
Türkiye'de siyasi araştırmalar denilince akla gelen ilk isimlerden GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş, Yeni Şafak sosyal medya canlı yayınında Ersin Çelik'in sorularını yanıtladı. MHP'nin seçimlerde yükselen oyunu değerlendiren Aktaş, "AK Partili seçmen, Devlet Bahçeli'yi yaptığı fedakarlıklara karşılık seçimlerde korumak istedi" ifadelerini kullandı.
GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş, Yeni Şafak'ın sosyal medya yayınında, İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik'in 24 Haziran seçim sonuçlarıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Nihayetinde kurumsal bir firmayız, önemli. Biz hiçbir zaman, seçim sonuçlarını yüzde 100 olarak isabet ettirmeyi ölüm kalım meselesi olarak görmedik. Mesela 1 Kasım seçimlerinde AK Parti günden güne oy kazanıyordu. Biz son 20 günden önce sahayı yaptık sahayı ama AK Parti oy kazanmaya devam etti. Biz o zaman son haftada yapsaydık yüzde 47'de yakalardık. Biz çok farklı alanlarda iş yapmaya devam edeceğiz. Türkiye'deki araştırma firmaları, sonuç bilmede başarılı. Bugün sonuçları bilen firmaları, Ali Saydam köşesinde yazmıştı.
Bir araştırma firması hiç olmasa da, masa başında bir iş yapılıp gazetelerde 'araştırma firması' diye yayınlanıyorsa, toplum üzerinde etki bırakıyor. Meral Akşener, bunda şurada bir mukayese yapalım. Seçimlerde yüzde 10 oy aldı. Bu bir parti için başarıdır fakat kamuoyunda oluşturulan sahte hava, kazanmış bir partiyi yıkıma uğratmış bir parti pozisyonuna soktu. Hatalı veri vermenin böyle yıkıcı sonuçları oluyor.
Yakın dostluğumuz olduğu için Hakan Bayrakçı'nın araştırmaları üzerinden konuşabiliriz. O yüzde 12-18 arasında bir rakam çıkabilir demişti. Bir araştırmasında da yüzde 9 demişti. Bunu dediği zaman İyi Partililer kıyameti kopardılar.
Biz bu konularda çok temkinliyiz. Araştırma ve nesnel verilerle değerlendiririz. Yorum farkı bize aittir. Dersiniz ki, AK Parti'nin çıkan 51.5 oyunun temelleri şunlardır, eksiye gidebilir. Yorum farkı, insanın kapasitesine göre olabilir. Ben İyi Parti'nin yüzde 25 bile gösterildiğini yeni öğrendim. Kendisini yüzde 25'e pozisyonlamış parti yüzde 10 alınca, yıkıma uğramış parti olacak. Anket şirketleri ile çalışmanın ve kamuoyunu etkilemenin ciddi sonuçları oluyor. Bunu aslında ABD'de demokratlar yaşadı. Demokratların bir haberi, 8 sütuna manşet oluyordu ama kimi kandırmış? Sadece demokratları.
OBAMA'YA SEÇİM KAZANDIRAN ANKET YÖNTEMİNİ KULLANDIK
Bizim Obama'nın kullandığı 'Seçim Kazandıran Algoritma' diye bir araştırmaları vardı. PBS firması ile bunu biz Türkiye'de iki defa yaptık. Bu yöntemi, biz bu seçimde kullandık. Sonuçlara göre, Cumhur İttifakı yüzde 54, Millet İttifakı ise yüzde 35 çıktı. Gidişler gelişler, milletin verdiği karar kampanya başladığı karar ittifakla ilgili verdiği çerçeveyi çizmiş. Değişim içeride yaşanmış.
Bence ittifakla ilgili. Birincisi MHP'nin oylarının yüksek çıkmasını sağlayan, doğrusu oy verecekler AK Parti aileler ve kişilerdi. Bu kararı önceden belirtmek gibi bir zorunluluğu da yoktu. Ben bayramda sıkı AK Partili olan ailelerin içerisinde bazı fertlerin MHP'ye oy vermesinden kaynaklanan aile içi tartışmalara şahit oldum.
Birkaç sebebi var. İttifak oluşunca AK Partili bu işi çok dillendirdi ve gündem oluşturdular. Recep Tayyip Erdoğan'a oy verecekler, AK Parti'ye vermeyecekler gibi. AK Parti kendi eliyle çok gündem yaptı. İkincisi, Devlet Bahçeli'nin yaptığı 'fedakalarlıklardan' dolayı. Bahçeli, 'Hiç bir reklamda olmaz mı, Cumhur İttifakı'nın adı' diye bir ifade kullandı.
AK Parti'nin haklı bir tarafı var. Kurulduğu günden beri, hiç ortak olmamış, tek başına yürümüş. Belki burada biraz, MHP gölgede kalmış olabilir. Yöneticilerin görmediğini halk görmüş oldu. Ayrıca bazı AK Partililerde mesaj verme niyeti vardı. Adayları benimsememe, parti içerisinde problemler, peki bu dersi nasıl verecekti? Bu kitle CHP'ye ya da İyi Parti'ye oy vermedi. İttifak içerisinde ders vererek, hem MHP'yi güçlendirerek, ittifaka da zarar vermedi. Aslında çok dengeli bir oy kullanma biçimi.
AK Parti'nin bu kadar oy alması, partinin ömrünün uzayacağı anlamına gelir. AK Parti eğer çok başarılı bir sonuç alsaydı, partide çürüme daha çabuk olabilirdi. 7 Haziran ve 1 Kasım'da yeni bir parti gibi çalıştı. Çalıştay yaptı, millete sordu, araştırmalar yaptı. O arayı o kadar çabuk kapattı ki, hatta şu ifadeyi kendi kullandı "Bizim burnumuz uzadı, halka tepeden bakmaya başladık" eleştirilerini doğrudan kendi yaptı. Bence AK Parti'ye bir uyarının gitmesi, 7 Haziran sonrası gibi tartışmaların başlamasını sağlayacak. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan "Mesajı aldık" dedi. Mesajın ne olduğunu, Türkiye'de en iyi cumhurbaşkanlığımız okur diye düşünüyorum.
Bu millet Recep Tayyip Erdoğan'ı zaaf halinde görmek istemiyor. Bu duygusal ve manevi bir şey. Mazlum dünyanın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir beklentisi var. Bu meseleyi, son üç dört gündür hatırladı bunu.
Bunun detayına bakmak lazım. Saadet Partisi 1.8'e kadar çıkmıştı bizim araştırmalarımızda, araştırmalarda son 3-4 günde yüzde 50'i Recep Tayyip Erdoğan'a geri döndü. İttifakların bir özelliği var. D'hondt sistemine göre bölündüğü için, bazen 50-100 oy bile bir vekilin değişmesine yol açabiliyor. Dolayısıyla bunu inkar etmemek lazım.
Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce ve Devlet Bahçeli.
Muharrem İnce, yürüttüğü başkanlık mevzusundan sıyrılarak, genel başkanlığa yöneldi. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları çok keyfiysizdi. Muharrem İnce'nin verdiği demeçte en kıymetli ifade "Sokak ne kardeşim? o nereden çıktı. Biz siyasi mücadele vereceğiz ve kazanacağız" cümleleriydi.
Saadet Partisi bir şey kaybetti. Fikir olarak İslami düşünceyi sahiplen ve Milli Görüş ideolojisini savunan varsayan parti, son çıkışıyla bunu örselemiş oldu. Dindar çevrenin bir sempatisi vardı. Bu artık örselendi.
AK Parti'nin 20 yıla yaklaşıyor ömrü. Yeni ekibin bir fikri vardı. AK Parti'nin değişimi tekrar tartışması lazım. Partinin karakteri buna müsait. Neticede teknik bir parti, ideolojik değil. Yöneticiler teknik olarak, ele alıp noksanlarını gidermeye çalışırlar. İdeolojik olarak noksanlarının üzerinde tartışmazlar, bence güzel bir şey bu.
ZORUNLU GÖRÜNÜYOR
Ben son zamanlarda söylerim: "Trabzonsporluların Trabzonla alakası ne kadarsa, Türk halkının da siyasetle halkı da o kadardır. Dünyanın en politik ve siyasetle yaşayan bir halkız. Belediyelerde sanırım 3 şey olacak. Bunlardan ilki partilerin siyasi tabanları, belediye başkanının siyasi başarısı ve yeni dönemde insanlar nasıl bir vizyon kuracağı. Vizyon artık önemli olmaya başladı.
İttifak zorunlu gibi gözüküyor. Bazı şehirlere baktığımızda CHP-İyi Parti ittifakı iş görüyor. Bazı yerlerde AK Parti ile MHP ittifakı. Yerelde ittifakın olup olmayacağını TBMM'deki uyum da gösterecek. İstanbul'da ittifakın olması için ittifaka ihtiyaç var gibi. Bazı illerde ne kadar ittifak yaparsanız yapın, ittifaktan netice alamıyorsunuz.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.