Ayşe Böhürler'in TVNET'teki Türk Kahvesi programının bu haftaki konuğu dünyanın saygın iktisat tarihçilerinden Dr. Mehmet Genç oldu. Osmanlı Dönemi'nde sokaklarda kimsenin dilenmediğini söyleyen Dr. Genç, herkesin yiyecek ihtiyacının karşılandığını anlattı. Zengin veya fakir, Müslüman veya gayrimüslim kimsenin ayırt edilmediğini ifade etti. Genç, Batı medeniyetinin nimetleriyle birlikte değerlerini de benimsediğimizin altını çizdi.
Gündemin gerilimli konularından uzak hayatın içinden sorularla, hem konukların hem Türkiye'nin hikayesi Ayşe Böhürler'in sunduğu Türk Kahvesi ile ekrana geliyor.
Bu hafta dünyanın saygın iktisat tarihçilerinden Dr. Mehmet Genç'in konuk olduğu Türk Kahvesi, her pazar saat 11.10'de TVNET ekranlarında.
Mehmet Genç'in sohbetinden öne çıkanlar şöyle:
"Kahve Yemen'den geliyor. Habeşistan kaynaklı. Önce Kahire'ye oradan Avrupa'ya sonra İstanbul'a geliyordu.
İstanbul'un nüfusu diyelim 17. ve 18. yüzyılda 500 bin ila 1 milyon arasındaydı. Sende bin ton kahve kullanılıyordu. O hesaba göre şu anda İstanbul'da 40-50 bin ton kahve tüketilmesi gerekir ama sanmıyorum.
Osmanlı sokaklarında hiç dilenci yoktu. Bunları araştırdık ki herkesin ihtiyacı görülüyor kimsenin dilenmeye ihtiyacı yok. Osmanlılar bunu başardı. Müslüman dilenme zilletine düşemez ama yemeği yoksa dilenebilir. Müslümanın bir günlük yiyeceği varsa dilenmeye hakkı yoktur. Osmanlı sadece Müslümanlara değil herkese bir günlük yemek hakkını sağlıyordu.
Osmanlı'nın köylere kadar giren imaret, zaviye ve kervansaraylar insanlara hizmet sunuyordu, vakıf yoluyla. Kim olursa olsun zengin veya fakir; Müslüman veya gayrimüslim herkes faydalandı. Gıda ihtiyacı olan herkes bu merkezlerden faydalandı. Kimsenin ekmek çalmasına Osmanlı'da gerek yoktu. Karnını doyuracağı yerler hep vardı. Kim olduğu fark etmez. Zengin veya fakir, Müslüman veya gayrimüslim.
Şu an kendi medeniyetimizin değerlerini koruyoruz. Ama çoğumuz Batı medeniyetinin değerlerini benimsemiş vaziyetteyiz, her şeyimizle. Ruhumuzu muhafaza ediyoruz. Yaşamak önemlidir, var olmak hayatta kalmak önemlidir. İslam medeniyetinin de macerasını iyi bilmek lazım. Hz. Peygamber döneminde hemen medeniyet olmadı. Yüz iki yüz yıl sonra muhteşem bir medeniyet oldu.
Şu anda dünyanın nüfusu 8 milyar civarında. İnsanlık bundan 10 bin sene evvel ilk ziraatı yaptı. İlk kez kendisi bitki ve hayvanları yetiştirmeye kalktı. Bunu yapıncaya kadar dünyada 2 ila 20 milyon arasında insan yaşadığı kabul ediliyor. En fazla 15 milyon, büyük ihtimalle. Bu tarihten sanayi devrimine kadar 1 milyara yaklaştı. Ortalama ömür süresi de çok düştü. Kapitalizmin başarısı, 19. yüzyıldan sonra en muazzam nüfusunu artırdı hem de yaşı artırdı."
Günde 15 saat okumaya araştırmaya ayırıyorum ama artık yaşlandığım için yazmaya 6 saat ayırabiliyorum.
- İlim yapan adam çekilmez adamdır. İlim adamının evli olması daha iyidir ama eşi 24 saat çalışmaya razı olmalı. Onun da bir işi olmalı, kendi şartlarıyla bir şeyler yapmalı. İyi bir evlilik ilim için çok iyidir ama kötü bir evlilik ilmi yok eder.