Recep Tayyip Erdoğan kimdir? Erdoğan kaç yaşında?

Yeni Şafak
15:522/05/2017, Salı
G: 3/05/2017, Çarşamba
Diğer
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kimdir nerelidir kaç yaşındadır? sorularının yanıtını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kimdir nerelidir kaç yaşındadır? sorularının yanıtını bu yazımızda bulabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kimdir nerelidir kaç yaşındadır? sorularının yanıtını bu yazımızda bulabilirsiniz. Belediye başkanlığı, başbakanlık görevlerini yapan ve cumhurbaşkanlığı görevini sürdüren Recep Tayyip Erdoğan kimdir? İşte Erdoğan'ın biyografisi...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kimdir nerelidir kaç yaşındadır? sorularının cevabı haberimizde. Kasımpaşa ile özdeşleşen Recep Tayyip Erdoğan 26 Şubat 1954 yılında İstanbul'da doğdu. Aslen Rizeli olan Erdoğan eğitim ve öğretimini tamamlarken aynı zamanda sosyal hayat ve siyasetle iç içe yaşadı. Milli Selamet Partisi (MSP) ile siyaset hayatı başlayan Erdoğan, siyaset hayatına Refah partisinden devam etti. Kurucusu olduğu Ak Parti ile siyasette ustalık dönemini yaşadı.

Recep Tayyip Erdoğan kimdir?

Aslen Rizeli olan Recep Tayyip Erdoğan, 26 Şubat 1954'te İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Kasımpaşa Piyale İlkokulu'ndan, 1973 yılında ise İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu. Fark dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi'nden de diploma aldı. Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi'nde okuyan Erdoğan, bu okuldan 1981 yılında mezun oldu.

Gençlik yıllarından itibaren sosyal hayat ve siyasetle iç ice bir yaşamı tercih eden Erdoğan, disiplinli ekip çalışmasının ve takım ruhunun önemini kendisine çok genç yaşlarda öğreten futbolla 1969-1982 yılları arasında amatör olarak ilgilendi. Aynı zamanda bu yıllar, genç bir idealist olarak memleket meseleleri ve toplumsal sorunlarla ilgilenen Recep Tayyip Erdoğan'ın aktif politikaya adım attığı döneme rastlamaktadır.

Lise ve üniversite yıllarında Millî Türk Talebe Birliği öğrenci kollarında aktif görev alan Recep Tayyip Erdoğan, 1976 yılında MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı'na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı'na seçildi. 1980 yılına kadar bu görevlerini sürdüren Erdoğan, siyasi partilerin kapatıldığı 12 Eylül döneminde, özel sektörde bir süre müşavirlik ve üst düzey yöneticilik yaptı.

1983 yılında kurulan Refah Partisi ile fiilî siyasete geri dönen Recep Tayyip Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK üyesi oldu. İstanbul İl Başkanlığı görevi sırasında diğer siyasi partiler için de model olan yeni bir örgütsel yapı geliştiren Erdoğan, bu dönemde özellikle kadınların ve gençlerin siyasete katılımını artırmaya yönelik çalışmalar yaptı; siyasetin tabana yayılarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenip itibar görmesi yolunda önemli adımlar attı. Bu yapılanma, mensubu bulunduğu Refah Partisi'ne 1989 Beyoğlu yerel seçimlerinde büyük bir başarı kazandırırken, yurt genelinde de parti çalışmaları için örnek teşkil etti.

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, siyasî yeteneği, ekip çalışmasına verdiği önem, insan kaynakları ve malî konulardaki başarılı yönetimiyle dünyanın en önemli metropollerinden biri olan İstanbul'un kronikleşmiş sorunlarına doğru teşhis ve çözümler üretti. Su sorunu, yüzlerce kilometrelik yeni boru hatlarının döşenmesiyle; çöp sorunu ise dönemin en modern geri-dönüşüm tesislerinin kurulmasıyla çözümlendi. Hava kirliliği sorunu Erdoğan döneminde geliştirilen doğalgaza geçiş projeleriyle son bulurken, kentin trafik ve ulaşım açmazına karşı 50'den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi; sonraki dönemlere ışık tutacak birçok proje geliştirildi. Belediye kaynaklarının doğru kullanımı ve yolsuzluğun önlenmesi amacıyla olağanüstü önlemler alan Erdoğan, 2 milyar dolar borçla devraldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin borçlarını büyük ölçüde ödedi ve bu arada 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Böylece, Türkiye'nin belediyecilik tarihinde yeni bir çığır açan Erdoğan, bir yandan diğer belediyelere örnek olurken, bir yandan da halk nezdinde büyük bir güven kazandı.

