Mescid-i Aksa’ya saldırıları sistematik hale getiren İsrail’de yeni hükümetin daha ılımlı olması bekleniyordu. Ancak Ramazan'dan önce başlayan şiddet olaylarında 30’a yakın Filistinli öldü. Bunda dört seçimden sonra güçlükle kurulabilmiş sekiz partili koalisyon hükümetinin dağılma korkusu yaşaması etkili oldu. Muhalefetteki Netanyahu da yeniden iktidar için ellerini ovuştururken gerilimi tırmandırıyor.
İsrail, her yıl Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan’da da Mescid-i Aksa, Gazze ve Batı Şeria’da Müslümanlara yönelik saldırılarını sürdürdü. Ramazan’dan hemen önce başlayan şiddet olaylarında 30’a yakın Filistinli hayatını kaybederken, 200 kişi yaralandı, 500’den fazlası da İsrail güvenlik güçlerince gözaltına alındı. Neredeyse son 20 yıldır Ramazan aylarında uyguladığı baskı, şiddet ve tahrik geleneğini bozmayan İsrail’in, bu yıl varlığı pamuk ipliğine bağlı koalisyon hükümetinin yapısından dolayı Filistinlilere karşı daha yumuşak tavır takınması bekleniyordu. Ancak dünyanın Rusya-Ukrayna krizine odaklanması ve İbrahim Anlaşmaları aracılığıyla Arap ülkelerinin Tel Aviv’i tanıması Filistinlileri tamamen yalnızlaştırırken, İsrail’in daha rahat hareket etmesinin önünü açtı. Ayrıca İsrail siyasetindeki sıkışmışlık da Kudüs’teki olayları tetikliyor.
1- SANDALYE SAYISI KRİTİK EŞİKTE
- İsrail’de son üç yılda yapılan dört zorlu seçimin ardından güçlükle kurulabilmiş sekiz partili koalisyon hükümeti, Başbakan Naftali Bennett’in partisi Yamina’dan milletvekili Idit Silman’ın istifasının ardından dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. 120 sandalyeye sahip İsrail parlamentosunda koalisyon hükümetine destek verenlerin sayısı 60’a düşerken, hem sandalye sayısının kritik eşikte kalması hem de partilerin birçok konuda tamamen farklı görüşlere sahip olması nedeniyle koalisyonun ömrünün uzun soluklu olup olmayacağı konusu tartışmaya açıldı.
2- NETANYAHU KAŞIYOR
Silman’ın istifası, 30 milletvekiliyle meclisin en büyük partisi olan muhalefetteki Likud’un lideri Binyamin Netanyahu’yu heyecanlandırdı. Silman’ı kendi partisine katılmaya davet eden eski İsrail Başbakanı Netanyahu, koalisyondaki diğer milletvekillerine de aynı yolu izleme çağrısı yaptı. Likud Partisi içinden ismini vermek istemeyen üst düzey bir yetkili ise Netanyahu’nun koalisyonu dağıtmak için Silman’la görüştüğünü ve istifası karşılığında olası bir hükümette kendisine Sağlık Bakanlığı sözü verdiğini bildirdi. 2021’deki seçimlerde yaşanan çalkantılı sürecin ardından, normal şartlarda ortak paydası çok az olan söz konusu sekiz küçük parti, Netanyahu karşıtlığında birleşerek 61 milletvekiliyle koalisyon hükümetini kurmuş ve eski başbakanı devirmişti.
3- DÖRT SENARYO MASADA
- Mecliste 60 milletvekili bulunan koalisyon hükümeti, şu an için muhalefet ile eşit sayıda sandalyeye sahip ve durumlar dengede. Ancak koalisyon içinden bir üyenin daha istifa etmesi durumunda hükümet düşebilir ve ülke dört yıl içinde beşinci kez seçime gitmek zorunda kalabilir. Mevcut tabloda muhalefet, mecliste eşit oy sayısı sebebiyle hükümetten güvenoyunu çekemiyor. Hükümet ise meclis çoğunluğu olmadığından yasa çıkaramıyor. Olası senaryolar arasında, “Bennett hükümetinin meclis çoğunluğunu elinde tutabilmek için başka bir partiden destek alarak iktidarda kalması, yasa yapma yeter sayısından yoksun görevine devam etmesi, erken seçime gidilmesi veya Netanyahu liderliğindeki muhalefetin iktidara geçmesi” ön plana çıkıyor.
4- KOALİSYON PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI
İsrail iç siyasetindeki tüm bu karmaşanın arasında, İsrail vatandaşı Filistinlilerin partisi Birleşik Arap Listesi (Ra’am), son dönemde Mescid-i Aksa’da yaşanan gerilimi gerekçe göstererek, koalisyon hükümetindeki üyeliğini geçici olarak askıya aldığını duyurdu. Ancak Mansur Abbas liderliğindeki partinin kararı henüz Bennett hükümetini doğrudan etkilemiş değil. 8 Mayıs’a kadar tatilde olan hükümete bu tarihin ardından Abbas’ın partisinin katılım sağlamaması halinde, koalisyon hükümeti İsrail meclisi Knesset’teki çoğunluğunu kaybedecek. Ra’am’ın dört milletvekilini geri çekme tehdidinin, koalisyonun şimdiye kadar yaşadığı en ciddi sorun olduğu belirtiliyor.
5- İHANET ANLAŞMALARI
- Öte yandan İsrail’in işgal edilmiş Filistin topraklarındaki bu pervasız tavrının en büyük sebeplerinden birisi de Arap ülkeleriyle yapmış olduğu İbrahim Anlaşmaları. 2020 yılının sonlarına doğru eski ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimleri sonucu Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas yönetimleri, Tel Aviv’le “normalleşme” anlaşması imzalayarak, İsrail’i devlet olarak tanıdığını duyurmuştu. Bu da İsrail’in Filistin topraklarını ilhak girişiminde elini güçlendiren en önemli etkenlerden birisi oldu.
6- HEDEF SAPTIRMA ÇABALARI
Sonuç olarak, İsrail yönetiminin Filistinlilere yapmış olduğu baskıların, tahrik hareketlerinin ve saldırıların arka planında, İsrail’deki hem siyaset hem de toplumsal alanda yaşanan sıkışmışlığı bastırma çabası bulunuyor. İsrail’in kendi içerisindeki anlaşmazlıklar ne kadar derinleşirse, işgal yönetimi adeta hedef saptırmak ister gibi, oradaki sıkışmışlığın dikkatlerden kaçırılması için namlusunu ve objektifini Filistinlilere çeviriyor. Ramazan ayı boyunca Mescid-i Aksa ile işgal edilmiş Filistin topraklarının geri kalanında yaşananlar da bunun tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.