Kaynaklarda muhtemel doğum tarihi 1640 olarak kaydedilen Buhurizade Mustafa Efendi, klasik Türk müziğinin kurucusudur. Dördüncü Mehmet döneminde büyük üstat olarak ünlenmiş, devlet erkanı huzurunda fasıllar icra etmiştir.
1600'lü yıllarda İstanbul'da yaşamış olan Itri, musiki sevgisiyle Yenikapı Mevlevihanesi'ne kapılanıp mevlevi olmuştur. Burada segah makamında bir ayin besteleyerek mensup olduğu mevleviliğe ölümsüz bir katkıda bulunmuştur.
Birçok padişah ve devlet adamından himaye gören Itri, devlet adamlarına yakınlığı sebebiyle bir dönem esirciler kethüdalığı yapmış, sarayda da musiki dersleri vermiştir.
1000'e yakın bestesi olduğu bilinmektedir. Bilinen besteleri içerisinden 10 tanesi dini eser, 4 adedi saz eseri (3 peşrev, 1 saz semaisi) 28 adedi büyük formlu din dışı söz eseridir (2 kâr, 13 beste, 8 ağır semai, 5 yürük semai).
Itri'nin dinsel müziğe yaklaşımı ve yorumu, yeni bir tarzı yansıtmıştır. Bayram namazlarında toplu olarak okunan Segah Kurban Bayramı tekbiri, kutsal emanetlerin ziyareti sırasında okunan Segah Salat-ı Ümmiye, Segah Ayin-i Şerif-i Mevlevi, Nühüft Peşrevi Nühüft Saz Semaisi, Acem Yürük Semai, Acem-Aşiran Yürük Semai, Beyati Peşrevi, Rehavi Peşrevi, Bestenigar Beste, Beyati Beste, Buselik Beste, Mahur Beste, Segah Yürük Semai Maye Cum'a Salatı, Dilkeş-Haveran Gece Salası en çok bilinen eserlerindendir.
Itri'nin uğraşı konuları yalnız müzikle sınırlı kalmamış, şiir ve hattatlıkla da ilgilenmiştir. Talik denen bir yazı türü üzerinde çalışmış, güzel eserler vermiş, bu yönüyle de tanınmıştır. Itri'nin, bir Divan sahibi olacak kadar tanınmış bir şair olduğu anlaşılmaktadır.
Kendisinden önceki bestecilerde hissedilen Orta ve Yakındoğu müzikleri, Itri'nin bestelerinde yerini, klasik Türk müziği olarak isimlendirilen, Osmanlı-Türk üslubuna bırakmıştır. Itri, Abdülkadir Meragi ve Hammamizade İsmail Dede Efendi ile birlikte, Türk müziğinin gelişimini yönlendiren üç önemli besteciden biri olarak kabul edilmektedir.