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt'te halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen ve bir devlet kuruluşu tarafından yayınlanan bir kitaptaki şiiri okuduğu için hapis cezasına mahkum edildi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine son verildi.

Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra kamuoyunun ısrarlı talebi ve gelişen demokratik sürecin bir sonucu olarak 14 Ağustos 2001'de arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu ve Kurucular Kurulu tarafından AK Parti'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi. Milletin teveccüh ve güveni AK Parti'yi daha kuruluşunun ilk yılında Türkiye'nin en geniş halk desteğine sahip siyasî hareketi haline getirdi ve 2002 yılı genel seçimlerinde üçte iki parlamento çoğunluğuyla tek başına iktidara taşıdı.

Hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde milletvekili adayı olamayan Erdoğan, yapılan yasal düzenlemeyle milletvekili adaylığının önündeki yasal engelin kalkması üzerine, 9 Mart 2003'te Siirt ili milletvekili yenileme seçimine katıldı. Bu seçimde oyların yüzde 85'ini alan Erdoğan, 22. Dönem Siirt Milletvekili olarak parlamentoya girdi.

15 Mart 2003 tarihinde Başbakanlık görevini üstlenen Recep Tayyip Erdoğan, aydınlık ve sürekli kalkınan bir Türkiye idealiyle, hayatî öneme sahip birçok reform paketini kısa süre içinde uygulamaya koydu. Demokratikleşme, şeffaflaşma ve yolsuzlukların engellenmesi yolunda büyük mesafeler katedildi. Buna paralel olarak ülke ekonomisi ve toplum psikolojisini olumsuz yönde etkileyen ve onyıllardır çözülemeyen enflasyon kontrol altına alındı, itibarını yeniden kazanan Türk Lirası'ndan 6 sıfır atıldı. Devletin borçlanma faiz oranları aşağı çekildi, kişi başına düşen millî gelirde büyük artış gerçekleştirildi. Ülke tarihinde daha önce görülmemiş hız ve sayıda baraj, konut, okul, yol, hastane ve enerji santrali hizmete girdi. Bütün bu olumlu gelişmeler, bazı yabancı gözlemciler ve Batılı liderler tarafından "Sessiz Devrim" olarak adlandırıldı.

Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde ülke tarihinin dönüm noktası olarak nitelenen başarılı girişimlerine ek olarak, akılcı dış politikası ve yoğun ziyaret-temas trafiğiyle Kıbrıs sorununun kalıcı çözüme kavuşturulması ve dünyanın çeşitli ülkeleriyle verimli ilişkiler geliştirilmesi konularında önemli adımlar attı. Tesis edilen istikrar ortamı iç dinamikleri harekete geçirirken, Türkiye'yi bir merkez ülke haline getirdi. Türkiye'nin ticaret hacmi ve siyasal gücü, yalnız içinde bulunduğu coğrafî bölgede değil, uluslararası alanda da hissedilir düzeyde arttı.

Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde %46.6 oy alarak büyük bir zafer kazanan Ak Parti’nin Genel Başkanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 60. Hükümeti’ni kurdu ve tekrar güvenoyu aldı.

Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimlerinden de daha büyük bir zaferle çıktı ve % 49.8 oy alarak 61. Hükümeti kurdu.

10 Ağustos 2014 Pazar günü halkın oyları ile 12. Cumhurbaşkanı seçildi.

Recep Tayyip Erdoğan evli ve 4 çocuk babasıdır.

Erdoğan yeniden AK Parti'de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa'da her türlü destek bunlara (FETÖ) veriliyor, bir de PKK'ya veriliyor. Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor." dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde AK Parti'ye üyelik töreninde yaptığı konuşmada, Avrupa'da Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ve PKK'ya her türlü desteğin verildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor. Eğer benim bir bakanım uçuş izni alamıyor, Avrupa'ya gidemiyorsa bu soruya bizim cevap bulmamız gerekiyor. İşte şimdi de ne diyorlar, 'Peki biz bundan sonra ne yapacağız' diyorlar. Bugüne kadar ne yaptığınız ortada. 'Bundan sonra ne yapacağız' demek ne demek? Bundan sonra yapacağınız bir şey var, nedir o? Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok, açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde güle güle."

