Kovid pandemisinde yerli ventilatörün ardından yerli aşıyı hızlı bir şekilde devreye alan Türkiye, yeni hedefini ‘akıllı ilaçlar’ olarak çizdi.
Pandemi sonrasında, Türkiye'nin ilaç endüstrisi önemli bir dönüşüm ve stratejik evrim sürecine girdi. Bu süreçte, yerli ilaç üretiminin arttırılması, ilaç arz güvenliği, bağımsızlık ve sürdürülebilirlik gibi faktörler öne çıkarken, devlet ve özel sektör bu alanda daha fazla yatırım yapmaya başladı. Türkiye’nin ilaç sektörü, pandemi ile birlikte küresel tedarik zincirlerindeki kırılmalar ve sağlık ihtiyaçlarının aciliyeti ile yeni bir döneme girdi.
Pandemi, Türkiye'nin ilaç sektöründeki yerli üretiminin artırılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. İlaç ve tıbbi malzeme bağımsızlığını sağlamak, stratejik bir hedef haline geldi. Bu bağlamda, yerli ilaç üretimi ve Ar-Ge faaliyetlerine yapılan yatırımlar hız kazandı. Devlet, ilaç üretiminde yerli katkıyı artırmayı ve bu alanda global rakiplerle rekabet edebilecek düzeye gelmeyi hedefliyor. Özellikle biyoteknolojik ilaçlar ve kanser tedavilerine yönelik Ar-Ge çalışmaları hızlandı.
Küresel ilaç tedarik zincirindeki aksaklıklar, Türkiye'yi kendi ilaç üretim kapasitesini artırmaya yönlendirdi. Hem devlet hem de özel sektör, üretim kapasitesini artırmak, ithalat bağımlılığını azaltmak ve sağlık krizlerine hızlı bir şekilde müdahale edebilmek adına yerli üretimi teşvik etmeye başladı. Bu anlamda, ilaç sektörü hükümet tarafından stratejik sektör olarak ilan edildi. Vatandaşların kullandığı ilaçların, kutu bazında yaklaşık yüzde 91’i, değer bazında ise yaklaşık yüzde 57’si Türkiye’de üretiliyor. Türkiye'de ilaç fiyatlandırma ve denetim mekanizmaları, pandeminin ardından daha sıkı bir şekilde uygulanmaya başlandı. Yüksek ilaç fiyatları ve tedarik problemleri karşısında devlet, fiyat denetimlerini ve yerli üretim teşviklerini artırarak sektördeki denetim gücünü pekiştirmeyi amaçladı.
SALGINDA FIRSAT YARATILDI
Türkiye, pandemi sürecinde yerli Kovid-19 aşısı geliştirmek için büyük çaba harcadı. Turkovac aşısı, bu çabaların somut bir sonucu olarak ortaya çıktı ve Türk sağlık otoriteleri tarafından onaylanarak kullanıma sunuldu. Bu başarı, Türkiye'nin biyoteknolojik ilaçlar alanındaki potansiyelini ortaya koydu. Türkiye, biyoteknolojik ilaç üretimi ve gen terapileri alanında önemli ilerlemeler kaydetmeye başladı. Yerli üretim kapasitesinin artırılması ve bu alandaki bilimsel çalışmaların desteklenmesi ile hem yurt içi hem de yurt dışındaki pazarlar için yeni ilaçlar geliştirilmesi hedefleniyor.
ALANINDA KÜRESEL OYUNCU
Türkiye'de dijital sağlık, e-reçete uygulamaları, tele-sağlık gibi dijital sağlık hizmetleri alanlarında büyük bir gelişim görüldü. Ayrıca, ilaç endüstrisinde dijitalleşme, üretim süreçlerinin daha verimli hale gelmesi ve daha hızlı tedavi çözümleri sunulması için önem kazandı. Türkiye, kanser tedavileri gibi ileri düzey tedavi alanlarında yerli ilaç üretimi konusunda da adımlar atıyor. Biyoteknolojiye dayalı ilaçların geliştirilmesi, Türkiye'nin bu alanda küresel oyuncu olma hedefine hizmet ediyor.
İHRACATI ARTIRMA ANA HEDEF
Türkiye, ilaç üretiminde bağımsızlığı hedeflerken, aynı zamanda ihracatını artırmayı da amaçlıyor. Yerli ilaçların uluslararası pazarda rekabet edebilmesi için kalite standartlarının yükseltilmesi, üretim kapasitesinin artırılması ve Ar-Ge yatırımlarının devam etmesi gerekiyor. Pandemi sonrası, ilaç sektöründe tedarik zinciri güvenliği ve sürdürülebilirliği sağlanması en önemli hedeflerden biri haline geldi. Türkiye, bu hedef doğrultusunda ilaç üretim kapasitesini daha da artırmayı ve küresel tedarik zincirlerine alternatif olabilecek çözümler geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye, biyoteknoloji ve gen terapileri alanındaki çalışmalarını genişleterek, özellikle kanser tedavileri, genetik hastalıklar ve bağışıklık sistemi ile ilgili yenilikçi tedavi yöntemleri üzerinde duruyor. Bu alanda yapılan Ar-Ge yatırımları ile sağlık turizmi ve ilaç sanayisinde küresel bir oyuncu olmayı hedefliyor.
Üreten sağlık modeli
- Sağlık Bakanlığı sağlık teknolojisinde dışa bağımlılığı azaltmak için önemli bir dönüşüm süreci de başlatıyor. Ekonomik büyümeye ve refaha katkı veren, marka ve katma değer oluşturabilen üreten sağlık modelini hayata geçirecek. TÜSEB öncülüğünde başlatılacak ve tüm paydaşları kapsayan üreten sağlık modeli, sağlık alanında önemli bir dönüşüm sürecini tetikleyecek. Üreten sağlık modeli ile üniversitelerin Ar-Ge çalışmaları, sanayinin üretim gücü ve devlet teşvikleri bir araya getirilecek. Çalışmalar ile teknolojik gelişim desteklenecek. Türkiye'nin sağlık ürünlerinde dışa bağımlılığı azaltılacak. Üreten sağlık modeli çerçevesinde, araştırma hastanelerinde Teknoloji Transfer Ofisleri kurulacak. Bu ofisler, Türkiye'nin dört bir yanındaki sağlık çalışanlarının ve bilim insanlarının fikirlerinin somut ürünlere dönüşmesini sağlayacak. Teknoloji transfer ofisleri ile akademik bilginin sanayiye aktarımı sağlanacak.