İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesi, AK Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu, ortak yayına katıldı. Yıldırım ile İmamoğlu, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen ortak yayında, gazeteci İsmail Küçükkaya'nın sorularına yanıt verdi.
Saat 21.00'da başlayan canlı yayını Yeni Şafak'ın sosyal medya hesaplarından takip edildi.
Binali Yıldırım: Tabii ki sizin suçunuz yok. Ancak sizin oyunuz sayılırken şaibe karıştı. Bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. Çok çabaladık ancak CHP bize yardımcı olmadı. Yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler. Reddi yönünde karar aldılar. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi. O zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt, şüphe kalmayacaktı. İstanbullular'ı yormayacaktık.
Binali Yıldırım: Evet oylar çalındı. Yüzde 10'u sayıldı 13 bin 929'a düştü. Geriye kalan yüzde 90 sayılsa farklı sonuç çıkacağı aşikar. Malesef bir dirençle karşılaştığımız için saydıramadık.
Oyların tekrar sayılmasını istedik ama 'CHP istemedi' yorumu tamamıyla yanlış yorum. 31 Mart gecesine dönelim. Hızlıca hatırlayalım. Saat saat hatırlayalım. Öncelikle yaklaşık 1 saat olmadı ki, seçim kapanalı bir televizyon kanallarının bir kısmı burada göründüğü gibi yüzde 63.84, yüzde 33.99 diye yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Bu süreç devam etti. Veri almama kısmı 12 saate yakın sürdü. AA oylar yüzde 98.8'e geldi. Ne olduysa sayın Yıldırım 'Ben seçimi kazandım' dedi. Tam saat 23.25'de açıklama yapıldı. Ne tesadüf ki AA yayını kesti. Sayın İl Başkanı AK Parti adına açıklama yaptı. "Biz 30 bin 86 sandığa göre 3 bin 870 oyla seçimi kazandık" dedik. Ondan yaklaşık 2 saat önce biz dedik ki 'Hayır bir seçimi kazandık' dedi. YSK Başkanı bizi teyid eden açıklama yaptı. Tutanak burada. 24 bin 57. Şunu unutmamaları lazım. Birkaç aşaması var oy sayımın 23 bin 57 ile başlayan süreç günün sonunda 13 bin 29'a indi.
Ekrem İmamoğlu: AA bu veriyi niye kesti. Sayın Yıldırım'ın bir açıklaması yok. Sayın Bakanlarla görüştüğünü ifade etmişti. Niçin 12 saat veri verilemedi. 20 bin 388'e maddi hatalardan sonra inildi. Geçersiz oylarla beraber sayı 13 bin 888'e indi. Sonra AK Parti yetkilileri sondaj yapacağız dedi. Ve 13 bin 729'a indi. YSK bir karar verdi, 24 binden 14 bin 657'ye inen oy oranı. Şu zarf, 4 oy var burada. Oyları çıkarıyoruz. Muhtarlık seçimi aynı zarfta, ilçe belediyesi meclis üyesi seçimi, pırıl pırıl, ilçe belediye başkanlığı seçimi, 25'i AK Parti kazandı. Bu da pırıl pırıl. Şaibesi Büyükşehir Belediye Başkanlığına dokunuyor. Yani şu 20 TL. Diyorsun ki, 'Senin 20 TL'nin 5 TL'si sahte' Buna hiç kimse inanmaz. Bu süreçte çaldılar, kime? Ben de bilmiyorum olmaz. Bu çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Partili sandıkta görev alan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? İYİ Parti CHP'lilere mi söylüyorsunuz? Mektupta çaldılar diye bir tarif yok. Meydanlarda, caminin önünde çaldılar sözü var.
Binali Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok. İsmail Bey, halka konuşuyorum. Aradaki nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta 29 bin 504 küsür. Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamasını akşam 9'da yaptı. '9 puan öndeyiz' dediği açıklama. Benim ilk açıklamam 11.25'tir. Eldeki bilgilere göre 'biz seçimi kazandık' dedi.
