezonun ikinci yarısında Beşiktaş- Trabzonspor maçında Halil Umut Meler, Fenerbahçe-Galatasaray maçında Cüneyt Çakır, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında Yaşar Kemal Uğurlu ve son oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçında da Halil Umut Meler görev aldı. Yaptıkları hatalar ile, adeta ödüllendirilir gibi yeniden kritik maçlara atanan hakemler, sadece lig sıralamasını belirlemiyor, aynı zamanda genç ve idealist hakemlerin de hayallerini alıp götürüyor.