Ümmi: Okuma Yazması Olmayan

04:001/04/2024, Pazartesi
G: 1/04/2024, Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Mehmet Nezir Gül

Kur’an-ı Kerim’de geçen bir peygamber ismi/sıfatıdır.

Ümmi, annesinden doğduğu gibi saf kalan, bozulmamış, doğal hâli üzere kalmış, değişmemiş, şifahî veya kitabî bilgilerle donatılmamış, yeni bilgiler edinmemiş, okuma yazma öğrenmemiş kişidir.

Arapça; anne, bir şeyin aslı, esası anlamına gelen “ümm” kelimesinden türetilmiştir.

Hz. Muhammed (sav) ümmi idi.

Bunu Kur’an açıkça belirtir.

“Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber’e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber’e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla gönderilen Nur’a (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (A’raf, 7/157)

Hz. Muhammed’in (sav) Ümmiliği Bir Fazilettir

Ayetten anlaşıldığı üzere Peygamber Efendimiz (sav) bir ümmidir ve ümmi bir topluma gönderilmiştir. (Cuma, 62/2)

Ümmilik, normal şartlarda bir fazilet değil eksiklik iken, bu durum Allah Resulü’nde mucizevî bir hikmet arz etmektedir. Efendimizin (sav) hayatına baktığımızda, kırk yaşına kadar ahlak ve fazilet üzere, sade bir yaşam sürdürdüğünü görüyoruz. O zamana kadar, kendisinden ne bir şiir ne filozofça sözler duyuyor ne bir toplumsal önderlik ne de siyasi bir faaliyet görüyoruz.

Toplumdaki yanlışlıklara bulaşmamış, kendini kötülüklerden korumuş ama bunların giderilmesi için de herhangi bir öneri veya bir açıklama da sunmamıştır. Ve o da çoğu Mekkeli gibi okuma yazma bilmiyordu. Kırk yaşına gelince kendisine vahiy geldi, çok önemli mesajlarla toplumun karşısına çıktı.

İşte burada Peygamber Efendimiz’in (sav) ümmiliği önemli bir anlam kazanmaktadır.

Allah adına, çok önemli bir çağrıda bulunan Peygamber Efendimiz (sav), okuma yazma bilmediği ve eski kaynaklardan yararlanarak herhangi bir iddiada bulunmadığı için bu mesajları bir yerlerden almadığı da kesinleşmektedir.

O, kendi aklını, entelektüel kazanımlarını kullanarak veya eski bazı rivayetleri derleyerek değil, bizzat Allah tarafından görevlendirilerek konuşmaktadır. Söyledikleri ilahî vahye, yüce Yaratıcıya dayanmaktadır. Dolayısıyla kimse kendisine, “sen zaten önceden beri bazı iddialarda bulunuyordun, bunları düzenleyip bize sunuyorsun” gibi bir ithamda bulunmamıştır.

Her ne kadar çok daha sonraları, özellikle müsteşrikler, Hz. Muhammed (sav), Rahip Bahira’dan, Mekke’deki bir köleden bazı bilgiler aldı, onları geliştirdi gibi sözler söyledilerse de bu iddianın akla yatan ve kabullenilir hiçbir yanı yoktur.

Peygamber Efendimiz’in (sav) bu yönüne işaret eden ayet de açıktır:

“Sen bundan önce ne bir yazı okur ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.” (Ankebut, 29/48)

Gerçekten de kendi döneminde hiç kimse bu iddialarda bulunmamıştır.

Ümmi Olmak Bir Eksiklik miydi?

Okuma yazma bilmemek anlamında ümmi olmak normal şartlarda elbette bir eksikliktir. Ancak bir peygamber için özellikle de Hz. Muhammed (sav) için asla değildir. Her şeyden önce o, İslam öncesinde bile, üstün bir ahlak ve kişiliğe sahipti. Sözüyle özüyle örnek ve mükemmel bir şahsiyetti.

O günkü şartlarda, özel bir eğitimden geçmemiş olması; gelecek vahyi özümsemesi ve zihninin tamamen arı duru olması için bir zorunluluktu.

Yüce Rabb’imiz, onu “anasından doğduğu temizlik ve saflık üzere tutmuş, onun bu paklığı vefat edinceye kadar devam etmiştir. Hiçbir ayıp ve günah kiri ona bulaşmamıştır.”

Ve Allah (c.c.), bunu son elçisi için sağlamıştır. Efendimiz’i (sav) Rabbi tedip etti, yetiştirdi ve en güzel bir biçimde topluma, insanlığa hazırladı.

Gönderildiği Toplum Da Ümmi İdi

Allah Resulü’nün (sav) gönderildiği toplum da ümmi idi.

“Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen

#Din
#İslam
#Aktüel
#Mehmet Nezir Gül