Tedavi edilmeyen reflü kansere yol açabiliyor

Yeni Şafak
10:047/08/2017, Pazartesi
G: 7/08/2017, Pazartesi
IHA
Gastroözofageal reflüsü olan hastalarda göğüs orta bölümünde boyundan karına uzanan yanma hissi ve eşlik eden bulantı, kusma, ekşime, ağza acı su gelmesi, karın şişkinliği, ağızda rahatsız edici koku, öksürük, ses kısıklığı gibi tipik yakınmalar görülür.
Gastroözofageal reflüsü olan hastalarda göğüs orta bölümünde boyundan karına uzanan yanma hissi ve eşlik eden bulantı, kusma, ekşime, ağza acı su gelmesi, karın şişkinliği, ağızda rahatsız edici koku, öksürük, ses kısıklığı gibi tipik yakınmalar görülür.

Tedavi edilmeyen ya da tedavisi eksik yapılan reflünün yemek borusunda kısalma, darlık gelişebilmesinin yanında kansere de yol açabiliyor.

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, tedavi edilmeyen reflü hastalığının kansere neden olabileceğini belirtti.

Reflü ile ilgili uyarılarda bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, “Yediklerimizin ve mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olarak adlandırılan reflü, erişkinlerin yaklaşık yüzde yirmisinde görülmektedir. Gastroözofageal reflüde hastalığın derecesine göre ilaç tedavisinden cerrahi tedaviye kadar uzanan farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi eksik yapılan hastalarda, yemek borusunda kısalma, darlık gelişebilmesinin yanında sonu kansere kadar uzanabilecek değişiklikler gelişebilmektedir. Gastroözofageal reflüsü olan hastalarda tipik yakınmalar görülür. Bunlar; göğüs orta bölümünde boyundan karına uzanan yanma hissi ve eşlik eden bulantı, kusma, ekşime, ağza acı su gelmesi, karın şişkinliği, ağızda rahatsız edici koku, öksürük, ses kısıklığı olarak sıralanabilir” şeklinde konuştu.

Mevcut şikayetlerin vücut salgısını azaltıcı ya da asit hasarının azaltıcı ilaçlarla geçmesinin tanıda önemli olduğuna dikkat çeken Taşçı, “Ancak özellikle ileri yaşlı hastalar reflü tanısı konmadan önce mutlaka endoskopik inceleme yapılmalıdır. Reflünün ayrıca başka bir hastalığın sonucu olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Sindirim sisteminin hareketi yavaşlatan ya da sindirim sisteminde tıkanmaya neden olan başka hastalıklarda gastroözofageal reflü yakınmalarına neden olabilir. Bu değerlendirmelere ek olarak yemek borusu alt ucunun asit düzeyinin 24 saatlik ölçümü de tanıda çok değerli bilgiler verir” dedi.


“Beslenme ve yaşam tarzındaki olumsuz alışkanlıklardan uzaklaşılmalıdır”

Taşçı, tedavinin başlangıcında beslenme ve yaşam tarzındaki olumsuz alışkanlıklardan uzaklaşılması gerektiğini vurgulayarak, “Yemek saatlerinin düzenlenmesi, aşırı yemek yenmesi, aşırı yağlı, kızarmış ve kafeinli besinlerden uzak durulması, alkol ve sigaradan uzak durulması, düzenli egzersiz, duruş bozukluğu varsa düzeltilmesi, uyku kalitesinin arttırılmasına yönelik önlemler tıbbi tedavi kadar hatta daha çok önemlidir” diye konuştu.

Prof. Dr. Hasan Taşçı son olarak şunları belirtti: “Gastroözofageal reflü anatomik bir sorun nedeniyle oluşmakta ise medikal tedavi hastalığı kesin tedavi edemez. Girişimsel tedavi, endoskopik olarak yemek borusu alt kısmının daraltılmasına yönelik teknikleri kapsar. Bununla birlikte anti reflü cerrahisi uygulanabilir. Bu ameliyatta, midenin üst bölümü yemek borusu alt ucunun çevresine sarılarak mide asidinin yemek borusuna kaçmasını engelleyecek bir bariyer oluşturulur. Bu ameliyat günümüzde laparoskopik yöntemle mümkün olan en az kesi vasıtasıyla mükemmele yakın kozmetik sonuçlar ile yapılabilir. Bizlerin özellikle tercih ettiği ve uyguladığı bu teknik günümüzde altın standarttır”.
#Reflü
#Mide yanması
#Kanser