
Son aylarda biyografi türündeki filmlerde gözle görülür bir artış var. Şah Mat, Her Şeyin Teorisi, Jobs, Tehlikeli Yürüyüş, Enigma ilk akla gelenler.
Hikaye oluşturup senaryo kurmanın zorluğunun karşısında hayatı kitap olarak yayınlanmış ünlü ismin hikayesine diyalog yazmanın basitliği daha çekici olabiliyor sanırım. Biyografinin yanı sıra tekrar çevrim ve uyarlama yapımların sayısı da 2015 yılında bir hayli fazlaydı.
Filmografisinde Kraliçe ve Muhammed Ali: Büyük Kavga gibi biyografi filmleri bulunan Stephen Frears, aynı türden bir yapımla karşımızda. Son Efsane filmine konu olan skandal, şimdiye kadar spor tarihinde yaşanan en geniş kapsamlı, organize ve uzun süren doping programı olarak biliniyor. Doping yöntemi kadar testlerde yakalanmamak için verilen çaba da bir hayli karmaşık. Çocuklara örnek bir başarı abidesi, hastaların iyileşmek için ilham kaynağı olan bir figür. Diğer yandan ise tehditkar, sahteci ve doping mafyası olan Armstong'un gece-gündüz kadar farklı olan hikayesi anlatılıyor.
Filmin başında henüz 20'li yaşlarında olan sporcunun, kariyerinin ilk yıllarından itibaren hileye olan meylini görüyoruz. Karakterinin en belirgin özelliği olan hırs, zamanla onun hayatında yaşamak için beslendiği tek kaynak haline geliyor. Aslında her şey istatistiksel olarak o kadar dikkat çekici ki... Ancak insanların masallara inanma istekleri karşısında hiçbir istatistik veya söylenti duramıyor. Acaba, diye soran ve gördüğüyle yetinmeyen tek kişi ise spor yazarı David Walsh. Walsh, ilk olarak Armstrong'la ilgili olumlu bir yazı yazıyor. Sonrasında Fransa Bisiklet Turu başlıyor ve “büyük sporcu” olmak konusunda hem doktorlar hem de medya tarafından umut kesilen Armstrong, peş peşe 7 yıl ipi önde göğüslüyor. Walsh'un dikkatini çeken bu beklenmedik zaferler onu araştırmaya itiyor. Amstrong'un olaylar karşısındaki psikolojisi, sinemanın nimetlerinden faydalanılarak izleyiciye gayet yakından temas ediyor. Bu durum, duygu yönünden üç boyutlu bir etki sağlıyor.
Bir yanda gazeteci bir yanda sporcu hırsına şahit olduğumuz film, “kimyagerler savaşı”na dönen Fransa Bisiklet Turu'nun da prestij kaybını gözler önüne seriyor. Armstrong'un spor dışındaki hayatı çok hızlı sahnelerle geçilmiş. Bu, belki de empati kurup ona acıma, hak verme ihtimalimizi ortadan kaldırmak için yapılan bilinçli bir hamle. Kanser karşısında, bisiklet yarışında, mahkeme soruşturmasında hedefi hep kazanmak olan Armstrong'un hayatı, seyircisine görsel nasihatlar sunuyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.