Dünyada genelinde koronavirüse karşı bağışıklık sağlamayı amaçlayan aşı çalışmalarında ilk sonuçlar alındı.
Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in geliştirdiği potansiyel koronavirüs aşısının virüse karşı yüzde 90'dan fazla etkili olduğunun bildirilmesinin ardından, Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna da ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NAID) desteğinde geliştirdiği aşı adayının yüzde 95,4 etkili olduğunu açıkladı. Rusya ise ürettikleri aşının yüzde 92 seviyesinde etkili olduğunu öne sürüyor.
Çalışmaların ne zaman sonuçlanıp, yaygın olarak kullanılabilecek bir aşının ne zaman ortaya çıkacağı belirsizliğini koruyor. Peki koronavirüs aşı vurulması ne zaman başlayacak?
Klinik denemelerde başarı kaydeden aşıların yeni yıldan itibaren yaygın kullanımına başlanabileceği ifade edilirken dünya çapında üretim ve dağıtım hazırlıkları yapılıyor.
Uluslararası sağlık kurumları ise aşıların geliştirilmesinin aceleye getirilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı konusunda son günlerde "cesaret verici" haberler almalarına rağmen bu konuda "ihtiyatlı iyimserlik" içinde olduklarını söyledi.
DSÖ bilim heyetinden başuzman Dr. Soumya Swaminathan da Alman BioNTech ve Amerikan Pfizer ortaklığı aşısı (yeni nesil biyoteknolojik üretim mRNA aşısı) ve Moderna'nın ürettiği aşılarda "yüksek etkinlik" gördüklerini ancak bu aşıların koruma süresi, ağır hastalar ve başta yaşlılar olmak üzere farklı nüfus grupları üzerindeki etkisi hakkında hala pek çok soru işareti olduğunu vurguladı.
Çok yönlü biyolojik etkileri olan ve zaman içinde mutasyon geçirebilen virüslere karşı standart bir aşı üretmek her zaman mümkün olmuyor. Örneğin; Kovid-19'un öncülü olan SARS koronavirüsünün ortaya çıkmasından bu yana 20 yıla yakın zaman geçmesine karşın aşı geliştirilemedi. 1980'li yıllarda AIDS'e yol açan HIV virüsüne karşı başlatılan aşı geliştirme çalışmaları da sonuçsuz kaldı.
Türkiye'de koronavirüse karşı ilk yerli aşı adayının 1'inci aşama klinik denemeleri başladı.
Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezinde (ERAGEM) yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen, Koçak Farma şirketi tarafından üretimi yapılan ve Sağlık Bakanlığınca desteklenen "ERUCOV-VAC" adı verilen aşı adayı 5 Kasım'da gönüllüler üzerinde test edilmeye başlandı.
Virüsün etkisizleştirilmiş bir versiyonunu içeren (inaktif) aşı, Türkiye'de insanlar üzerinde test edilmeye başlanan ilk yerli Kovid-19 aşı adayı oldu.
Öte yandan dünyada 3'üncü aşama denemeleri yapılan potansiyel aşılardan bazıları Türkiye'de insanlar üzerinde denenmeye başlandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 17 Eylül’de yaptığı açıklamada, Çinli Sinovac firmasının geliştirdiği aşı adayı "Coronavac"ın Hacettepe Üniversitesinde görevli 3 gönüllü sağlık çalışanı üzerinde test edilmeye başlandığını duyurdu. Coronavac, "Türkiye’de insanlar üzerinde denenen ilk potansiyel Kovid-19 aşısı" oldu.
Koca, ABD'li ilaç şirketi Pfizer’in BioNTech ile geliştirdiği aşı adayının 3'üncü aşama denemelerine izin verildiğini, Rusya’nın aşı adayı için yaptığı müracaatın da değerlendirildiğini söyledi.
Çin menşeili aşının ilk başta 1200 sağlık çalışanı üzerinde deneneceğini vurgulayan Koca, devamında denek sayısının 12-13 bine çıkarılmasının planlandığı bilgisini paylaştı.
Çin'den getirilen korona aşısı, İzmir'de gönüllü sağlıkçılara uygulanmaya başladı
Bir aşının yaygın olarak kullanılabilmesi için 3 aşamada insanlar üzerinde test edilmesi gerekiyor. Klinik denemelerin ilk aşamasında, az sayıdaki gönüllü sağlıklı denek üzerinde aşının güvenli olup olmadığı ve insanlar üzerindeki muhtemel yan etkileri araştırılıyor. İkinci aşamada, aşının bağışık tepkilerini uyandırmadaki etkinliği 100’den fazla denek üzerinde test ediliyor. Üçüncü ve son aşamada ise aynı işlem, binlerce denekle tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar alabiliyor.
Çin'in Vuhan kentinde Aralık 2019'da ortaya çıkan Kovid-19, 200'den fazla ülke ve bölgeye yayılarak salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 55,3 milyonu aşarken 1 milyon 336 binden fazla kişi hayatını kaybetti.