Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, "Bizim geleneklerimiz çok güzel ama kişi koronavirüs tanısı almış, 'evde 14 gün izole kalacaksın' diyorsunuz. Bunu duyan 'geçmiş olsun' ziyaretine geliyor. Böyle çok yeni vakalar çıkıyor. Gelenek, görenek ve alışkanlıklarımızla ilişkili vakalarımız bir miktar fazla" dedi.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) koronavirüs salgınında dünyanın henüz en kötü durumla karşılaşmadığı yönündeki açıklamasını değerlendirdi.
Prof. Dr. Kara, her ne kadar Amerika'nın sağlık sistemi iyi olsa dahi kontrol ve uyum nedeniyle son günlerde hep vaka sayılarında artış olduğunu kaydetti.
"Koronavirüs fırsat verince kafasını kaldırıyor"
Türkiye'deki koronavirüs vaka sayılarını da değerlendiren Prof. Dr. Kara, insanların belli bir süre kurallara uyduktan sonra akıl ve uyum olarak yorulabildiklerini belirterek, şunları söyledi:
- "Biz sanki yeni normallere geçerken 'virüs gitti, her şey bitti' diye düşündük. Halen de böyle düşünülebiliyor. Virüse fırsat verdiğimizde o virüs kafasını kaldırabiliyor. Biz mutlak ve mutlak mesafeyi, aramızdaki bariyeri sağlamalıyız. 'Virüs gitti' diye düşünmemeliyiz, çok kolaylıkla yayılabiliyor. Bizim geleneklerimiz çok güzel; ama bir örnek kişi koronavirüs tanısı almış, hastanede yatmasını gerektirecek bir durumu yok, 'evde 14 gün izole kalacaksın' diyorsunuz, bunu duyan 'geçmiş olsun' ziyaretine geliyor. Böyle çok yeni vakalar çıkıyor, acıyı paylaşmak lazım; ama bu paylaşım sırasında dikkatli olmak lazım. Bizim bu dönemde bunlara dikkat etmemiz lazım. Bizim gelenek, görenek ve alışkanlıklarımızla ilişkili vakalarımız bir miktar fazla; bu iyi mi? Aslında kötü. Bir de iyi noktası var; biz buralarda önlem alırsak hızla rakamlar aşağı inebilir. Mesafeye, maskeye, el hijyenine çok dikkat etmek lazım."
"Hayalet taşıyıcılardan korkuyoruz"
Prof. Dr. Kara, koronavirüs semptomlarını göstermeyen hayalet taşıyıcıların tehlikesine de değinerek, şunları kaydetti:
- "Dünyada çok farklı veriler, bilgiler var. Bilim dünyası bu konuda halen net değere ulaşamadı. Biz salgının sonunda dönüp bakacağız, kişilere soracağız, 'hastalık geçirdin mi' diye. 'Evet' veya 'hayır' diyecek. Biz onun kan değerlerine bakacağız, vücut sisteminin cevap verip vermediğine bakacağız. Cevap veren yüz kişide hastalık geçirdiğini söyleyen 40 kişi ise diyeceğiz ki '60 kişi bu hastalığı hayalet olarak veya bulguları çok hafif geçiriyor'. Bu bilgiyi kesin almamız için bu salgının biraz daha ilerleyip, sonlanmaya yakın olması gerekiyor. Bugünkü verilerle baktığımızda 'yüzde 10' diyen var, 'yüzde 30' diyen var, yüzde 60'a kadar çıkaran var. Genel değerlendirme sanki bu değer yüzde 20 ile 30 arasında. Tüm vakaların sanki yüzde 30'u semptomu olmadan bu virüsü alıyorlar, virüsü taşıyorlar ve atıyorlar. Ama kendi vücutlarından virüs temizlenirken sağa-sola bulaştırıyorlar mı; bizim için sıkıntı o. O nedenle bu kişilerden korkuyoruz. Rakam ne olursa olsun belki bu rakam yüzde 30. Biz her gün 1000 vaka görüyorsak en az 420 civarında da bizim hayalet taşıyıcımız olması lazım sokakta. Böyle bir durumda dışarıda karşındaki kişi hayaletlerden biri olabilir. O zaman karşımızdaki kim olursa olsun mesafeye dikkat edelim, o kişinin bu şekilde virüsü taşıyacağını düşünerek maske takalım. Lütfen hepimiz mesafe, maske ve el hijyeninde dikkatli olalım."