Yeni Şafak

Yazmak ‘Şirke Direniş’tir

01:0015/04/2025, Salı
G: 15/04/2025, Salı
Yeni Şafak
Yazmak Bir Mucize
Yazmak Bir Mucize

Nuri Pakdil, kalemin eylemini “Otel Gören Defteler 6 “Yazmak Bir Mucize” adlı kitabında “Şirke Direniş” olarak adlandırır ve şöyle der: Elbette: çok da milimetriktir Direnişin Mimarisi. Ok oynadı çıktı yaydan: denilen anda da: ışıma başlar.”

ARİF AY

İlhan Berk her ne kadar “Yazmak cehennemdir” dese de yazmanın zorluklarına gönderme yapsa da Nuri Pakdil yazma uğraşını mucize olarak görür ve bu uğraşı ilahi kaynakla ilişkilendirir:

“Kaleme ve yazdıklarına ant olsun ki” der Kitabımız, Kalem Suresi’nde. Kitabı okumaya başladığımda bu Sure çınladı durdu kulaklarımda.

Yazının bulunuşundan beri kalem, Hak ve Batıl iki kutbun elinde yazmak denen mucizevî işi sürdüre gelmiştir. Batıl, kalemle şirki yaygınlaştırdı; Tanrı’ya savaş açtı. Hak da karşı savaşımını yine kalemle verdi Kalem Tanrı’nın tekliğine, insanın değerliliğine, kölelikten özgürlüğe, cehaletten bilgeliğe, kötülükten iyiliğe, erdeme doğru evrensel bir çizgide yol alınmasına vurgu yaptı.


KALEMLE DİRENİŞ

Nuri Pakdil, kalemin bu eylemini “Otel Gören Defteler 6 “Yazmak Bir Mucize” (Ketebe, Edebiyat Dergisi Kitaplığı, Ekim 2024) adlı kitabında “Şirke Direniş.” olarak adlandırır:

“Çok boyutlu, karmaşık durumlar yumağı gibi duran Şirke Direniş. Sonuna değin gidilmesi gereken bir hatta. Bir daha buluyorum.

Elbette: çok da milimetriktir Direnişin Mimarisi.

Ok oynadı çıktı yaydan: denilen anda da: ışıma başlar.” (s.53)

Bu saptama da gösteriyor ki, savaşı eninde sonunda Hak kutbu kazanacaktır. Nuri Pakdil bu muzafferiyetin ilk koşulunu kitabının bir başka yerinde şu cümleyle vurgular: “Varoluş Yemini edilirkenki törendeyiz, insanoğlu!”

İkinci önemli koşul da “Şirketeslimolmamışvicdanlarla yürümek istiyorum.” cümlesindedir.

Genç Maksim Gorki fırıncı çıraklığı yaparken, Tolstoy’un romanlarındaki canlılığa hayret eder, acaba kâğıdın içinde büyülü bir şey mi var diye ışığa tutar bakarmış. İyi bir Nuri Pakdil okuru iseniz, Gorki’nin yaptığını sizin de yapmanız kaçınılmaz olur. Çünkü Nuri Pakdil’in her kitabı, öyle büyülü ki, ışığa tutmanız yetmez, ışığa kesilmeniz gerekir.

Nuri Pakdil de kitabın adını “Yazmak Bir Mucize” koyarken, yazmanın büyülü bir eylem oluşunu okura bir kez daha doğrudan anımsatmayı amaçlar herhalde. Kitabın başındaki şu cümle bu mucizenin ilk işaretini verir: “Karmaşık bir yumaktan sabırla sırlanmış bir ayna tut ki Yazmak Fiili’nin atıldıkça tekrar çözülen ilmiklerini aynadaki yansımaları içinden bir de sana baka baka bir daha atmaya çalışalım ha ne dersin Yiğit Direniş?”

