|

İstikrara 14 yılda 14 darbe

Türkiye'nin en istikrarlı hükümetlerini kuran AK Parti'nin iktidarda olduğu 14 yıl boyunca karşılaştığı 14 ayrı darbe ve vesayet girişimi hayır cephesinin amacını izah ediyor. 14 yılda 14 ayrı sabotaj tezgahlayan güçler, başarabilselerdi kukla koalisyonlar ile devamını getireceklerdi. 16 Nisan'da evet çıkarsa hayalleri tümüyle suya düşecek.

Yeni Şafak
11:28 - 15/04/2017 Cumartesi
Güncelleme: 11:49 - 15/04/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
İstikrara 14 yılda 14 darbe
İstikrara 14 yılda 14 darbe

Türkiye tarihinin en istikrarlı hükümetlerini kuran AK Parti, ilk günden itibaren vesayet odaklarının da baş hedefi oldu. Gerek sivil gerekse askeri vesayetçiler AK Parti’nin 14 yıllık iktidar serüveninde defalarca ortaya çıkarak halkın iradesine engel olmaya çalıştı. Türkiye’nin büyümesini istemeyen bu odakların kirli oyunları kronolojik olarak derledik.Ağustos 2001’de siyaset sahnesine çıkan AK Parti, 3 Kasım 2002’de siyasi yasaklı Recep Tayyip Erdoğan’dan mahrum girdiği seçimde birinci oldu. Henüz iktidarının başında muhtıra ile tanışan AK Parti’nin yolu 15 Temmuz ‘da ise darbeyle kesilmek istendi. Erdoğan’ın canı pahasına girdiği istiklal mücadelesi icin şimdi sandığa giden Türkiye, evet mührü vuracak.


İlk 6 ayında 1 kapatma davası, 1 muhtarı gördü

22 Ekim 2002'de Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Erdoğan’ın hapis cezası genel başkanlığa engel" diyerek AK Parti’ye kapatma davası açtı ve tedbir istedi. AYM 22 Ocak 2003’te Erdoğan’ın genel başkanlık yetkilerini kullanamayacağına karar verdi. AK

Parti hükümeti anayasadaki “ideolojik ve anarşik suçlar” ibaresini “terör eylemi” şeklinde değiştirdi. Böylece Erdoğan’a milletvekilliği yolu açıldı.


İlk muhtırayı 2003’te

Hilmi Özkök verdi

8 Ocak 2003’de Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, medya patronları ve yazarları ile bir araya geldi ve Başbakan Abdullah Gül'ün YAŞ kararlarına şerh koymasını eleştirdi. “Türbanın mevzuata, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına aykırı olarak siyasi bir dayatma ve cumhuriyet geleneklerini aşındırma sembol ve eylemi olarak kullanılmasını hoş görmemiz beklenmemelidir” dedi.

Bu cümlenin anlamı muhtıraydı.


Danıştay saldırısının arkasından FETÖ çıktı

AK Parti iktidarının 5. yılında, yıllar sonra kumpas olduğu ortaya çıkan Danıştay saldırısı gerçekleşti. 17 Mayıs 2006’da Alparslan Arslan’ın gerçekleştirdiği saldırıda Danıştay 2. Dairesi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin katledildi. Hürriyet başta olmak üzere darbesever medya olayı hemen başörtüsü kararına bağlayarak hükümete mal etmeye çalıştı. Arslan'ın FETÖ ilişkileri yıllar sonra ortaya çıktı.


Cumhuriyet Mitingleri

ile gözdağı verdiler

2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Erdoğan veya eşi başörtülü başka bir siyasetçinin cumhurbaşkanı adaylığına karşı Cumhuriyet Mitingleri düzenlendi. Mitinglerin ilki 14 Nisan 2007’de, Cumhurbaşkanlığı seçiminden iki hafta önce Ankara’da yapıldı. İkincisi 29 Nisan’da İstanbul, beşinci ve son miting ise 13 Mayıs’ta İzmir’de yapıldı. Amaç cumhurbaşkanını


Miting oyunu tutmadı 367 Sabih oyuna girdi

“Türban” Çankaya’ya çıkmak üzereydi. Bu kez Sabih Kanadoğlu sahneye çıkarak 367 kuralını” ortaya attı. Seçimin ilk turunda meclisin nitelikli çoğunluğu olan 367 milletvekili Genel Kurul’da hazır bulunmazsa ilk tur gerçekleşmemiş sayılacaktı. 27 Nisan günü ANAP ve DYP Meclis'e gelmedi. CHP, Gül’ün 357 “evet” oyu aldığı seçimleri Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. AYM de seçimi iptal etti.


Rahatsızların darbe manşetleri hiç bitmedi

AK Parti'nin başörtüsüne serbestlik getiren Anayasa değişiklik paketi 9 Şubat 2008'de oylamaya sunuldu. AK Parti ve MHP ile Demokratik Toplum Partisi (DTP) evet dedi. 411 kabul oyu Hürriyet tarafından "411 El Kaosa Kalktı" başlığıyla verildi. Hürriyet, TSK'da başörtüsünün serbest olmasını da Karargah Rahatsız başlığıyla eleştirdi. AK parti'nin 14 yıllık iktidarı boyunca bu manşetler hiç bitmedi.


367 yetmeyince

muhtıra devreye girdi

Mecliste cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı gün tarihe “e-muhtıra” olarak geçen 27 Nisan bildirisi milli iradeyi hedef aldı. Yaveri FETÖcü çıkan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın yayınladığı ‘e-muhtıra’da laiklik vurgusu dikkat çekiyordu. Gelişmeyle ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "Altına imzamızı atarız” demişti. Ertesi gün son noktayı ise hükümet koydu: “Başbakanlık’a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez. Hükümetin emrinde, görevleri anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur. Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan’a karşı sorumludur."