Binali Yıldırım: Hayır orada bir hata yok. AA niye yayını kesti, kesmedi, benim işim değil. Mazbatalar işleniyor ona göre genel merkezimizden teyit de ediyoruz. 4 pusula meselesine gelelim. Bu tamamen aldatmacıdır. 4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen Büyükşehir Belediye Başkanlığı oyu. İlçeler için itiraz var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için CHP. Neden tamamını saydırdı? Demek ki orada şüphesi var. İtitaz olan pusula sayılır. Biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın gereği yok.
Binali Yıldırım: Oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara ayrı geçiyor. Ayrı pusulularda. Biz buna itiraz ediyoruz.
Ekrem İmamoğlu: Saat 9 gibi açıklama yaptığım doğrudur. AA gibi garabet rezillik yaşıyoruz, bizim oranımız şudur dedik. Yaklaşık 1,5 saatin üzerine televizyon kanalları hukuksuz yayın yapmıştır. Sayın Yıldırım AA beni ilgilendirmez diyor, bakanlarıyla görüşüyor. Saat 2.20'de benim açıkladığım 30 bin 86 sandığa göre kalan sayıya göre, artık seçimin sonucunun değişme imkanı kalmamıştır. 1 Nisan'daki veri burada, birleştirme tutanağı burada. 34 bin 57. İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan, uydurma ifade hoş değil. Gerekçeye göre karar veriyor YSK. Sayımı yapan kişilerin hukuka aykırı olduğunu söylüyor. YSK'nın kararında 'çaldılar' yok. Sadece ve sadece sandık kurulunun üyelerine bakıyor. Sayın Yıldırım ve ekibi, arkadaşları soyadına göre, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. 2019'da yapılan yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. Ben seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. 16 milyon insanın hakkını, kul hakkını yiyenlere karşı verilen demokrasi mücadelesidir. Beka sorunu var diyenler, kendileri de ifade ettiler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok, konu İstanbul'a döndü.
Ekrem İmamoğlu: Bakın 31 Mart akşamını geçelim dedi sayın Yıldırım, geçemeyiz. Çok mühimdir, çarpıcıdır. AA'nın veri girişimi, sayın Yıldırım'ın kazandık demesi, daha sonra il başkanının sayı vermesi. Tam o saatlerde bütün İstanbul gönül belediyesi kazandı diye afişler astı. Biz tutunaklarımızı alıp merkemizimize getirmeseydik, onlarca insan o mücadeleyi vermeseydi bu iş biterdi. Gönülden söylüyorum o işte yüz binlerce görev yapan insanın hakkı vardır. Maddi hatalar olur, düzeltilir, karar verilirse, geçersiz oylar sayılır. Yeniden oyların sayılması diye bir şey yok. YSK'nin böyle bir refleksi yok, içtihatı yok. Bu süreç bir kurgudur. AA Genel Müdürüyle görüşmedim demek, ben inanmıyorum. AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır demek verilmesi gereken hesaptır. Gönül belediyeciliği afişleri İstanbul'da niye yaygınlaştı. 23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlere mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güleryüzle kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. Biz AK Partili kardeşlmerimizden oy istiyoruz.
Binali Yıldırım: İthamlar var. Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık. Bu başka yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Bu CHP'nin tamamımın sayılmasına direnmeseydi bu seçim tekrarlanmayacak. Biz bunu yüzde 10'unun sayımından aradaki farkı görünce rahatlıkla söylüyorum. Biz birbirimize yakın oy aldık. Aradaki fark 13 bin 729'dur. Rakamları birbirine karıştırmaya lüzum yok. Hal böyleyken birbirimize yakın oy almışız, niye benim lehime oylar kazanılıyor da Ekrem Bey'inki kazanmıyor. Ben 10 kazanıyorum Ekrem Bey 2 kazanıyor. Bu dürüst bir seçim mi? Ben AA'yla görüşmedim. Görüşseydim görüştüm derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey yalan konuşmak.
