Toronto, Altın Portakal ve Altın Kaz festivallerinden ödüllerle uğurlanan 'Takva' filminin yönetmeni Özer Kızıltan, Türk sinemasının 'Vurun Kahpeye' filminden bu yana dindar kesime haksızlık ettiğini söyledi
Eylül ayında yapılan Toronto Film Festivali'nden Kültürel Yakınlaşma Özel Ödülü'ne uzanan, oradan ayağının tozuyla geçtiği 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 9 dalda heykelcik alarak büyük sükse yapan 'Takva' adlı film, geçtiğimiz günlerde Kars'ta yapılan 12. Avrupa Film Festivali'nin büyük ödülü Altın Kaz'ı da heybesine koymasının ardından Cuma günü vizyona giriyor. Modern hayatın çıkmaz sokaklarına hiç bulaşmadan kendi küçük dünyasında dinini yaşayan Muharrem'e odaklanan 'Takva', bağlı olduğu cemaatin gayrimenkullerinin kiralarını toplamakla görevlendirilmesinin ardından Muharrem'in günah işlemesini, değişmesini ve akli dengesini yitirmesini konu ediniyor.
'Gemide', 'Laleli'de Bir Azize', 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'la 'Maruf'u çeken ve kendilerine Yeni Sinemacılar adını veren arkadaş grubunun beşinci filmi 'Takva'da ekibin teknik direktörlüğü koltuğunda oturan Önder Kızıltan, filmin amacını 'ötekini anlamak' olarak nitelendiriyor. İlk zamanlarından bu yana Türk sinemasında dindar kesimin işlendiği filmleri çok kaba bulduğunu ve 'Vurun Kahpeye'den beri dindar kesime haksızlık edildiğini kaydeden Kızıltan, bununla birlikte Hz. Ömer ve onun türevi filmleri de zevksiz bulduğunu söyledi ve ekledi: "Ne yazık ki, bir 'Çağrı' filmini ancak yüz yılda bir çıkarabiliyoruz.”