İslam ve engelliler: Perdenin arkasını görmek

Zeynep Betül Erhun
00:002/09/2022, Cuma
G: 1/09/2022, Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Doç. Dr. Ali Kumaş: “Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim.” Toplum olarak en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey, engellilerin hiçbir engelle karşılaşmadan hayatlarını sürdürmelerini sağlamaktır.


Engelli bireylerin varlığı insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar için büyük bir imtihan olan engellilik, sabredilmesi halinde büyük ecirlerin verildiği bir haldir. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Ali Kumaş Hoca, engelliliğin perde arkasındaki hikmetleri sizler için kaleme aldı.

“Dünyanın binbir türlü hali var” atasözü, bilsek de bilmesek de, olan her şeyin bir anlamının olduğunu, insan hayatının her an iyi ve kötü yönde değişiklikler gösterebileceğini, akla bile gelmeyen şeylerin başa gelebileceğini anlatması bakımından anlamlıdır. Dış görünüşüyle veya bize bakan yüzüyle baktığımız zaman çok kötü olan veya tam tersi çok iyi olan bir gelişmenin gerçekte öyle olup olmadığı ancak Allah katında kesindir. Çünkü bütün olayları yapan ve yaratan Allah’tır ve o “Nice hoşunuza gitmeyen şeyler var ki; o sizin için daha hayırlıdır. Bazen de bir şey seversiniz, o sizin için hayırsızdır. Allah’ın ilmi sonsuzdur. Sizinki ise sınırlıdır” (Bakara 2/216) buyurur.

ŞER GÖRÜNENDE HAYIR VARDIR

Yüce Rabbimiz bu mesajı vermekle yetinmiyor, belki de insanın en fazla yanılgıya düşeceği böyle bir alanda Kur’ân-ı Kerîm’de örnekler veriyor ki bunların en dikkat çekeni de Hızır ile Hz. Musa olayında geçer. Allah’ın kullarından bir kul olarak tanıtılan Hızır’a Allah katından rahmet ve ilim verilmiş olup Hz. Musa ile beraberliklerinde Allah’ın emri ile yapmış olduğu ve dış görünüşü kötü olan işlere Hz. Musa hayret ve itiraz etmiştir. İşin iç yüzü, perdenin arkasındaki sır açıklanınca kötü gibi gözüken olayların ne kadar büyük hayırlara vesile olduğu ortaya çıkmıştır. (Bk. Kehf 18/65-81)

ALLAH KATINDA HİKMETİ BİLİNMEZ

Engelli, hasta ve sıkıntı içerisindeki kardeşlerimizle muhatap olduğumuz zaman karşılaştığımız “Allah beni neden engelli yarattı? Neden başka biri değil de ben engelliyim?” soruları da aslında dış görünüşüyle zorluk arz eden bir halin ızdırabını dile getirir. Yukarıda ifade ettiğimiz esaslar içerisinde baktığımız zaman engellilik halinin Allah katında nasıl bir hikmet içerdiği kul açısından bilinmezdir. Fakat bildiğimiz ve emin olduğumuz hikmeti bize Peygamber Efendimiz şöyle haber vermiştir: “Müminin durumu herkesi hayrete düşürür. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına sıkıntılı bir hal gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur. (Müslim, Zühd, 64)”

SIKINTIYA SABIR, RAHATA ŞÜKÜR

Efendimiz’in bize öğrettiği hikmetle yola koyulduğumuz zaman karşılaştığımız her sıkıntılı sürecin sabır gösterdiğimiz, her rahat sürecin de şükrettiğimiz zaman bize hayır kapılarını açacağını biliriz. İşte o zaman olgun mümine yaraşan; kula düşen görev yerine getirildikten sonra ortaya çıkan sonuca yönelik söylenen “Ne varlığa sevinir ne yokluğa yerinirim” bakış açısı ortaya çıkar. Kur’ân-ı Kerîm’in bize öğrettiği ifadeyle söylemek gerekirse: “O sabredenler; başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz’ derler.” (Bakara 2/156)

FAYDALI OLMAK İÇİN ÇALIŞALIM

Yukarıda ifade ettiğimiz bakış açısı biraz işin engellilere bakan yüzü ile ilgilidir. Meselenin engelli olmayanlara bakan yüzü ise engellilere karşı sorumlulukların yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bu konuda “insanların en hayırlısının insanlara en faydalı olanının olduğu” şeklindeki medeniyet anlayışımızın hatırlatılması yeterlidir. Bu anlamda toplum olarak en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey, engellilerin hiçbir engelle karşılaşmadan hayatlarını sürdürmelerini sağlamaktır. Bu istikamette yapılan ferdî ve kurumsal her çalışma, insanlara en faydalı olma prensibine uygun bir davranış olacaktır. Nitekim en güzel örnek olan Efendimiz, bu istikamette ümmetine muhteşem örnekler bırakmıştır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmenin bile sadaka olduğunu (Buhârî, Cihâd 72, 128) ifade eden Rahmet Peygamberi ayrıca “…(Âmâya veya yol sorana) yol gösterivermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır...” buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, V, 152).

#Engelli
#Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
#İlahiyat Fakültesi
#Ali Kumaş
#Hz. Musa
#Kur’ân-ı Kerîm