Binali Yıldırım: Ben ne bileyim. Biz elimizdeki sayıları işleyerek açıklamasını yaptık. Onun sebebi araştırılır bulunur ayrı konu. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ben Bakanlarla her zaman görüşürüm.
Binali Yıldırım: 25 yıldır AK Parti belediyeciliği İstanbul'a çok şey kazandırdı. 94'te kişi başına 14 litre su veriliyordu şimdi 101 litre su veriliyor. Istranca'dan sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanımızın döneminde İstanbul'a su getirildi. Melen'den, Sakarya'dan su getirildi. Öyle olduğu için gelecek 40 yılın suyu var. Arıtma şu anda yüzde 99,5. Yeşil alan İstanbul'da 10 milyon metrekareden 60 milyon metrekare şu anda. 1500 otobüsü vardı şu anda 6 bin 500 otobüsü var. Şu anda 376 kilometre metro var. Bu sene sonu açılacaklarla birlikte.
Binali Yıldırım: Su indirimi bizim vaadimizde de var. Nitekim AK Parti grubunun önerisiyle ortaya çıktı. Ekrem Bey'in indirim tarzıyla değil bizim tarzımızla kabul edildi.
Ekrem İmamoğlu: Binali Yıldırım'ın yalan konuşmasına programa saygım gereği müdahale etmedim. Ben yalan konuşmam. 23 Haziran sürecine dair verdiğim sayılar tamamen belge üzerindendir. Birleştirme tutanağından veriyorum. 6 ilçede yapılan, kiminin sandık bölgeleri belli. Oluşan fark 469. Yani artısı, eksisiyle. Sayın Yıldırım'ın anına pozitif fark budur. Esas fark geçersiz oylardandır. Yanlış kampanya yönettiniz. Kampanyada ampüle bas dediniz. Biz 18 günde vaadettiklerimizi tek tek yerine getirdik. Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Biz açıklad ığımızda ulaşım indirimini parayı nereden bulacaksınız dediler. 25 yıldır yaptıkları, elbette yapacaksınız. 25 yıl.
BİNALİ YILDIRIM'DAN SORU: Siz gelir gelmez hemen büyükşehirin veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz? Bunun Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz, hukukçularınız sizi yanılttı mı?
Ekrem İmamoğlu: Sayın Yıldırım'a şunu hatırlatmak isterim. Bu soru sayın Yıldırım'a soruldu ve şu cevabı verdi, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi yapabilir' dedi. Bu cevabı verdi kendileri. Tekrar izah ediyorum. Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri kopyalaması yapılır ve yapılır. Verdiğimiz talimat da 31 Aralık, 31 Mart yani seçim gecesi. 18 Nisan bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve korunması. Afaki değişiklik yapılabilir, bize de ihbarlar geliyordu. Kaldı ki yapamadık, yetişmedi. Kaldı ki hukuksuz bir karar. Ancak veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak.
Ekrem İmamoğlu: Hiçbir riski yok. Bu yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde olacaktı. Yani ajanlar basmış vs. yazık günah. Böyle kavramlar üretmek, sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak söyleyeyim, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemi yapabilir'. Bu basit kavramla kendisine ifade etmek isterim.
Ekrem İmamoğlu: Duyuruları yapan arkadaşlarım var. Çok nettir. Trabzon'da bayramlaşma çağrısı yaptık. Muazzam bir karşılamaya dönmüştür. Sırasıyla ilçelerinde tabii bu muazzam süreç bence bir tuzakla, ne yazık ki tuzakla sona erdirilmek istenmiştir. Oradaki tavırlarım net, belli, nasıl sükunete çağırdığım belli. Tabii ki annemin orada düştüğü durum. Benim VİP diye bir derdim yok, sıkıntım yok. VİP süreçlerinin çok daha netleşmesi gerekir bu ülkede. Geçenlerin haddi hesabı yok. Dolayısıyla kaldı ki ben Trabzon'da 'beni şuradan geçirin' diye bir kavramım yok. Beni karşılayanlar, yollayanlar bir şey organize ediyor. Trabzon'da geçtik, Ordu'dan niye geçirilmedik, bilemiyorum. Ben ne söylediğimi biliyorum. Sayın Genel Başkan Yardımcısına da ne söylediğimi biliyorum. Buranın sakinleşmesiyle ilgili. Oradaki vali bey de ne söylediğimi biliyor. Ama bu konu İstanbul'un konusu değil. Hakaret etmedim. 'Basitleşmiştir' dedim. Valinin 1 ay öncesinden bize hakaretleri var. Bakacağız. Bize Pontuslu dediler buna da cevap verilsin.