"Türkiye bunların kapıkulu değildir." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar söylenenleri yerine getirdiğine işaret etti.

Avrupa ülkelerini ve Avrupa Birliği'nin (AB) tutumunu eleştiren Erdoğan, "Dün bir haber alıyorum, işte yakında NATO Zirvesi var, orada görüşme talepleri var. Yukarıdan aşağıya beş madde saymışlar. O beş maddeye bakıyorum, 'İlk adımı Türkiye'nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir, şu olması lazım, bu olması lazım.' Geçin bunları geçin. Siz ne yapacaksınız onu söyleyin. Sen önce git Fransa'daki OHAL'i kaldır. Onu kaldırmayacaksın, bizdeki OHAL'i kaldıracaksın. Biz bu terörle mücadeleyi ne ile vereceğiz?"

Fransa'da terör saldırısının ardından ilan edilen OHAL'e değinen Erdoğan, Türkiye'de devleti yıkma teşebbüsünde bulunulduğunu, 249 kişinin şehit, 2 bin 193 kişinin gazi olduğunu belirtti.

- "Verdiğiniz sözleri tutacaksınız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden izin alacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Onun için de onlara söyleyeceğimiz tek şey, önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksanız. Ondan sonra masaya oturur konuşuruz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz kalmadı." değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'nın Türk Silahlı Kuvvetlerinin, istihbarat teşkilatının başarılarıyla dolu olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cerablus operasyonunda başarılı olunduğunu ve DEAŞ'ın o bölgeden defedildiğini aktardı.

El Rai, Dabık ve El Bab'daki operasyonlar kapsamında da bölgenin DEAŞ'ten temizlendiğine işaret eden Erdoğan, sırada Münbiç ve Rakka'nın bulunduğunu, burada da hedefin başta ABD olmak üzere koalisyon güçleriyle beraber ne yapılabileceği olduğunu dile getirdi.

- "Amaç bu ülkeyi bölmektir"

Yarın Rusya'ya yapacağı ziyareti anımsatan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşmesinde bu konunun da gündeme geleceğini kaydetti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"16 Mayıs'ta Amerika seyahatimiz var. Orada da bütün bu konuları enine boyuna görüşecek ve bunları bir bütünlük içerisinde ele alır da buralardan inşallah yeni bir süreci başlatabilirsek öyle temenni ediyorum ki inşallah Suriye'de hatta Irak'ta yeni bir dönemin adımları atılmış olur. Bir de tabii FETÖ'nün, PKK'nın, DEAŞ'ın ve diğer terör örgütlerinin bütün ortak amaçlarına karşı biz ulusal ve uluslararası bazda ne yapacağız? Amaç bu ülkeyi bölmektir, bunu bileceğiz, bu milleti parçalamaktır, bu devleti çökertmektir."

"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" vurgusu yapan Erdoğan, bu dört temel ilkenin çok önemli olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün arkadaşlarımdan istirhamım şudur; milletimizi parçalamak, bölmek isteyenlere karşı milletimizin birliğini ne yapıp yapıp sağlamamız lazım. Biliyorum, 16 Nisan için Türkiye'nin dört bir yanında çok gayret sarf ettiniz, çok koşturdunuz, çalıştınız. 81 vilayette bu çalışmayı şimdi bizim 'tek millet' anlayışıyla taçlandırmamız lazım. Bunu başarmak zorundayız. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı, Boşnak'ı, Roman'ı vesaire tek millet olacağız. Bunu başarmak birinci derecede bizim görevimizdir. Kucakladık, kucaklayacağız. Bizim bu havuza herkes gelmek zorunda değil. Sevgililer sevgilisinin davetine herkes icabet etti mi? Etmedi. Biz kimiz ki... Ama biz çağrımızı yaparız, davetimizi yaparız. Gelen gelir, gelmeyene de söyleyecek bir şeyimiz yok."

