Yemeklerin vazgeçilmezi tuz, fazla tüketildiğinde yüksek tansiyon, kalp hastalıkları başta olmak üzere böbrek hastalıkları, şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türleri gibi çok önemli sağlık sorunlarına neden oluyor.
Fazla tuz tüketiminin sağlık üzerine olumsuz etkilerine yönelik kamuda farkındalık oluşturulması ve bilgilendirme yapılması amacıyla her yıl 'Tuza Dikkat Haftası' etkinlikleri yapılıyor. Ülkemizde tuz tüketimi önceki yıllarda çok daha fazla iken yapılan bilinçlendirme çalışmaları ile tüketim miktarının giderek azalmakta olduğu görülmüştür. Buna rağmen, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin gerçekleştirdiği çalışmalar günlük tuz tüketimi miktarının hala daha hastalıklardan korunmak için önerilen miktarın çok üzerinde olduğunu ortaya koymuştur.
Dünya Sağlık Örgütü; hastalıklardan korunmak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram (tepeleme bir çay kaşığı veya silme bir tatlı kaşığı) olarak öneriyor.
Topluma ulaştırılması gereken asıl mesaj ise; yediğimiz tuzun büyük bir kısmı satın aldığımız hazır gıdaların içinde gizli. Gıdaların etiketlerini kontrol edin ve daha az tuz tüketimi için tercihlerinizi değiştirin.
Tuz tüketimi günlük olarak 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) geçmemelidir. Bunu sağlayabilmek için aşağıdaki önlemlere dikkat etmeliyiz:
- Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir, sofrada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve sofradan tuzluk kaldırılmalıdır.
- Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmeli, çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.
- Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır gibi), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), turşu ve salamura (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmeli.
- Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır.
- Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir, satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.
- Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir.
- Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmeli, tuz yerine doğal lezzet artırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır.
Uzmanlar, tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir süre ısrarlı davranıldığında, kişinin tuzu azaltılmış beslenme biçimine alışabileceğini söylüyor.