Soruların önceden verildiği iddiası
Binali Yıldırım: Yalana kızıyor, doğru söylememeyi bir alışkanlık haline getirdi. En son 'soruları İsmail Bey'den aldı' dedi. Ben de 'almadım' dedi. Siz de açıklama yaptınız. Saadet Adayının çocuğu İBB'den çıkarıldı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki, 'Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur, bizde görüntüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz' dedi. Bence Ekrem Bey özür dileseydi. Aslında şimdi validen özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum, İstanbullulardan, milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir İsmail Bey. İstanbul seçimlerine gideceğiz, İstanbul'a güveniyorum. Bugüne kadar İstanbul'a çok güzel hizmetler yaptık. 23 Haziran'dan sonra İstanbullu bu yetkiyi bize verince yine yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. 81 vilayet var. Demografik yapıya baktığımızda bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha iyi
Ekrem İmamoğlu: Yine sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş. Burada ne yazık ki üzücü ifadeler kullanmıştır. Yalan söylediği ifadesini üstüne basa basa kullanmıştır. Bu çok kibirli bir ifadedir. Benim ifademde İsmail Küçükkaya yok. Ama sayın Yıldırım, İsmail Küçükkaya dedi. Bana gelen bilgi soruların belirlenmesi, moderatöre verilmesi, 10 soru siz, 10 soru karşı belirlesin. Siz yoktunuz, dolayısıyla...
Binali Yıldırım: İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğü belli olmuştu.
: Son sözüm tekrar söylüyorum. Benim oradaki ifadem nettir. 'Yalan söylemiş' cümlesi kötü söz sahibine aittir diye kapatıyorum.
: Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik. Sadece vicdanla, toplumsal tavırla, davranışla açıklamak doğru değil. Aynı zamanda evrensel hükümler taşır. Güneyimizde yaşanan bu insanlık dışı olaylarda Türkiyemiz yalnız bırakılmıştır. Ben bunu Fransa'da yaptığım konuşmada da söyledim. Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak dünyayı başka yere sürüklüyorsunuz demiştim. 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmen var İstanbul'da. Kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönde yoğun gözlemler var. Üç aşamaya bölüyoruz bunu. Mutlaka bir masa kuracağız. İBB'nin bir politikası yok. Sessiz. Siz politika üretmelisiniz. Biz mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını envanter çıkaracağız. Sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyoruz. Çocuğu ve kadını koruyacağız. Bu konuyla özel ilgileneceğiz. Ben insanlık dışı uygulamalara netim. Bizim geçmişten bugüne kapsayıcı duygularımızla hareket edeceğiz. Ülkemiz adına, ulusal politika gelişterme konusunda aktif davranacağız. Bir anda 3,5 milyon mülteci dağılmamalıydı. Üçüncü husus uluslararası alanda da 16 milyonluk kenti yönetiyoruz. Güneyimizde yaşanan olaylarda toprağın altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla başbaşa bırakamazsın. İstanbul'un sokakları tehdit altında. Doğudan, Kuzeyden, Batıdan gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor.
: Ekrem Bey ne yapacaklarını anlatmayı unuttu. Ben anlatayım. Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece Türkiye'ye ne kadar güzel yaptığını söylediler ama ellerini taşın altına koymadılar. Onları yoksulluğa terk ettiler, hatta denizde boğuldular. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz. Bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan, özellikle belli ilçelerde Fatih, Beyoğlu gibi burada bir asayiş sorunları, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi'yle yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde mültecilerle ilgilenen bir birim var. Belki bu birim daha da güçlendirilebilir.
