Yeni dönem yeni yayıncılık: tvnet klişeleri yıkıyor

Yayın hayatına başladığı 2007 yılından bu yana hem habercilikte hem de program yayıncılığında birçok ilke imza atan tvnet yenilendi. Bu yenilik hem logo, alt yazılar, stüdyolar, ekran grafiklerini hem de yayıncılık anlayışını kapsıyor. Kanal, “Anladığın yerdesin” mottosu ile izleyenlerine yeni medya ile entegre olmuş yeni bir televizyonculuk sunmaya hazırlanıyor. Bu yeni dönemi tvnet Genel Müdür Yardımcısı Serhat İbrahimoğlu’yla konuştuk.

Televizyon yayıncılığına başladığınız an teknolojiyi de takip etmeniz ve sürekli kendinizi güncellemeniz gerekir. Gelişen sistemlerin dışında kalırsanız bir müddet sonra başlangıçta övündüğünüz iddialarla baş başa ve yalnız kalırsınız. Sonuç olarak sadece yayın yapan bir kuruluş olarak anılmaya başlarsınız. Tabii bunun yayın kitleniz, politik duruşunuz gibi sosyolojik bir sürü dinamiği daha vardır. Bugün televizyon yayıncılığı dünyanın hızla değişen imkânlarıyla, izleyicinin neyi, nasıl izlemek istediğini söyleyebildiği bir çizgiye geldi. Oysa çok yakın bir zamana kadar yani 90’lı-2000’li yıllarda akışı televizyon yönetimi belirler, karar izleyen adına verilirdi. Türkiye’de televizyoncular yıllarca tahminlerle, “halk şu tür filmler sever”, “şu tür programlardan hoşlanır” gibi sosyolojik tespitlerle yayıncılık yaptı. tvnet olarak bu dönemde yeni bir anlayış getiriyor, tüm bu ezberlerden uzaklaşarak, yeni imkânları kullanan bir yayıncılık anlayışı ortaya koyuyoruz.

ALIŞKANLIKLAR İÇERİKLERİ BELİRLİYOR

Bugüne kadar yapılan televizyon yayıncılığının karneleri reyting dediğimiz sistem üzerinden verildi. Ancak bu hem ülkemizde hem dünyada hep tartışıldı. Tüm bunların yanında televizyonlar biraz önce söylediğim gibi sosyolojik tahminler eşliğinde izleyici yerine karar vererek akışlar hazırlamaya devam etti. Yeni medya bize bu kararları tekrar sorgulama veya yeniden belirleme noktasında kılavuz oldu. Bir yerden sonra da o tüketim alışkanlıklarını, içerik tüketimini neye göre belirleyeceğimiz noktasında bir model oluşturdu. Çünkü yeni medyanın algoritması, bileşenleri, ölçümlemeleri kimin ne istediğini gerçek manada ortaya koyabiliyor. Bugün elinizde mikrofonla bir kamuoyu araştırmasını yapacak olsanız herkes akşam belgesel izlediğini söyler.
Ancak ortada böyle bir gerçek yoktur. Gerçekte izlenen devamlılığı da olan dizi, gündüz kuşağı ve dış formatlı yarışma programlarıdır.

KALIPLARI BOZUYORUZ

Evet, ayıp gibi görüyorlar. “Ben daha plus bir alanın seyircisiyim, böyle bir belgesel izliyorum” demek ister. Bu kalıbı bir yerden duymuş ve kaydetmiştir aslında. Bunun yanında “izleyici bunu istiyor efendim” sözü de çok sloganiktir. “Emin miyiz?” diye sormayız arkasından. tvnet yeni yayın döneminde aslında bu kalıpları bozmak istiyor.

Evet yenilenen tvnet’in amacı budur. İkisinin entegre edilmiş bir versiyonunu göreceksiniz. Temel amacımız izleyicinin televizyon alışkanlıklarını değiştirmek. Bunu da haber anlatım tarzlarından program sürelerinin yeniden planmasına kadar yapacağız. Bunlar büyük bir değişimin, iddialı yola çıkışın cümleleridir. Ancak, alışkanlıkları bozmak dünyanın en zor işidir. Biz akşam televizyondan arta kalan vakitlerde, belli platformlarda sayısı her geçen gün artan yapımlar izliyoruz. Bunların da yüzde 98’i film, dizi ve benzeri içerikler oluyor. Fakat bunlar tükenebilir şeyler. Bu nedenle bu tür içeriklere “draje bilgi” diyoruz. Yani mini dizi denilen bir format... İşte burası yine bizim beslenebileceğimiz bir alan. Neden? Bu toplum televizyondan arta kalan zamanı platform izleyicisi olarak geçiriyorsa, biz de orada bir şey yakalayabiliriz diye düşünmeliyiz. Bugün bildik televizyon izleme alışkanlığının değiştiği bir dönemdeyiz. Televizyon artık sadece uydu yayınlarını takip ettiğiniz bir araç değil. Bu cihazların smart özellikleri de hayatımızın içinde.

Anlaşılabilir olması açısından şu örneği vereceğim: Normalde herhangi bir televizyon kanalında yayınlanan canlı yapım bir müddet sonra sosyal medya hesabına düşer. Burada da “böyle bir program vardı, kaçırdıysan üç dakikası burada, bir buçuk saatin tamamını izlemek istiyorsan da linke tıkla” minvalinde paylaşımlar yapılır. Bu yeni medya ile entegrasyon değildir. Biz ise artık “tvnet’te bunu izlediniz ama biz bu meseleye ayrıca şu açıdan yeni bir sorgulama da getirdik”, diyerek yeni bir prodüksiyon oluşturacağız ve bunu paylaşacağız. Yani tvnet’te yayın devam ederken, sosyal medya hesaplarımızda eş zamanlı olarak özel içerikler yer alacak.

Ramazan boyunca Semerkand’dayız

tvnet izleyicisi ramazanda hiç klasik bir ekran görmedi. Pandemi döneminde yaptığımız çok klasik bazı yapımlar bile o süreç içinde adeta ekstra gibi karşılandı. Çünkü birçok kanal geçtiğimiz iki yıl boyunca ramazan programı yapamadı. Bunun yanında ülkemizde maalesef ramazan programları bu ayın faziletinin değil de orucu neyin bozup, neyin bozmadığının tartışıldığı bir noktaya geldi. Biz ürettiğimiz özel yayınlarımızla her zaman bu durumun tam karşısında durduk. Ramazan yayınlarımızı rahmetin, bereketin, yardımlaşmanın, sabrın, şükrün içini açarak doldurduk. Bunu ilk olarak Kudüs’te başlattık. Ardından Endülüs’e gittik. Şimdi de Semerkand’dayız. İftar programımızı bu yıl Semerkand’da, Buhara’da, Hive’de İsmail Halis’in sunumuyla gerçekleştireceğiz. Bu Türk televizyonlarında yine bir ilk olacak. Sahurda ise Gaziantep’te Bekir Develi ramazan sohbetleri yapacak. Bu programlarla Ramazan-ı Şerif’in tam anlamıyla ne ifade ettiğini, “nerede o eski Ramazanlar” klişesine girmeden, “Ramazan eskimez, eskiden yaşayan bugün yaşamıyorsa bu bizim kabahatimizdir” sorgusunu da yaparak takipçilerimizle paylaşacağız. Bayramdan sonra ise söyleşimizin tamamına yaydığımız ve ana ekseni oluşturan bu yeni yayıncılık anlayışının ilk meyvelerini izleyenlerimiz görmeye başlayacak.