1995 yılında ‘Türkiye’nin önü aydınlık’ manşetiyle yola çıkan Yeni Şafak Gazetesi, 30 yılı geride bıraktı. Köşe yazarlarımız; Nedret Ersanel, Ayşe Böhürler, Dursun Gürlek, Bülent Orakoğlu, Mehmet Şeker, çizerimiz Hasan Aycın ile eski Genel Yayın Yönetmenimiz Hüseyin Besli, Yeni Şafak'ın yayın hayatına başladığı günleri ve bugünü yorumlayarak Türk basınındaki yerini anlattı.
23 Ocak 1995 tarihinde, ‘Türkiye’nin önü aydınlık’ manşetiyle yola çıkan Yeni Şafak Gazetesi; Bosna’dan Çeçenistan’a zulme uğrayan Müslümanların sesi olurken, ülkemizde de o yıllarda patlak veren mafya, siyaset ve bürokrasi ilişkisinin üzerine kararlılıkla gitti. ‘Bin yıl sürecek’ ifadesiyle duyurulan 28 Şubat sürecinde de sergilediği duruşuyla hafızalara kazınan Yeni Şafak; 1998, 27 Nisan, Gezi Olayları, 17-25 Aralık kalkışması, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi gibi karanlık teşebbüsler karşısında dimdik durdu.
Yeni Şafak 30 yaşında
30 yılı geride bırakan Yeni Şafak'ın Türk basınındaki yerini köşe yazarlarımız; Nedret Ersanel, Ayşe Böhürler, Dursun Gürlek, Bülent Orakoğlu, Mehmet Şeker, çizerimiz Hasan Aycın ve eski Genel Yayın Yönetmenimiz Hüseyin Besli anlattı.
Besli: Yeni Şafak, bayrak dalgalandırdığımız bir kaleydi
Yeni Şafak benim uzun müddet yazı yazdığım, bir yılı aşkın süre yayın yönetmenliği yaptığım bir gazete olması açısından tabii ki hayatımda önemli bir yeri var ama bundan da öte bizim neslimiz için Yeni Şafak, bayrak dalgalandırdığımız bir kaleydi. Bu açıdan çok özgün ve özel bir yeri vardır. Özellikle bizim neslimizin üzerinde.
Birbirini besleyen bir habitat olarak meseleye bakarsak; siyaset, medya, edebiyat, düşünce, sanat, bunların hepsini birlikte düşünürsek, birbirini besleyerek geldi bu kurumlar, bu anlamda da Yeni Şafak büyük bir işlev gördü. Yani hem siyasetin gelişmesinde, hem düşüncenin ve fikrin gelişmesinde Yeni Şafak bu ortamın belirleyici ve hatta misyon taşıyıcı bir organı olarak önemli bir yere sahip oldu. Bu nedenle de doğrusu 30 yıla ulaşmasından dolayı Yeni Şafak'ın çok mutluyum.
Yeni Şafak doğrusu bizim hem dünyaya baktığımız bir pencere hem de dünyanın üzerimize abandığında nefes almamızı sağlayan bir açıklıktır. Bu anlamıyla aslında kolay kolay tarif edilemeyecek bir yere sahiptir, ancak yaşayanların layıkıyla idrak edebildiği, bir işlev görmüştür bizim hayatımızda...
Aycın: Güreşi büyük bir gazete
Tuhaf kaçar mı? Bilmiyorum ama böyle cüssesi çok da büyük olmayan meydan pehlivanları vardır, diyelim Kırk Pınar'dasınızdır ama güreşi büyüktür, seyircileri bile özeldir. Yeni Şafak güreşi büyük bir gazete. Efendim okuyucuları özel bir gazete gibi geliyor bana.
Kıyasıya bir mücadele var insanlık sahnesinde. Yeni Şafak'ı diğerlerinden ayıran özellikleri neyse, diğer gazetelerden... Bence oralara yoğunlaşmak lazım, asıl şey orada atıyor.
Net bir duruşu var, mukavvim bir duruşu var, umut veren bir duruşu var. Sürekli işin o tarafına dikkat çeken, insanlığın dikkatini oraya yoğunlaştırmaya çalışan bir duruşu var. Ben gazeteyi öyle görüyorum, Yeni Şafak'ı...
