Düşük karbonhidrat ve yüksek protein ağırlıklı beslenenleri uyararak proteinde aşırıya kaçmamaları gerektiğini ifade eden Gümürdülü, "Bu tarz beslenme metabolizmayı, dolayısıyla yağ yıkımını hızlandırsa da fazla protein tüketmek böbrekleri zorlayarak böbrek hastalığına karşı kişiyi hassas hale getirebilir" şeklinde konuştu.
Her insanın metabolizmasının farklı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:
"Bu nedenle ketojenik diyete uyum süreci tamamlandığında farklı miktarlarda protein sentezleyebilirler. Bu nedenle protein alımında dikkatli olmak gerekir. Ketojenik diyette fazla protein tüketme sonucunda glikoza dönüşme süreci başlar. Glukoneogenez metabolizmanın tüketilen proteini karbonhidrat gibi algılaması ve glikoza dönüştürmesidir. Bu da yağ yakım sürecini durdurur. Unutmayın protein günlük alacağınız kalorinin sadece yüzde 20’sini oluşturmalıdır. Ancak, ketojenik diyette elektrolitler daha da önem kazanır. Su ve elektrolit dengesinde bozulmalara sebep olmaktadır. Eğer yeteri kadar su içilmeli sodyum, potasyum ve magnezyum almalısınız, yorgunluk, kabızlık, baş ağrısı gibi şikayetleriniz olacaktır. Yüksek yağ içeriği olan ketojenik diyetler doymuş yağ ve kolesterol bakımından zengin oldukları için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı akılda tutulmalıdır."
Yüksek protein diyetlerinin aynı zamanda vücuttan idrar yoluyla normalden daha fazla kalsiyum atılmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gümürdülü, bir süre sonra bu durumun, osteoporoz ve böbrek taşları riskini artırabileceğini ifade etti.