Gazete haberleriyle parti kapatacaklardı

Başörtüsü Çankaya'ya çıkınca bu kez AK Parti’yi yargı içinde odaklanan vesayet çevreleri durdurmak istedi. Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın hazırladığı ve Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye siyaset yasağı getirilmesi ve partinin kapatılmasını içeren davayı AYM, nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için talebi reddetti.


Hakan Fidan üzerinden Erdoğan’a suikast girişimi

FETÖ’nün ilk ihanet adımı 7 Şubat 2012’de yaşandı. Terörü bitirmekle görevlendirilen MİT ekibi, ciddi bir aşamaya gelmişti. 2011 yılı sonbaharında Başbakan Erdoğan, sır gibi saklanan ameliyat için gün almıştı. Erdoğan hastanede yatarken durumu fırsat bilen ‘paralel yapı’ harekete geçti. Savcı Sadrettin Sarıkaya MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifade vermek üzere makamına çağırırken, operasyon Erdoğan’a evrilcekti. Fidan'ın Başbakan'ı bilgilendirmesiyle son anda engellenen o operasyondan sonra FETÖ’nün kumpasları bir bir açığa çıktı.


Uluslararası destekli kalkışma: Gezi Parkı

Tarihler 2013 Mayıs ayını gösterdiğinde, bürokratik vesayet eliyle AK Parti’yle baş edemeyeceğini anlayan güçler, bu kez farklı bir yol denedi. Göstermelik ağaç bahanesiyle başlatılan Gezi olayları yurtdışı menşeili şirketlerin de desteğiyle Türkiye istikrarını baltalamaya çalıştı. Taksim Gezi Parkı’ndaki olaylarda, ağaç bahanesiyle hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışma denendi. Çevre duyarlılığı yasadışı örgütler ve uluslararası uzantılarının devreye girmesiyle 79 ilde protestoya dönüştü. Sadece Bingöl ve Bayburt’ta eylem düzenlenmezken, İstanbul’da, iş makinalarıyla meydan kapatan göstericiler AKM binasını terör örgütlerinin flama ve bayraklarıyla donattı.


17 Aralık polis ve yargı darbesi girişimi

FETÖ’nün Türkiye üzerindeki kara planlarının en önemlilerinden biri olan 17/25 Aralık süreci tam bir darbe girişimiydi. Darbe planlarından önce yolsuzluk kılıfıyla Türkiye’yi tamamen ele geçirmek için adım atan FETÖ, 17 Aralık’ta yargı darbesi girişimi ile kirli yüzünü gösterdi. 17 Aralık günü birbiriyle alakasız dosyalar kamuoyuna ‘yolsuzluk’ diye sunuldu. FETÖ, siyasete ayar vermek isterken. nöbetçi savcılar ve hakimler ayarlandı, mizansen baskınlar ve montajlanmış kayıtlarla algı operasyonu çekildi. Hükümetin erken müdahalesi ile İstanbul Emniyeti’ndeki FETÖ’cüler görevden alınarak darbe girişimi bastırıldı.


25 Aralık ekonomiyi çökertme hamlesi

FETÖ, polis içerisindeki yapılanmasıyla başarılı olamayınca bu kez 15 Temmuz’da ortaya çıkan Jandarma’daki yapılanmasını devreye soktu. İkinci darbe girişiminin tarihi 17 Aralık’tan 8 gün sonra yani 25 Aralık’tı. Bu sefer hedef doğrudan fezlekelere çok önceden “Dönemin Başbakan’ı” olarak yazılan Recep Tayyip Erdoğan’dı. 25 Aralık’ta yeniden hareketlenen FETÖ’cü hainler, yasadışı dinlemelerle birlikte hayali bir terör örgütü üyesi olarak gösterdikleri 41 işadamı hakkında gözaltı kararı çıkarttı. İşadamlarının neredeyse tamamının mega projelere imza atan isimler olması dikkat çekiciydi. FETÖcü savcılar tarafından Jandarma’ya gönderilen gözaltı listesi işleme konulmadı.


Türkiye'ye müdahale ettireceklerdi

FETÖ, 7 Şubat, 17 ve 25 Aralık girişimlerinin ardından bir kez daha saldırdı. Türkiye’yi dünyada teröre destek veren ülke olarak lanse eden örgüt, hükümet yetkililerinin Uluslararası Adalet Divanı LAHEY’de yargılanması için bu kez MİT’i hedef aldı. Jandarmadaki güçlerini devreye sokan örgüt, 1 Ocak 2014’te MİT gözetiminde Suriye’ye yardım götüren bir TIR’ı, Hatay Kırıkhan’da durdurdu. Operasyonun başında Adana ÖYS’si Özcan Şişman vardı. MİT görevlileri araçların aranmasına izin vermeyince girişim başarısız oldu.

MİT'i deşifre ettiler
FETÖ'cü polisler 20 Aralık 2011 sabahı KCK Basın Komitesi’ne yönelik operasyon kapsamında bir ajans bürosuna baskın düzenledi. Basılacak yerler listesinde olmayan mekanda gözaltına alınanlardan biri de MİT’in irtibat elemanıydı. Bu MİT elemanı,

gözaltında sahte MİT avukatı gönderilerek konuşturuldu. KCK'nın içindeki MİT ekibini deşifre eden FETÖ, göstermelik KCK operasyonu ile çözüm sürecinin PKK lehine dönmesini sağladı.

#evet
7 yıl önce