Böhürler: Yeni Şafak'ın 30 yılını anlamak için özellikle hangi koşullarda kurulduğuna bakmak gerekir
Yeni Şafak'ın 30. yılını kutluyorum her şeyden önce bu çok kıymetli, bunu anlamak için de Yeni Şafak'ın hangi koşullarda ve hangi günlerde başladığına bir geri dönmek istiyorum. 1993 yılı Türkiye için çok vahim bir yıldı, Turgut Özal'ın kalp krizi geçirdiği, Eşref Bitlis'in uçağının Ankara'da düştüğü generalle birlikte beş komutanın öldüğü, PKK'nın eylemlerinin sivilleri sardığı Van'da bir otelde 11 sivilin yakıldığı, Sivas ve Başbağlar olaylarının olduğu ve Türkiye'nin aslında karanlık ve çözümsüz, kaotik, Ümraniye'de çöp patlamasının olduğu, Uğur Mumcu suikastının olduğu bir yıldı 93 yılı. Türkiye'nin en karanlık yıllarından birisiydi. 93 yılında bütün bu yaşanan kaos ve umutsuzluk ortamı içinde medya, klasik, geleneksek medya, dönemin medyası diyelim. Sahiplerinin istediği gibi yayınlar yapıyorlardı ve gerçeği topluma olduğu gibi yansıtmıyorlardı ve bir kesim yok sayılıyordu.
Böyle bir ortamda, Yeni Şafak bir umut olarak doğdu.
1994 yılında yayın hayatına başlayan Yeni Şafak ki öncesinde Şafak Gazetesi vardır, Şafak olarak başlamıştı. Daha sonra şimdiki Yeni Şafak olarak yayına başladı. Dindarların ve İslami kesimin; yok sayılan başlıklarını, konularını, gündemini, fikirlerini, medyaya taşıma noktasında bir öncü kurum oldu ve o dönemin koşullarında büyük bir cesaretti, böyle bir gazeteyi kurmak ve o dönemin ilk yazarları içerisinde İsmet Özel'den tutun Hüseyin Hatemi'ye pek çok önemli isim yer aldı. Aslında bir toplumun yaşadığı bütün bu çaresizlik ve o kötü günlere karşı, verdiği bir sesti.
Ersanel: Yeni Şafak, muhafazakar ve milliyetçi yapının basın yayındaki en uç noktasıdır
Bir, Yeni Şafak bir mefkure mevkutesidir. Yani bir dava yayınıdır. Bu ülkenin muhafazakar, milliyetçi yapısının basın yayındaki en uç noktasıdır. Bu aynı zamanda Yeni Şafak'ı bir kerteriz noktası yapıyor. Bu kerteriz noktası, sadece basın yayın organı olarak değil, Türkiye'deki bütün mahfillere karşı Yeni Şafak'ın duruşu, bu ülkenin nerede nasıl duracağına ilişkin de bir fikir verdiği için. Bir ölçü bir cetvel. Bunu 30 yıldır yapan bir gazete. Üç, bütün gazeteler haber peşinde koşar ama tabii Yeni Şafak da bunu yapıyor, aynı zamanda; bu saydığımız davanın yeni fikirlerle beslenmesi, yeni yollar açması, yeni yollar kurması için de fikirler üretiyor. Bu gazetenin köşe yazarları, hem çeşitliliği ile hem renkleri ile Türkiye'nin en zor dönemlerinde çıkış yolları öneriyorlar. Yeni Şafak, zor bir 30 yıl geçirdi. Türkiye'nin hayatı ne kadar zorsa bu 30 yıl içinde Yeni Şafak'ın da o kadar zordu. Hepsini atlattı yaşamaya devam ediyor ve bu görevini de sürdürmeye devam edecek.
Şeker: Bizi yaralayan kayıplarımız oldu; Nusret Özcan, Akif Emre, Hamit Can ve Mustafa Cambaz...
Şöyle bir esprisi var, askerden geldiğimde elimde bavulla ilk Yeni Şafak'a gelmiştim. Hem arkadaşları görmek birinci mesele gibi görünüyor ama aslında evin anahtarı üzerimde yoktu akşamı beklemem gerekiyordu.