: Kadının iş hayatına katılması, toplumda daha etkin yer alması son 16 yıla bakarsanız ciddi artış var. Yüzde 21'di yüzde 34'e çıktı. Siyasette de artış var ama istediğimiz düzeyde değil. Üniversitelerdeki kız öğrencilerin sayısı erkeklerden fazla. Öğretmenlerin sayısı erkeklerden fazla. Asıl bizim yoğunlaşmamız gereken kısım ev kadınlarımız. Ev kadınlarımızın iki türlü sorumluluğu var hem çocuklara hem ev işlerine bakıyorlar. Onların da sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Onların el emeği göz nuru emeklerini değerlendireceğiz. Her aileye bin lira katkı sağlayacağız. İstanbul'un 300 mahallesinde kreş yok. Ev kadınları çocuklarını rahat bir şekilde gözü arkada kalmadan bırakacak, dışarı çıkacak tekrar gelip oradan alacaklar. Bu vaadler Ekrem Bey'de olabilir. Bunlar belediyenin sosyal vaadleri diyorum. Mesela Ekrem Bey, Beylikdüzü'nde kreş vaadi vermiş. Zannediyorum 11 tane vermiş. Sadece bir tane yapabilmiş. Keşke 11'ini de yapmış olsaydı ne güzel olurdu. Önemli olan vaadi vermek değil yerine getirmektir. Siyasetçinin kalitesi oradan ortaya çıkar. Ben hiçbir vaadimi karşılıksız bırakmadım.
: Siyaseti kalitemiz konusunda yine bir yorumda bulundu. Kalite yorumu yapınca incitici oluyor. Bu hoş bir yorum değil. Beylikdüzü halkı bizim neler başardığımız hususta net bir refleks ortaya koymuştur. Bugün vaad verme konusu bize aittir, sayın Yıldırım'a ait değildir.
: Bu ne biçim laf, ben de belediye başkanı adayıyım
: Siz yönetimdesiniz zaten. O anlamda vaad bize yakışır. Siz bir şey yapmamışsanız, kadınla ilgili eylemleriniz yeterli değilse bunları vaad haline getirirseniz sevindirici. Sayın Yıldırım'ın bizim vaadlerimizi takip etmesi sevindirici. Şu anda bizim söylemlerimiz üzerine oturmuştur. Biz insana, kadına, çocuğa gençlerine oturduk zemini. Hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olma meselesi. Kadın istihdamı. Kadın emek ofisleri. Satın alma garantisiyle kadınların çalışabilmesine fırsat tanımak. Annelere 0-4 yaş arası bebekleriyle ücretsiz dolaşma hakkı sağlayacağız. Bütün sosyal tesislerimizden yüzde 40 indirimli yararlanma hakkı sağlayacağız. Şiddeti önleme kriz merkezi açacağız. Çocuğu ile beraber kadını özellikle ihmal ve istismar meselesi üzerinden destekleyeceğiz. Mahalle evlerimizde bu aynı zamanda mahalle meclisi kavramı içeriyor, iki sosyolog istihdamı sağlayacağız. Tüm bu söylediklerim özellikle ev kadınlarına olağanüstü bir hizmet yapacağız.
: Bir meslektaşım sordu. Siz hayatınızda FETÖ yurtlarında kaldınız mı, örgüt elebaşını gördünüz mü?
: Yok, ben ne örgüt elemanını ne de FETÖ'yü görmüşlüğüm ne de yurtlarında kalmışlığım yoktur.
: Çarpık kentleşme, yapılaşma ikinizden de bunun yanıtını merakla bekleyeceğim.
Biz ulaşımı konuşmadık. Trafiği konuşmadık. Çevreyi, otoparkı daha birçok konuyu konuşmadık.
