Yelkenci, İstanbul'u öğretmen, öğrenci ve kurum sayısı itibarıyla Avrupa'nın en büyük ülkelerinden biri olarak görmek gerektiğini belirterek, "Bunu esprili bir şekilde söyleyecek olursak Avrupa'nın en büyük ülkeleri İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İstanbul diyebiliriz. Bakalım sayılara 2 milyon 761 bin öğrencimiz var. 106 bin öğretmenimiz var. Bunun yanında tam 3 bin 1 devlet okulumuz, 2 bin 730 da özel okulumuz var. Öğrenci nüfusumuz bile birçok ülkenin nüfusundan fazla." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul'daki sosyal hareketliliğin de sorunların çözümü noktasındaki dezavantajlar arasında yer aldığını vurgulayan Yelkenci, "Sürekli göç alan, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı ilçeden ilçeye değişen, hatta Beyoğlu'nun Kasımpaşa'sı ile İstiklal Caddesi ya da Şişli'nin Osmanbey'i ile Kağıthane'si gibi farklılıklar gösteren bir İstanbul'dan bahsediyoruz." dedi.
15 Temmuz'dan sonra spesifik bir sorunun daha eklendiğini ifade eden Yelkenci, bu büyük yoğunluğu idare etmeye çalışırken darbe girişimi sonrasında başlatılan süreçte kapatılan özel kurumların getirdiği ekstra yükü şöyle aktardı:
"FETÖ yapılanmasının zemin bulduğu, hatta zemin bulmasının ötesinde insan kaynağını, para kaynağını, finans kaynağını oluşturduğu bu kurumlar üzerinden ve bu kurumlarda çalışan personel üzerinden yeni sorunlar var."
KHK'larla (Kanun Hükmünde Kararname) beraber 425 özel öğretim kurumunun kapanmış olduğunu vurgulayan Yelkenci, şu bilgileri verdi:
“Bunların 168'i özel okul. Fakat beri taraftan 158 tane de özel okul açıldı. Yani FETÖ'ye ait 168 özel okul kapanırken, FETÖ dışında özel ve tüzel müteşebbislere ait 158 okul açıldı. Kapasite geçen yıl ki gibi kalmış oldu. Ama bununla beraber kurumların dışında 3 bin 487 FETÖ irtibatlı, iltisaklı öğretmen ihraç edildi. Dolayısıyla burada personel açısından, öğretmen açısından yeni bir sorunla karşılaşmış olduk."
En çok norm açığı olan ilin İstanbul olduğunu belirten Yelkenci, "Türkçe öğretmen açığı en çok olan il İstanbul. Güneydoğu'daki illerimiz değil yani. Sosyo-ekonomik nedenlerle öğretmen İstanbul'a gelmek istemiyor." dedi.
Bunların üst üste konulduğunda ihraç edilen personel ile beraber öğretmen açığının da ortada olduğuna işaret eden Yelkenci, 15 Temmuz süreci ile birlikte bütün bu sorunların, 106 bin öğretmeni, 2 milyon 671 bin öğrencisi olan, 5 bin 731 kurumu barındıran bir yerde normal olduğunu kaydetti.
Bu sene mart ayından itibaren İstanbul'a gelen öğretmenin, gidenden fazla olmasını sevindirici bir gelişme olarak niteleyen Yelkenci, “Yine en son özür grubu atamalarında gelenle giden arasındaki fark, gelen lehine 935 kişi oldu. 935 öğretmenimiz daha fazla oldu yani. Norm fazlalarımız var. Bakanlığımız düzenleme yapacak, sonraki atamalarda yine İstanbul'a kontenjan bekliyoruz. Mevcut açıkları da yerel çözümlerle halletmeye çalışıyoruz. Böylece derslerin boş geçmemesi için elimizden gelen tedbirleri alıyoruz." ifadelerini kullandı.
Yelkenci, "İstanbul'un büyüklüğünün yanı sıra FETÖ'nün getirdiği spesifik sorunlara rağmen sıkıntısız bir sezon geçirmek için gereken tedbirleri aldık." diye konuştu.
Göreve başladığında İstanbul'un tamamında tekli eğitime geçebilmek için yaklaşık 10 bin dersliğe ihtiyaç duyulduğunu tespit ettiğini ifade eden İstanbul Milli Eğitim Müdürü Yelkenci, şöyle konuştu:
“Kurumlarımızın yüzde 37'si ikili eğitim yapıyor. Tekli eğitime geçebilmek için yüzde 37'yi sıfıra indirebilmemiz gerekiyor. Bunun için 10 bin dersliğe ihtiyacımız vardı. Bu süreçte FETÖ'den müsadere edilen 40 okuldan yaklaşık bin 50 civarında derslik geliyor. Yeni açılacak 52 okulumuz var, aşağı yukarı bin 200, bin 300 derslik de bunlardan geliyor. Sene sonu itibariyle devam eden 158 yatırımımız var, yeni eğitim öğretim sonu itibariyle bitecek. Bunlar bittiğinde yani 2017 sonu itibariyle derslik ihtiyacımız 5 bine inmiş olacak."
Kalan 5 bini de 3 yılda yapacakları planlamayla çözerek sıfıra yaklaşacaklarını düşündüklerini kaydetti.
Planlamayı ilçe bazlı olarak yaptıklarını belirten Yelkenci, ancak, Esenyurt, Bağcılar, Küçükçekmece gibi büyüyen, sürekli nüfus artışı olan ve birbirleriyle komşuluk bağı olan, kesişen noktaları bulunan ilçeleri birlikte programladıklarını söyledi. Yelkenci, buralardan gelecek öğrencilerle derslik ihtiyacını karşılamayı düşündüklerini ifade etti.
İstanbul'da öngörülemez sosyal hareketliliğe işaret eden Yelkenci, bunun olduğu müddetçe sorunu çok yakın vadede çözmenin zor olduğuna dikkat çekti.
İstanbul'un, büyüklüğünün getirdiği sorunlara rağmen aynı zamanda bir laboratuvar olduğuna vurgu yapan Yelkenci, “Sorunların sebebi olmakla beraber, birçok imkanı da barındıran bir şehir İstanbul. Evet bu büyüklükten kaynaklanan sorunlarımız var ama büyük imkanları da sunuyor." şeklinde konuştu.
“Derslik ihtiyacını epeyce azaltarak eğitim öğretim yılına başlıyoruz." diyen Yelkenci, 2016- 2017 ders zili çaldığında öğrencilerin, öğretmenleriyle buluşmuş olacağını, bütün çabalarının bunun için olduğunu ifade etti.