Türk basını içinde çok özel bir yeri var, zamanla büyüdü genişledi, kadrosunu, etkisini, çizgisini hiç değiştirmedi. Ülkede sandıkla basın ilişkisi önceki yıllarda biraz tersti, yani sandıktan sağ oylar çıkardı, sağ hükümetler kurulurdu ama basın pek aynı şeyi yansıtmıyordu. Yeni Şafak gibi gazetelerin kurulması artması bu dengeyi değiştirdi son yıllar içinde. Yeni Şafak'ın ilk yayın yönetmeninden son yönetmenine kadar pek çok arkadaşımız görev yaptı, kadro zenginleşti. Birçok arkadaşımız başka yerlere de gitti görev aldı.
Tabii bu arada anmadan geçemeyeceğim kayıplarımız oldu. Başta Nusret Özcan rahmetli, sonra Akif Emre, Hamit Can bir de 15 Temmuz'da Mustafa Cambaz'ı kaybettik. Tek basın şehidi Mustafa'ydı, yakın arkadaşımızdı, senelerimiz, aşağı yukarı 20 senemiz bir arada geçti. Bizi çok yaralayan bir kayıp oldu, hepsini rahmetle anıyoruz.
Gürlek: Yeni Şafak, düşüncemizi, tefekkürümüzü, manevi dünyamızı ifade ediyor
Yeni Şafak'ın benim için özel bir yeri özel bir konumu var. Çünkü Yeni Şafak bizim gazetemiz; düşüncemizi, tefekkürümüzü, manevi dünyamızı ifade ediyor.
Tabii ki her gazete gibi Yeni Şafak'ın da kendine mahsus bir konumu var ama olaylara bakışı, hadiseleri değerlendirişi, siyasi etütleri ve yol göstericiliği bakımından eskilerin deyimiyle nev-i şahsına münhasır bir gazete. Bizim gazetemiz. Dolayısıyla büyük bir ilgiyle, muhabbetle, samimiyetle okuyoruz ve daha bir iki otuz yıl yaşamasını tabii ki arzu ediyoruz.
Orakoğlu: Demokrasinin Türkiye'de nasıl geliştiğinin hafızası Yeni Şafak'tır
Yeni Şafak Gazetesi hakikaten kurulduğu günden günümüze kadar vesayetçi yapılarla mücadele etmiştir. Hatta bu uğurda çok ciddi şeyler yaşamıştır geçmiş dönemlerde vesayetçi süreçlerinde. Şu anda Türkiye'de demokrasi geliştiyse, tabii Yeni Şafak başta olmak üzere milli iradeyi savunan gazetelerin çok büyük rolü vardır. Bizler de burada Yeni Şafak Gazetesi'nde yazı yazarak, bu mücadele içerisinde bir nebze olsun bu mücadeleye katkı sunduk. Tabii bugünlere kolay gelinmedi. Hatta dikkat edersek, bugünlerdeki Türkiye Cumhuriyeti'ne baktığımız zaman yani Yeni Şafak'a girdiğimiz ve mücadele ettiğimiz süreçlerde Türkiye çok ciddi sıkıntı içerisindeydi. Burada mesela bu vesayetçi yapılar her şeyi kısıtlamışlardı, görünürde bir demokrasi vardı ama arkada vesayetçi yapıların hakimiyeti vardı o bakımından kurulduğu günden günümüze kadar bilhassa benim girdiğim dedim ya 10-12-13 sene oldu galiba yazı yazıyorum. Bu süreç içerisinde o zamanlarda çok büyük mücadeleler yaşandı, mesela Yeni Şafak Gazetesi'nin 15 Temmuz'da bu FETÖ darbesi sürecinde yapmış olduğu dijital kütüphane meselesi, çok önemli bir şeydi, geçmiş tarihe, çünkü bunlar unutuluyor şimdi 2016 bak baya şeyler unutuldu ama burada Yeni Şafak'ın dijital kütüphanesine geldiğiniz zaman 15 Temmuzla ilgili her şeyi görebiliyorsunuz. Mesela genel yayın yönetmeninin yayınladığı bir şey var bu 30. kurulum yıl dönümü nedeniyle diyor ki "Biz hafıza olduk." Demokrasinin Türkiye'de nasıl geliştiğinin hafızası Türkiye'de Yeni Şafak'tır. Bunu çok net söylemek gerekir.
- Röportaj: Tvnet Muhabiri Enes Arol