- "Heveslerini kursaklarında bırakacağız"

Türk bayrağına alternatif bir bayrağın asla düşünülemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, "Biz o paçavralara, o niyetle bakanlara da kusura bakmasınlar o niyetle bakmayız. Gereği ne ise onlara da onu yaparız. İşte o yüzden PYD, YPG, onların kuzey Suriye'deki heveslerini biz kursağında bırakacağız, bunu da herkes böyle bilmelidir. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize yar yok, destek de yok." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin vatan topraklarını bölemeyeceğini, kimsenin de böyle bir gayretin içerisine girmemesi gerektiğini belirterek, 15 yıl önce "Batıda ne varsa doğuda, güneydoğu da olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak." sözünü verdiklerini ve bunu da eğitimde, sağlıkta, ulaşımda ve birçok alanda gerçekleştirdiklerini anlattı.

Hakkari'ye yapılan havalimanını anımsatan Erdoğan, Iğdır, Kars ve Ağrı'daki yatırımlara işaret etti. Erdoğan, kimsenin AK Parti'yi bölücü olarak değerlendiremeyeceğini, takdim edemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Batı'nın uşakları buraya gelip, Diyarbakır, şurası burası dolaşıp, ondan sonra da şu ifadeleri kullanabilirler, 'Türkiye'de bölücülük, ayrımcılık var.' Asla. Asıl bölücülük ayrımcılık onlarda. Niye? Oralardaki benim vatandaşlarıma onlar zulmediyorlar. İsviçre'de önce parlamentonun önüne dev bir pankart asmışlardı. Şakağıma bir silah, tabanca dayamışlardı. Şimdi yeni bir adım daha attılar. Bizim Zürih Başkonsolosluğumuzun bütün camlarına boyaları fırlattılar ve o çevredeki duraklara 'Erdoğan'a ölüm' diye yazılar yazdılar. Peki nerede İsviçre'nin polisi? Ne iş yapar bunlar? Türkiye'de İsviçre'nin Büyükelçiliğine veya Konsolosluğuna, biz böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Asla, bugüne kadar etmedik. Bir ufak hareketlenme olsa bizim güvenlik güçlerimizin ilk işi oralarda tedbir almaktır. Hep böyle baktık. Çünkü onların hepsini biz emanet olarak görmüşüzdür. Ama biz karşılığını ne yazık ki aynı şekilde göremedik, bulamadık."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve süratli bir şekilde yürütülmemesi halinde başımıza neler gelebileceğini 15 Temmuz'da hep birlikte gördük." dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde AK Parti'ye üyelik töreninde yaptığı konuşmada, AK Parti ile gönül olarak birlikte olsa da hukuken ayrı kaldıkları 2,5 yılı aşkın dönemde Türkiye'nin hayati sonuçları olan çok önemli hadiseler yaşadığını belirtti.

Doğrudan milletin oyuyla göreve gelen cumhurbaşkanını kabullenmek istemeyenlerin her zamanki gibi kendilerini komik duruma düşürecek işlere kalkıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Davetlerimize iştirak etmemekten Meclis'te ayağa kalkmamaya kadar akıllarına gelen her türlü direnişi sergilediler." diye konuştu.

Özellikle Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne taşınmalarının ardından bu bina üzerinden şahsını ve dolaylı olarak AK Parti'yi yıpratmaya yönelik akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıklar sergilendiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemize iftihar verici bir eser kazandırmanın sevincini bu tür iftiralarla gölgelemeye çalışanları her zaman olduğu gibi milletimize havale ettik. Nitekim milletimizin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, kendi evine sahip çıkması karşısında bu tavırları sergileyenler de kendilerine çeki düzen vermek zorunda kaldılar. 'Gelmem' diyen kim varsa sonunda bir gün Beştepe'nin yolunu öğrendi."

- "Çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı dönemde Suriye ve Irak'ta kötüleşen durumun Türkiye'yi hem sınırlarda hem de büyükşehirlerde ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını anımsatarak, "Suriye'deki gelişmeleri bahane ederek Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 50'nin üzerinde vatandaşımız bölücü örgütün taraftarları tarafından sokaklarda alçakça katledildi." dedi.

Bunu asla görmezlikten gelmediklerini, bunun bedelini de milletin onlara ödettiğini ve ödeteceğini belirten Erdoğan, bu süreçte bir yanda anamuhalefet partisinin iftiraları, diğer yanda terör örgütlerinin giderek hızlanan sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaşıldığını dile getirdi.

