Türk dizileri klişeden kaçamıyor

Sevda Dursun
Sevda Dursun
04:0025/12/2024, Çarşamba
G: 25/12/2024, Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

170’ten fazla ülkede 1 milyara yakın insanın izlediği Türk dizilerinin içeriklerini ağırlıklı olarak yurt dışı satışları şekillendiriyor. 2024’te de yerli yapım dizilerin temasını drama oluşturdu. Klişe senaryolar, dar perspektif, uzun vadeli ve sürdürülebilir anlatılar yerine tutan formüllerin suyunun çıkarılması, ‘yenilik’ ihtiyacını da ortaya koyuyor.

2024 yılının son günlerinde, bir yıl boyunca dizi sektörümüzde neler olduğunu irdeledik. Türkiye, açık televizyon için üretilen dizileri ile ABD ve İngiltere’den sonra Dünyada dizi ihracatında üçüncü sırada yer alıyor. 170’den fazla ülkede 1 milyara yakın insan Türk dizisi izliyor. Peki, dijital platform veya televizyonlardaki yerli yapımlar bu yıl hangi temaları kullandı? Yurt dışı satışlarının sektöre etkisi ne oldu? Bu soruların cevaplarını dizi piyasasındaki uzmanlardan aldık. Anlaşılan o ki, yurt dışı fonları almaya başlamasının ardından şekillenen bağımsız sinema gibi, dizilerin yurt dışına satılması da içerikleri etkiliyor.

FARKLI İŞ YAPMA DÖNEMİ KAPANDI

Son yıllarda dizilerin birkaç şeyden etkilendiğini ifade eden Yapımcı Cemil Yavuz, bunlardan birinin pandemi olduğunun altını çizerek şu değerlendirmede bulundu: “Pandemi bitse de zamansız ve internetten izleme alışkanlığı hâlâ devam ediyor. İkincisi ise ekonomik, hem enflasyon hem de dijital platformların ülkeye girmesiyle dizi maliyetlerinin artması Türkiye’deki reklamlarla bu işleri döndürmeye yeterli olmadı. Bunun için maliyetine diziler çekilip, yurt dışından gelir elde edebilmek hedeflendi. Son zamanlardaki dizilere baktığımızda daha çok yurt dışındaki izleyicileri öncelediğini görebiliriz. Dolayısıyla farklı iş yapma dönemi kapandı. Dizilerin maliyetleri düşmeye başlarsa bu toparlanabilir. Bunun yanı sıra uzun dizi saatleri dikkate alınarak televizyona iş yapan senaristler, dijital platforma 45 dakikalık farklı işler yapmaya başlayınca, çok başarılı olamadı. Platformda da son iki yıldır hızla entrika ve kadın işlerine dönüldü. Bunu kırabilecek olan bir tek TRT Tabii var.”

AŞIRI EVRENSEL FORMLAR DİZİLERİ SIRADANLAŞTIRIYOR

Televizyon dizilerinin son 15 yıldır drama ağırlıklı bir görünüme kavuştuğunun altını çizen Doç. Dr. Mehmet Emin Balcı, şunlara dikkat çekti: “Son yıllarda oluşan dizi piyasasının talepleri mevcut hikâyelerin de bu beklentilere göre şekillenmesini güçlendiriyor. TV’de aynı olay örgüsü, karakter ve dramatik çatışmaya sahip yapımların her sezon ekranda yer bulması kimi yapımcılar tarafından arz-talep ilişkisine göre açıklanıyor. Bu noktada bir çeşit tüketici muhafazakârlığından bahsedilebilir. Dijital mecralar ise zaten küresel şirketlerin kontrolündeki yerler. Aşırı evrensel formlar kullanmak dizileri sıradanlaştırırken fazla yerel temalar ve hikâyeler küresel seyircinin hikâyeye girmesine mani olabiliyor. Evrensel-yerel dengesini yakalayan yapımlar için dijital mecralar bir şans ama o şansın ne zaman kapılarını açacağı belirsiz. Platformların politikaları, dijital rekabet ve yapım alışkanlıkları TV’dekine benzer bir tüketici muhafazakârlığına evriliyor. Her iki mecrada çekilen dizilerin teknik niteliğinin dünya ile yarışır ölçüde olduğunu belirtmeliyim.”

TRT TABİİ BAŞARILARA KOŞUYOR

Uzun ömürlü dizilerin güzel başlasa dahi çok nitelikli sonuçlanmadığını belirten oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, “İçeriğin süreyle ilgili olduğunu düşünecek olursak imdada dijital platformlar yetişiyor, böyle olunca da hiç değilse başı sonu belli, süreleri yarı yarıya daha kısa nitelikli işler üretiliyor. Netflix başta olmak üzere bu toplumun kültür kodlarıyla pek uyuşmayan hatta tezat teşkil eden dizi platformlarına bir alternatif olarak, TRT Tabii, başarılara koşmaya devam ediyor. Çeşitlilik ve içerik kalitesi bakımından kısa zamanda ulaştığı bu kalite, elbette büyümeye devam edecektir. Tabii üzerinden bir değerlendirme yaparsak dizi karnemiz hiç fena değil” dedi.

DİZİLERİN PATRONU HÂLÂ HALK

2024’ün Türk dizi sektöründe durağan bir yıl olduğu tespitini yapan Dr. Öğr. Üyesi Mesut Bostan, hikâye ve formatlarda beklenen çeşitliliğin yakalanmadığını belirtti. Bostan, dizi karnemizi şöyle ele aldı: “Dijital platformlarda yerli yapımlar bu yıl sönük kaldı. Bunda platformların hızlı bir şekilde giriş yaptıkları Türkiye pazarıyla ilgili iptal ve erteleme kararları etkili oldu. Disney+’ın Türkiye operasyonunu durdurması dijital platformlarla ilgili baştaki yüksek beklentilerin hayal kırıklığıyla sonuçlanmasına sebep oldu. Yurtdışı satışlarının önemi vurgulanırken, bu satışların da hâlâ dizilerin sezonu tamamlayabilmesine bağlı olduğu ifade ediliyor. Sonuçta dizilerin patronu hâlâ halk. Bir dönem gündem yaratan terapi dizilerinin geri çekilmesi, furya mantığının Türk dizi sektöründeki sorunlarını ortaya koydu. Uzun vadeli ve sürdürülebilir anlatılar yerine tutan formüllerin suyunu çıkarmaya çalışma eğilimi sürekli bir yenilik ihtiyacını da ironik bir biçimde ortaya çıkarıyor. Dijital platformların yenilik iddiasına rağmen darlığı ve etkisizliği, açık televizyon dizilerinin hâlâ birincil hikâye anlatım aracı olma konumunu koruduğunu gösteriyor.”

DİZİ SÜRELERİ ÇOK UZUN

Yerli yapım dizilerde sürelerinin uzunluğuna dikkat çeken Oyuncu Sefa Zengin, “Tüm dünyada ideal format 45 dakikayı geçmez. Yerli yapımlarda senaryolar yaratıcılık konusunda klişelere yaslanırken, platform dizileri senaristlere nispeten özgür alanlar açıyor. Yurt dışına açılmak hem ekonomik hem kültürel transferi zenginleştiriyor. Bilhassa Türkçenin ve Türk kültürünün tanıtımına katkı yapıyor. Yerli yapımların gereksiz uzun süreleri maliyetlere de olumsuz yansıyor ve bu tutum oyunculuk, senaryo, yönetim ilişkisini de yaratıcılık olarak kısıtlıyor” diye konuştu.



#Dizi
#Film
#Aktüel