: istanbul'un yönü yok. Gittiği yer ile ilgili bir tanım yok. Kaç milyon olacak İstanbul? İstanbul şehrinin yönünü çizeceğiz. İlk 1 yıl içerisinde mevcut durumu belirleyeceğiz. 2030 ve 2050 hedefleri. İstanbul'un kırsal kent planlaması önemli. Yeşil alan konusunda İstanbul Türkiye ve dünyanın en sıkıntılı metropollerinde birisidir. Biz 15 vadide yaşam vadisi açıkladık. Bizim 30 milyon metre karelik bu şehre katma konusunda bütün toplumla anlaştık. Bu şehri yönetenler, 25 yıldır bu kenti yönetenler 'bu kente ihanet ettik' cümlesini ben söylemedim. Bu şehrin birçok ilçesinde yeşil alanların yok edilerek, imara açılması. Özellikle deprem toplanma yerlerin yok edilmesi. Bu şehrin değişmez kurallarını var edeceğiz.
: Şehrin nefes alması, insanlar binalardan bunalıp, yeşil alana kendini atacak yer bulması lazım. Bizim 20 tane yeşil koridor projemiz var. Silivri'den Pendik'e kadar devam ediyor. İstanbul'un dereleri bunlar. Yapılaşmadan dolayı bir kısmı adı kaldı kendisi yok. Biz bütün bu dereleri ihya edeceğiz. 37 milyon 500 bin metrekare ilave yeşil alan kazanmış olacağız. Bu alan hem derenin etrafında yürüyüş alanları, bisiklet alanları, piknik alanları olacak. Buradan da yatayda millet bahçelerine geçiş olacak. Her mahallede 200 metre mesafede bir çocuk parkı olacak. Sonra semt parkları, millet bahçeleri bu koridorlarla entegre olacak. Kuzey ormanlarına erişimi bu koridorlarla sağlayacağız veya kuzeyden Marmara'ya inişi sağlayacağız. Buralar depremde geçici barınma alanları olarak yapılacak. Bu heyecan verici proje ve çok kolay yapılabilir bir projedir. İstanbul'un kişi başı yeşil alan 10 metre karenin üstüne çıkmış olacak. Dikey yapılaşma hem sosyalleşmeyi hem kentin kimliğini ortadan kaldırıyor. İstanbul'un bu dikey yapılaşmasında ilçeler bazında 22 ilçede yoğunlaşmış ve bu 22 ilçenin 18'i CHP'li belediyeler. 4 tanesinde AK Partili belediyeler var.
Bu şehir çocuk kenti ve genç kenti. Bizim 0-4 yaş arası çocuk sayısı 1 milyon 200 binin üzerinde. Kreşle başladığımız o seferberlik süreci gençlerin üniversite eğitimleri bittikten sonra meslek edinme ve hayata katılma konusuna varıncaya kadar takip edilmesi gereken bir süreç. Gençlere yüzde 40 indirim. Üniversite bursu. 75 bin öğrenciye 8 ay boyunca 400 lira. 12 kadın 8 öğrenci yurdu. 10 adet dünya dilleri merkezi, 10 adet gençlik merkezi. Dünya dillerini öğrenen insanlar daha hızlı iş sahibi oluyor. Spor arenaları. Gençler İstanbul'dan başka şehirlere kaçmayacak. 230 milyon dolarlık bir beyin göçü tarifi yapılıyor. Bizim gençlerimiz hayallerini İstanbul'da kuracak. 350 bin gencin Ekrem abisi olmaya geliyorum. Erişelebilir bir kent olacak. Bu kent engelliler için engeller taşıyorsa o zaman bu kentin vicdanı yoktur. Engelliye biz bakayacağız. 10 adet alzheimer bakım evi. Yaşam boyu öğrenme evleri. Yaşlılara acil durum bilekliği. Aktif yaşlanma programını devreye sokacağız.
Gençler benim kankam. Onları kankam olmaya davet ettim çok güzel tepkiler aldım. 10 GB ücretsiz internet erişimi alacaklar. Müzeler ve tiyatrolar bütün gençlere ücretsiz olacak.