Yazmak insanı küfre karşı bir direnişe götürüyorsa mucizevî bir nitelik ve nicelik kazanır. Çünkü insan, ancak böyle bir direnişle onurlu kalabilir ve Tanrı ile bağ kurabilir. “İlâhî Işık”la aydınlanmamış, ya da “İlâhî Işık” taşımayan hiçbir kelime yazıyı mucizevî bir yapıya dönüştüremez.

İşte, Nuri Pakdil’in yazarlığının anlamı, amacı ve sırrı bu sahih duruşta ve eylemdedir. Yaşadığı gibi yazan, yazdığı gibi yaşayan ender yazarlardan biridir o.

“Gezme-Görme: Bu, benim içimdeki çınarın anlatılışı demektir: dalları bütün yeryüzünü işaret eden” derken de “İyice hissedilir: harflerin direnişe sürtüne sürtüne ateş almaları benzersiz bir deneyim: otel odasının duvarlarına baka baka” derken de, yaşamakla yazmanın ruh ve beden gibi iç- içeliğini gösterir bize. Onun özelinden genele, genelinden özeline yaptığı gelgitler, tıpkı okyanusun met-cezir halidir. Kendinde başlar ve yine kendinde biter. Konumu ve duruşu hiç mi hiç değişmez. Uyuyanı uyandırır, kiri temizler; bir dalga misali bilincimize çarpar ve geçer. Onunkisi şirke teslim olanlara, karşı bir duruştur.

“Dalgalar vurdukça bağlı kayığın bir yükselip bir inmesi gibi kıyıda: yaralı cümlelerin, direnti değerliliğini yazıda sabit tutmak için sallanıp durmaları salıncaklarında.

Dilin, verili Kara Kültle sıkıştırıla sıkıştırıla iyice soluksuz kaldığı süreçlerdeki Karşı-Lehçesi, hem de çok derinlikli boyutlarıyla bilinmeli ki, hülyalıdır da.

Şimdi sükûnetin kalbi nerede atar?”

Ve ardından şu evrensel vurguyu yapar yazar: “Dalgaların bir üst aşamaya sıçratılması gerekli. Tarihin çöplüğüne atılacak maddelerin birer birer teşhir edilmesi gerekir. İyice kafana yerleştir ki, insanoğlu, Türkiye özelinde ve tüm yeryüzünde ruhun ebedî üstünlüğü mutlaka ortaya çıkacak, bu sönmez ışıltılarla Türkiye özeli ve tüm yeryüzü geneli pırıl pırıl aydınlanacaktır. Çünkü, Dinî Muhayyele, baştanbaşa estetikle donanımlı. Ve değişmeyen yasa: cüz-î kurtuluş yok; kurtuluş: küllî.”


HER KİTABI HAZİNE

Bilindiği gibi masallar, olağanüstülükler içeren edebi türlerin başında gelir. Masaldaki olağanüstü motiflerden biri de masal kahramanının haramilerin hazinelerini açmasıdır. Anahtar işlevi gören söz de: “ Açıl susam açıl” sözüdür. Kapı açılır ve altınlara mücevherlere sahip olunur. Bu olayla, zenginliğin sadece maddiyatta olduğu düşüncesinin çocukların zihinlerinde nasıl bir olumsuz etki bırakacağını nedense hiç düşünmeyiz. Oysa, “açıl susam açıl” sözü kitap için söylenmiş olsaydı asıl zenginliğin bilgi olduğunu kavratmış olurduk kuşaklara. Nuri Pakdil’in “Otel Gören Defterler 6 / Yazmak Bir Mucize” adlı kitabını okurken aklıma geliveren düşünceler bunlar. Nuri Pakdil’in tüm kitapları “açıl susam açıl” diyebileceğimiz türden birer hazine. Genelde kitapların çoğu bilgi dolu hazinelerdir aslında. Nuri Pakdil’in kitapları bilginin ötesinde, aynı zamanda bilinç hazineleridir de. Onun kitapları, bilgi aktarmaktan çok bilinç aktarır. Bilinç açıcıdır, bilinç törpüleyicidir.

