Türkiye’nin göç politikası geliştirirken mülteci sorununu sadece bir insani yardım olarak düşünmemesi gerektiğini vurgulayan araştırmada hem iç hem de dış kamuoyunu bilgilendirmeli, dezenformasyona, manipülasyonlara ve algı yönetimlerine mahal verilmemesi gerektiğinin altı çiziliyor. Ülke içi ve dışındaki konularla ilgili gelişmeleri dikkatlice takip edilmesi gerektiğini ifade eden Türk, bu içeriklere zamanında çözüm üretmeli ve olumsuz propagandaya her zaman hazır olunmalı diyor.
Sosyal medyanın bireylere ve topluma en önemli tehdidi birebir paylaşım yapabilme özelliği ve kontrolsüz bilgi paylaşımı olduğunu ortaya koyan çalışmaya göre çoğu kullanıcı, kendi dünya görüşünü destekleyen ya da uygun olan mesajları yalan ya da doğru olduğunu teyit etmeden, kontrolsüz, korkusuz, ne tür sakıncalar doğuracağını hiç düşünmeden bir virüs gibi yaymakta ve bu durum başka kullanıcılar için manipülatif etkilere sebep olmakta.
Dünyadaki tüm toplumsal olaylarda sosyal medya ve özellikle dedikodu arenası haline gelmiş olan Twitter’ın çok başarılı bir şekilde kullanıldığına dikkati çeken araştırmada dezenformasyon ve manipülasyonun gerçek ilacının doğru bilgilendirme, kamuoyu ile iyi ilişkiler ve demokrasi olduğu bilgisi veriliyor. Çalışma da ayrıca şu bilgiler öne çıkıyor: