Yargıda Birlik Platformu'nun farklı görüşleri temsil eden mensupları, HSYK seçimine bir gün kala, yargıya güvenin yeniden tesis edilmesi hedefini yineledi. Milliyetçi grup adına Gürsel Özkan, muhafazakarları temsilen Musa Heybet ve sosyal demokratlar adına Gülsüm Mısır, avukat Fidel Okan'ın sorularını cevapladı
Yargıda Birlik Platformu, yargıda bir grubun hakimiyetinin getirdiği olumsuz sonuçların giderilmesi, adalete güvenin tekrar sağlanması ve çoğulcu yargı yönetiminin gerçekleşmesi için kuruldu. Kuruluş gayemiz Türkiye'nin renklerine uygun farklı siyasi görüşlerden, inanç gruplarından meslektaşlarımızla birlikte gönüllülük esasına dayanarak yargının sorunlarını çözmek için bir araya geldik.
Muhafazakar, milliyetçi ve sosyal demokrat olduğu bilinen ve bu görüşleriyle tanınan, mesleki sorunlara duyarlı hakim-savcılar olarak platformun çatısı altında buluştuk. Yargının içine düştüğü durumdan vazife çıkararak sorunlarımızı çözmek amacıyla bir araya geldik. Bağımsız, sivil, hiç kimseye yakın olmayan, hiç kimseye uzak durmayan bir insiyatifiz. YPB adli ve idari yargı olarak iki ayrı kanattan oluşmaktadır. Tüm kararları birlikte alıyoruz.
Nisan başında bir araya geldik. 19 Nisan'da Konya'da kamuya açık ilk platform toplantımızı yaptık. Ağustos sonuna kadar 16 bölgede tüm hakim-savcılara açık istişare toplantıları düzenledik. 9 bin civarında yargıç ve savcı meslektaşımızla yüz yüze görüştük. Bu toplantılarda arkadaşlarımızın sorunlarını dinledik. Değerlendirmeler yaptık. Bu değerlendirmelerimizin sonucunda yargının sorunlarının fotoğrafını çekip, çözüm önerilerimizi belirledik.
Biz (Dr. Gürsel Özkan ve Gülsüm Mısır) YARSAV kurucusuyuz. (Dr. Gürsel Özkan 2009-2010 yıllarında yönetim kurulu üyeliği yaptı, Gülsüm Mısır Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yedek Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı) Platformda YARSAV kurucusu olan yönetim kurulu üyeliği yapan, hatta başkan yardımcılığı yapan arkadaşlarımız da var. Geçmiş dönemi ve şu anı dikkate alırsak YARSAV ne kadar hükümete yakın ki, biz hükümetin yakını veya güdümünde olalım.
Biz yargısal sorunlarımıza çözüm üretmek bakımından yaptığımız çalışmaları ve çözüm önerilerini önce Adalet Bakanı'na sonra Başbakan'a ilettik. Bu amaçla görüşmek istedik ve bu amaçla da görüştük. Sayın Adalet Bakanı da kimi çözüm önerilerimizi uygun buldu veSayın Başbakan'ın da talimatı üzerine yargının sorunlarına çözüm teklifi olarak Meclis'e sevk edildi. Müzakere kültürünü biat kültürü ile karıştıranlar var sanıyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli ve Sayın Demirtaş'tan randevu talep ettik. MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Oktay Öztürk ile görüştük. Kendimizi anlattık, görüş ve önerilerini aldık, çok verimli görüşme oldu. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan da destek isteyeceğiz. Ancak henüz randevu alamadık. Sayın Meclis Başkanımızla da görüşüp teklife destek istedik.
Yargıçların maaşlarında 2006'daki zamdan sonra reel kayıplar dikkate alınırsa satın alma gücünde büyük ölçüde azalma oluştu. Bu arada da maaşlarımıza dönük bir iyileştirme gerçekleştirilmedi. Güneydoğu'da görev yapan bir yeni Hakim ve Cumhuriyet Savcısının yazı işleri müdüründen daha az maaş aldığı bir ortamda yargıçlara seyyanen yapılan %11,6 oranındaki zammın siyasi rüşvet olarak değerlendirilmesi bizi son derece rahatsız etmiştir. Hakim ve savcıların özlük ve parasal haklarında iyileştirme yapılmasından sadece YBP üyeleri yararlanmayacak. Bugün bizi siyasi rüşvet almakla suçlayan gerek YARSAV gerekse cemaate mensup hakim savcılar da bu zamdan haklı olarak yararlanacak. Hakim ve savcıların oyunun karşılığı olduğunu düşünmek en hafif deyimle saygısızlıktır.
Mevcut HSYK döneminde bilerek mağdur edilmiş çok haksız disiplin soruşturmalarına tabi tutulmuş meslektaşlarımız var. Devlet affedicidir bu haksız cezaların da giderilmesi gerekir ve mağduriyetler önlenmelidir.
Danıştay'daki 150 üyeden 58 tanesi hukuk fakültesi mezunu 92 tanesi ise değil. Siyasal Bilimler ve İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinden mezunlar. 1500'e yakın idari yargıdaki yargıçlardan 700'ün üzerindeki kısmı hukuk fakültesi mezunu değil. İdari yargıçlar yeterliliklerini geliştirmek amacıyla ikinci bir fakülte eğitimi alarak mezun olmayı istemektedirler. Bu hem yargılamanın kalitesinin yükselmesine hem de yargıçların niteliklerinin yükselmesine katkı sağlayacaktır.
Temayül yoklaması yaptık. Sonra temayül sonuçları ile örtüşen sonuçları tespit ettik. Seçici kurul oluşturduk. Belirlediğimiz kriterlerle temayül yoklaması sonuçlarını da dikkate alarak adaylarımızı belirledik. 26 Ağustos'ta Ankara'da yaklaşık 2000 meslektaşımızın katıldığı toplu tanıtım toplantısı ile adaylarımızı açıkladık. Adaylarımız 'etik sözleşme' adı altında kamuoyunun önünde imzalarıyla teşvik ettikleri bir taahhütte bulundular. Yargıda Birlik Platformu olarak, yargıya olan güveni güçlendirmek amacıyla benimsediğimiz ilkeleri açıkladık.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde 'adil yargılanma hakkı' düzenlenmiştir. Adil yargılanma hakkı içerisinde mahkemenin tarafsızlığı kurala bağlanmıştır. Tarafsızlık davanın çözümünü etkileyecek bir önyargı, tarafgirlik ve menfaatin olmaması özellikle mahkemenin veya üyelerinden bazılarının taraflara karşı onların leh ve aleyhinde bir duygu veya çıkara sahip olmaması demektir. Yargıç görevini yaparken güven içinde olmalı, zarara uğrama korkusu sağı solu kollama ihtiyacı duymamalıdır. Bu durumda olan yargıç, yargıçlık yapamayacağı gibi halka da güven veremez. Burada söz konusu olan yargıcın kişisel menfaati değil halkın menfaatidir.
HSYK'nın meslekten ihraç kararları hariç aldığı kararlar yargı denetimine kapalıdır. Yani aldığı kararlar kesindir. Uygulanmak zorundadır. HSYK'nın Yargıtay ve Danıştay'a üye seçimi ve mahkeme başkanlıklarına başsavcılıklara atama yapması, tüm hakim savcıların atama, terfi, denetim gibi iş ve işlemleri gerçekleştirmesi kısaca yargıyı yönetmesinin objektif kuralları, belirlenmiş kriterleri yoktur.
İstediğini yüksek yargıya üye olarak seçmekte, istediğini Ağır Ceza reisi yapmaktadır. İstediğini soruşturmakta ceza vermekte, istediğini korumakta makam mevki vermekte hiçbir sakınca görmemektedir. Böyle yaptığı için de hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşte bunun için HSYK çok önemlidir.
HSYK'nın herkes için geçerli objektif kurallara göre karar alması, bir yargıcın meslekte hangi süreçlerden geçerek hangi görevlere hangi şartlarda atanacağının veya seçileceğinin bilinmesi, yargıda adam kayırmacılığının önüne geçmek için zorunludur. Atama ve seçimlerde kıdem, ehliyet ve liyakatın esas alınması yaşadığımız sorunların kaynağını oluşturmaktadır. Bunun için platform olarak HSYK'nın karar alma sırasında uyması gereken kuralların belirlendiği objektif düzenleme yapılmasına yönelik meslektaşlarımıza taahhüdümüz vardır.
Bu algının yaratılmasının, yargıdaki meslektaşlarımızın farklı politik tercihleri dikkate alınarak, hükümetin karşısında konumlandırmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Profesyonelce olduğu da anlaşılıyor. Bunu yapan grubun da Türkiye'nin gündemini işgal eden grup olduğu açıktır.
Doğru değildir. Hukuk güvenliği açısından son derece sakıncalıdır. Türkiye'de insanların adalete güvenlerinin tekrar sağlanması hepimizin ortak görevidir. Türkiye'nin uluslararası kamuoyu nezdinde hukuk devleti olarak itibarının aşındırılmaması gerekir. Biz YBP olarak yargıç ve savcıların düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip olduklarının bilincindeyiz. Hakim savcıların siyasal görüşü olabilir olmalıdır da, fakat bunu, mesleğine kararlarına yansıtmasına müsaade edilemez.
Adli yargıda 11-0, idari yargıda 5-0 seçimi kazanıyoruz. Meslektaşlarımızın güven içinde huzurla gönül rahatlığıyla YBP'nin adaylarını desteklemelerini bekliyoruz. Türkiye'nin huzuru, normalleşmesi ve bu kriz ortamından kurtulması buna bağlıdır.
Öyle bir ihtimal yok. YBP huzur ve güvenin karşılığıdır. Türkiye bugünden çok daha kötü olur.