Erdoğan, bu seçimin sonucunda Türkiye'nin 2002'den beri ilk defa istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını aktararak, AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi, muhalefet partilerinin de aralarında çoğunluğu sağlayacak bir birlik oluşturamamalarının Türkiye'yi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdiğini anlattı.

- "İmtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık"

Milletten aldıkları güç ve anayasanın verdiği yetkilerle Türkiye'yi bu siyasi krizden sağ salim çıkartıp 1 Kasım seçimlerine ulaştırdıklarını söyleyen Erdoğan, bu iki seçim arasında yaşanan bir diğer önemli sorunun da terör eylemlerinin aleniyet kazanarak artması olduğuna işaret etti.

Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde uyurken terör örgütünce şehit edilmelerinin kendileri için bardağı taşıran son damla olduğunu anımsatan Erdoğan, "Devlet tüm gücü ve imkanlarıyla terör örgütünün üzerine gitmeye başlamıştır. 'Çukur eylemleri' dediğimiz hadiseler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Türkiye bir yandan siyasi istikrarsızlığın diğer yandan terör eylemlerinin, aynı zamanda sınırlarında yaşanan tacizlerin kıskacında zorlu bir imtihan yaşadı. Hamdolsun bu imtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek siyasi istikrarı tekrar tesis ettiklerini vurgulayarak, demokrasiyi güçlendirmek için çalışan AK Parti iktidarlarıyla istikrar ve güven iklimine yeniden kavuşulduğunun altını çizdi.

Asker, polis, korucularla verilen mücadeleyle bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömdüklerini aktaran Erdoğan, Suriye'den Türkiye sınırlarına yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için kapsamlı bir operasyonun hazırlıklarında da o dönem son aşamaya gelindiğini dile getirdi.

- "Acırsak acınacak hale gelebiliriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kamudan, iş dünyasından ve sivil toplum faaliyetlerinden tasfiyesi konusunda ciddi ilerlemeler kaydedildiği aşamada Türkiye tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kalındığını hatırlattı.

Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ve Türk milletine karşı yapılmış en büyük saldırılardan biri olduğunu vurgulayarak, o gece asker elbisesi giymiş FETÖ mensubu teröristlerin devletin namuslarına emanet ettiği silahları millete çevirerek Türkiye'yi işgale kalkıştığını anlattı.

Büyük bir ihanetle başlayan darbe girişiminin o derece büyük bir kahramanlık hikayesiyle sonlandırıldığına dikkati çeken Erdoğan, Türk milletinin 81 ilde 29 gün sabahlara kadar demokrasi nöbeti tuttuğunu ifade etti.

Erdoğan, bunun ülkeye, millete sahip çıkmak olduğunu ve darbe girişiminin çok önemli dersler içerdiğini belirterek, şöyle konuştu:

"FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve süratli bir şekilde yürütülmemesi halinde başımıza neler gelebileceğini 15 Temmuz'da hep birlikte gördük. Şimdi bazıları diyor ki 'İşte burada haklı, haksız, şu, bu...' Öyle veya böyle ama bir gerçeği bilelim ki takiyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye'de yoktur. Onlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar ve biz artık kalkıp da 'Şu ne dedi, bu ne dedi?' buna bakamayız. Ülkede bir yargı vardır, hukuk sistemi vardır ve yargı çalışmaktadır. Gereği neyse, bu yapılacaktır. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum; 'Önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir.' Ben şuna inanıyorum, acırsak acınacak hale gelebiliriz."

- "Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin dünyada emsali olmadığını işaret ederek, "Pensilvanya'daki o terörist başı oradan 170 ülkeyi yönettiğini ifade ediyor. 170 ülkeyi yönettiğini ifade ederken sadece Amerika'daki 'charter school'larda şu an itibarıyla 75 bine yakın öğrencinin eğitimi ve yıllık gelirlerinin 700-750 milyon dolara tırmandığı bir kaynak var. Bu kaynak nereden geliyor? Bu kaynak... Amerika'daki devlet ödemeyi bizzat yapıyor." ifadesini kullandı.

Rastgele herkese böyle bir para, ödeme yapılamayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor. Aynı şekilde Avrupa'da, Almanya'daki gelişmelere bakıyoruz. Felaket. Orada her türlü destek onlara veriliyor, bir de PKK'ya veriliyor. Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor." diye konuştu.

#Recep Tayyip Erdoğan
#Erdoğan
#AK Parti