Kelime-i şehadet, İslam'ın en temel ilkelerini ifade eder. Kelime-i şehadet, bir Müslümanın Allah'a inandığını, O'nun tek ve yaratıcı olduğunu, Hz. Muhammed'in O'nun elçisi olduğunu, Hz. Muhammed'in Allah'ın mesajını insanlara ilettiğini kabul ettiğini ifade eder. Kelime-i şehadet, bir Müslümanın İslam'ın bütün emir ve yasaklarına uyacağını da ifade eder.
Kelime-i şehadet, iki cümleden oluşur: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü." şeklinde telaffuz edilir. Şehadet etmek İslam'ın beş şartından birincisidir.
"Eşhedü en la ilahe illallah."
"Ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve resulüh."
Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz güzelce abdest alır –onu tastamam yapar– sonra da: Eşhedü en lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh, derse, o kimseye cennetin sekiz kapısı açılır. O da dilediği kapıdan girer.” (Müslim, Tahâret 17. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Tahâret 65; Tirmizî, Tahâret 55; İbni Mâce, Tahâret 60)
Tirmizî’nin rivayetinde şu ziyade vardır: “Allahümme’c‘alnî mine’t-tevvâbîn ve’c-alnî mine’l-mütetahhirîn” duasını da okur.
“Peygamber Efendimiz, kelime-i şehâdet getirdikten sonra:
«Ey insanlar! Size olan nimetinden dolayı O Allâh’a hamd ederim ki Kendisi’nden başka hiçbir ilah yoktur!» diye hamd ü senâda bulundu. Her zaman yaptığı gibi Uhud günü şehit düşen Müslümanlar için de Allâh’tan mağfiret diledi. (İbn-i Sa’d, II, 228, 251)
Okuyan kişinin ismi güzel olarak çağrılır. İslam'ın emir ve yasakları kendisine farz olur. Cezadan ve aşağılanmaktan kurtulur. Yüce Allah, ondan razı olur.
Kelime-i tevhid, Allah'a ve peygambere olan inancın sık sık dile getirilmesine yardımcı olur. Bu sebepten dolayı imanın güçlenmesini sağlar. Kelime-i tevhidin kazalardan ve belalardan kişileri koruduğuna inanılır. Kelime-i tevhid okumanın çok sevabı olduğu belirtilir.
Sadece La ilahe illallah demek yetmez. Peygamber efendimize de iman etmek, son Peygamber olduğuna şehadet getirmek şarttır. Yani Muhammedün Resulullah demek de gerekir.
İslam dininin esasını oluşturan 5 temel husus vardır. Bunlar küçük, büyük yaş fark etmeksizin herkes tarafından muhakkak yerine getirilmelidir. Kayıtsız şartsız Allah'ın varlığına ve birliğine boyun eğenler İslam'ın tüm şartlarını yerine getirmelidir. İşte İslam'ın Şartları ve Anlamları.
Kelime-i Şehadet, İslam dininin en temel şartıdır. Kelime-i Şehadet getirmeyen bir kimse Müslüman olamaz. İslam dini böyle buyurmuştur. Kelime-i Şehadet: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir. "Sahitlik ederim ki Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine sahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür'' anlamına gelir.
İslam'ın ikinci şartı olan namaz kılmak en önemli ibadetlerin de başında yer alır. Müslüman kişilere farz olarak buyurulan beş vakit namaz ibadeti de mutlaka yerine getirilmelidir. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazını herkes tarafından kılınmalıdır. Bu namazların dışında farz olan Cuma namazı da bulunur.
İslam dininin temelini oluşturan beş şarttan bir tanesi de oruç tutmaktır. Kur'an-ı Kerim'in indirildiği Ramazan ayında oruç tutulur. Müslüman âlemi tarafından on bir ayın sultanı olarak adlandırılan Ramazan ayı çok mühim bir yere sahiptir. Birlik, beraberlik ve mağfiret ayı oruç tutmanın yanı sıra dualar, ibadetler ve zikirler ile geçirilir. Bu ay en verimli şekilde değerlendirilir.
İslam'ın dördüncü şartı ise zekât vermektir. Zekât, sahip olunan mal ve paranın kırkta birinin her yıl sadaka olarak dağıtılmasıdır. Zekâtın farz olması için şartlar; malların nisaba ulaşması yanında nâmî (üreyici/artıcı) olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yıl geçmesi, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olmasıdır. Zekâtın verileceği kimseler Kur'an-ı Kerim'de belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, miskinler, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış olanlardır.
Hacca gitmek, İslam'ın beşinci ve son şartıdır. Maddi ve fiziki imkânı olan kişinin usulüne uygun şekilde kutsal toprakları ziyaret ederek hac vazifesini yerine getirmesi gerekir. Bu kutsal vazife ile Müslümanların birlik ve beraberliğini, ırk, cinsiyet, dil, ülke ve kültür ayrımı yapmadan kardeşlik ve eşitliğin önemini ortaya çıkarır.