Anadolu ve Rumeli'de Osmanlı döneminden kalan tarihi camilerin bazılarında bugün bile varlığını koruyan sadaka taşları, yardımlaşmanın en ince örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Cami avlularının en kuytu köşesine konulan ve hemen hemen bir insan boyuna yakın, üst kısmında küçük bir oyuk bulunan silindir şeklindeki taş, imkanı olan insanların, üzerindeki oyuğa bıraktıkları sadakalarıyla yoksula, rencide etmeden el uzatmasını sağlıyordu.
Osmanlı döneminde yaygın bir gelenek olduğu bilinen "sadaka taşları", günümüzde işlevini tamamen kaybetmekle birlikte, tarihi camilerde ayakta kalan az sayıdaki örneğiyle Osmanlı kültürünün zenginliğini ortaya koyan önemli nişaneler konumunda bulunuyor.
Konak Müftüsü Zeki Aksoy, İzmir'de de Namazgah semtindeki Kurşunlu, Pazaryeri ve Şeyh camileri ile İkiçeşmelik'teki Natürzade Camisi'nde bulunan "sadaka taşı" geleneğini anlattı.
Aksoy, İslam dininin insanı merkeze aldığını, dolayısıyla insan arasındaki ayrımları ortadan kaldırmak, en aza indirmek adına yardımlaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi zirveye çıkaran bir din olduğunu söyledi.
Kur'an-ı Kerim'de yardımlaşmanın emredildiğine, Hazreti Muhammed'in de birçok hadisinde yardım etmeyi, sadaka vermeyi, insanların dertleriyle dertlenmeyi onlara borç vermeyi tavsiye ettiğine değinen Aksoy, şunları kaydetti:
"İnsanlar arasında gelir açısından, bulundukları konum açısından mutlaka farklılıklar vardır. Zenginler ve fakirler mutlaka olacaktır. Fakirlerin bu toplumda, ezik, kimsesiz, unutulmuş hale düşmemesi, zenginlerin de kendi zenginlikleri içerisinde kendilerini kibirli görmemeleri adına sadaka verilmesi, onları birbirine yaklaştırır, aralarındaki sevgi bağını kurar. Bunun da en güzel örneği, Osmanlı'da gelenek haline gelen sadaka taşlarıdır."
Aksoy, "sadaka taşı" geleneği ile ihtiyaç sahiplerine yardımın büyük bir incelikle yapıldığını, yine aynı şekilde yardıma muhtaç kişilerin de bunu büyük bir tok gözlülükle karşıladığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Zengin yardım etmek istediği zaman, özellikle gece karanlık vakitler seçiliyor, sadaka taşına parasını bırakıyor. Fakir de yine o sadaka taşından sadece kendi ihtiyacı olduğu kadarını alıyor. Yani zenginimiz anlayışlı, düşünen insan; kibirli değil, gururlu değil. Zekatını, sadakasını verirken gözünün içerisine bakarak fakiri incitecek bir yapıda değil. Tamamen mütevazi ve işin hiç reklamına kaçmadan gizli yardım ediyor. Fakirimiz de bencil değil, diğergamlığı üzerinde ve geliyor, 'Benim ne kadar ihtiyacım var? 1 kuruşa', o 1 kuruşu alıyor. Kendisinden bir başka fakiri de düşünecek anlayışta."
Zeki Aksoy, insanların her zaman bu anlayışta olması gerektiğini ancak istenmeyen şekilde kültürel bozulmalar yaşandığını söyledi.
Tarihte böylesi güzellikler yaşanmışken yaşanan bu bozulmanın üzücü olduğunu dile getiren Aksoy, "İnşallah, sadaka taşlarının anlayışı yeniden günümüze yansır ve fakir ile zengin arasında yeni bağlar kurulur, yeni atmosferler oluşturulur ve veren el de alan el de mutlu olur" dedi.