2019 yılının sonunda İstanbul Modern’de açılan ve geçen yıl da çevrimiçi olarak ziyaret edilen “Lütfi Özkök:Portreler” başlıklı sergi epey ilgi görmüştü. 1950’li yıllardan 1990’lara kadar hem dünyada hem de ülkemizdeki ünlü simaların portrelerinden oluşan sergi 2017 yılında Stockholm’de hayatını kaybeden Lütfi Özkök’ün arşivinden derlenmişti. Serginin ardından Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin onbirinci eseri olarak Özkök’ün portreleri de kitaplaştı.
Kitapta, fotoğrafçı, şair ve çevirmen Lütfi Özkök’ün eserleri ve yaşamı retrospektif bakış açısıyla yer alıyor. Ömrünü fotoğrafa ve edebiyata adamış olan Lütfi Özkök, aralarında Nazım Hikmet Ran, Louis Aragon, Simone de Beauvoir, Jean-Paul Satre, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Özdemir Asaf gibi Türkiye ve dünyanın önde gelen sanatçılarını fotoğraflayarak, dünya fotoğraf dağarcığına unutulmayacak bir biçimde kazandırıyor. Konsept ve tasarımı Bülent Erkmen’e ait olan ve editörlüğünü Merih Akoğul’un üstlendiği Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin on birinci kitabı Lütfi Özkök retrospektifi, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde yayınlandı.
Kitap aynı zamanda bir döneme de tanıklık ediyor. Çektiği yazar ve sanatçı portreleriyle uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök’ün çektiği portreler arasında 24 Nobel ödüllü yazar da bulunuyor. Özkök, şair, yazar ve kimliğinden dolayı sadece yerli ve yabancı yazarların portrelerini çekmemiş onlarla dostluklar da kurmuştur. Nazım Hikmet, Samuel Beckett ve Rehe Char gibi isimler aynı zamanda Özkök’ün dostluk ve arkadaşlık bağı olan isimlerden bazılarıdır.
Kitabın editörü olan aynı zamanda kendisin de bir fotoğraf sanatçısı olan Merih Akoğul, fotoğrafçılığının yanı sıra şairliğiyle de öne çıkan Lütfi Özkök’ü şöyle anlatıyor:
“Fotoğraf ve şiir, teknik özellikleri ve seslendikleri alanlarıyla iki farklı sanat disiplini olmalarına rağmen, “rafine” vurgularıyla temelde birbirlerine çok benzerler. Söyleyeceklerini az ve öz söylerler. Bu iki sanatı ustalıkla bir araya getiren çok az sayıda sanatçı vardır. Sözcükleri, şiirlerinde fotoğraftan çok daha önce bir çerçeve içine alan, daha sonra da şiirlerini kurarken yaşadığı coşkuyu yüzler üzerinden fotoğraflara çeviren Lütfi Özkök, bu iki yapıyı başarıyla hayatının içine almış bir kişidir.”