“Şimdi de: Bilinci, irâdeyi, vicdanı, sorumluluk duygusunu temellendiren, bunları birbiriyle ilişkilendiren, birbiriyle eklemleyen ve sizin politik duruşunuzu hemen hemen remzlendiren, simgeleyen; gerçeklikle perçinleyen, örtüştüren iki Asal Bağış, iki Asal Lütuf: Kudüs ve İstanbul.

Ortadoğu da zaten bunun için bize aittir.” (s.57)

Bu cümlelerdeki tarih bilgisi az çok kültür kırıntısına sahip herkesin bilebileceği bilgidir. Oysa bu bilginin bilinç düzeyinde algılanmasını ancak Nuri Pakdil’in metinlerinde görürüz.

“Otel Gören Defterler” Nuri Pakdil’in salt “otel” serüvenini anlattığı kitaplar değil. O, hangi mekanda olursa olsun, hangi mekanı kullanırsa kullansın, zihinsel üretimi, bilinçsel duruşu, mekan ve zaman ötesi bir evrenselliğe odaklıdır. Elbette mekana ve zamana ilişkin gözlemleri, algıları, duyguları, düşleri, yazıya omurga kazandıran, onu yaşamla örtüştüren enstantaneler olarak yazıda yer alır; ama orada durmaz. Bir hesaplaşma olarak, muhalif bir duruş olarak sorgular, sorgulatır ve okuru da bu sorgunun içinde yer almaya zorlar.

“Ya, Beyefendi; duyabiliyor musunuz uğultuyu? İniltileri? Ağıtları? Bedduaları? Hıçkırıkları?

Ya, Beyefendi; her harf “SORUNUN, SORGUNUN” soruluşunda ve yazılışında yer almak için çırpınıp duruyor, kalem tutan ele yalvarıp yakarıyor.

Ya, Beyefendi; Devrim dili öğrenilmesi-hele de duraksamasız, aksansız konuşulabilmesi-en güç bir lisandır.”

Nuri Pakdil, kalem kalesi Edebiyat Dergisi’ne ilişkin de şu vurguları yapar “Yazmak Bir Mucize” adlı kitabında: [Edebiyat’ın yerinin camlı kapısının önünde, organları alınıp bir omurga gibi duran şu bomboş, ıpıssız, ruhsuz mekâna bakarken onurla yinelemekten de, doğrusu kendimi alıkoyamıyorum: Riya, bu kapıdan içeriye asla girmedi. Riya, yazarlığımızın beslendiği bir kaynak asla olmadı. Elimizden geldiği kadar içimiz ayrı, dışımız ayrı değildi. İnandıklarımızı yazıyorduk. Yazdıklarımıza inanıyorduk. Hepimiz her şeyimizle ortaya konulan her ürünümüzle özdeşleşiyorduk, açık açık dobra dobraydık.

Kuşkusuz, karşıydı Edebiyat Dergisi.

Hiçbirşeyleştirilmişliğin ideolojik Kahrını, her sayının her sayfasına, eriyik taş gibi akıtan.

Bir an bile uzaklaşmadan estetikten.

Büyülü, sınırsız incelikli özverililik.

Birbirimize gerçekten saygılıydık.

Sabır ile umut tek kelimeymişçesine okunurdu: sessiz.

Doğrusu gözüpektik: erkek dergi Edebiyat.

Vicdanı hep önde tutarak, önde görerek, “Kaya” yı daima onu öne alıp öyle çalışılırdı.

Her şey eksilebilirdi insanda; ama, vicdan, asla!

Bütün karanlıklarda ışığımızdı, jeneratörümüzdü: “Hak-Alınteri-Emek” ] (s.36-37)

Bu cümleler kitabın içeriğine ilişkin birkaç ipucudur. Kitabı okuduğunuzda sizi yüreğinizden sarsacağını belirtmekle yetinelim.


#Nuri Pakdil
#yazmak
#kitap
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.