Savaş mağduru Suriyeli çocukların yaralarını sarmak için harekete geçen Uluslararası Doktorlar Derneği, İngiltere’den Muntada Aid adlı sivil toplum kuruluşu ile “Zeytin Dalı” Projesini hayata geçirdi. Projenin koordinatörleri klinik Psikolog Hilal Mete ve Tuğba Öztürk, 22 kişilik bir ekiple 3 sene içerisinde 524 çocuğa ve 742 kadına ücretsiz bir şekilde psikososyal destek sağladıklarını anlattılar. 'Sınır/sız Umut' sloganıyla yola çıkan proje, savaş sonrası çocuklar üzerinde oluşan travmatik etkileri azalmaya yönelik etkinlikler yaparken, çocukların Türkiye'ye entegrasyonunu da hızlandırmayı hedefliyor.
Suriye iç savaşı nedeniyle evlerinden ve yurtlarından edilen çocukların yaralarını sarmak üzere yola çıkan Zeytin Dalı Projesi, 3 yılda 524 çocuğa ve 742 kadına psikolojik destek sağladı. “Sınır/sız Umut” sloganıyla yola çıkan proje, savaş sonrası oluşan travmatik etkileri azaltmaya yönelik programlar yaparken, çocukların Türkiye'ye entegrasyonunu da hızlandırmayı hedefliyor.
"Hiç gülmeyen çocuklar güldüğüne şahit olduk"
Fatih Saraçhanede ışıklarda bekleyen, dilencilik yapan ve her gün istismar tehlikesiyle karşı karşıya kalan Suriyeli çocukların Zeytin Dalı Projesi’nin başlatılmasında büyük bir etken olduğunu anlatan proje koordinatörü Hilal Mete bugün projenin 3 yaşında olduğunu ifade etti. Psikososyal destek çalışmalarının Suriyeli çocukların hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için hayati bir öneme sahip olduğunu ifade eden Mete, proje kapsamında hazırlanan programlarla gülmeyi, konuşmayı ve hatta oyun oynamayı unutmuş korku dolu gözlerle bakan çocukların yeniden hayata dahil olma sürecine tanıklık ettiklerini anlattı. Zekâ sorunu olduğu düşünülen çocukların 6 ay süren çalışmalardan sonra okula uyum ve akademik başarı konusunda gösterdikleri pozitif değişimin en büyük motivasyonları olduğunu anlatan psikolog Mete, küçük dokunuşların çocukların hayatlarında büyük değişimler sağladığını ifade etti.
"BİZİMLE GELİYORSA KİMLERLE GİTMEZ Kİ..."
2014 yılında Fatih Saraçhane Parkı'nda yürürken Suriyeli bir çocuğun yanlarına geldiğini belirten Mete, "Karnım aç, bana para verin dedi. Gel karnını doyuralım dedik. Peşimize takıldı, gelip bizimle yemek yedi.
Projeye de “Zeytin Dalı” dedik şeklinde konuştu. Mete, "O dönem Geçici Eğitim Merkezleri'nde çalışan Faslı öğretmen Nasıra, okula uyum sorunu yaşayan çocukları bize getirerek, yardım talep etti. Çocuklara böyle ulaşmaya başladık. O günden sonra Nasıra Öğretmen saha çalışanımız olarak Suriyeli ailelere ulaşmamızı sağladı, proje ekibimiz de gereken müdahaleyi sağladı.
ÖNCE GÜVENİ SAĞLIYORUZ
Çocukların öğleden önce ve sonra 8'er kişilik gruplar halinde terapi aldığını anlatan Mete, şöyle devam etti:
- "Gelen grubun özelliklerine göre psikologlar eşliğinde sanat & beceri ve oyun atölyeleri düzenleniyoruz. Atölyelerde gözlemlediğimiz çocukların bir yandan psikososyal ihtiyaçlarını belirliyor, bir yandan da psikoterapi süreci için güvene dayalı bir ilişki kurmaya çalışıyoruz. Güven duyguları son derece zedelenmiş bu çocuklarla önce grup çalışmaları yapıyor, ardından çocukların bireysel psikoterapi süreçlerini başlatıyoruz. Bazı çocuklara travmayı sağaltma konusunda grup terapileri yeterli gelirken, daha kompleks travmalara sahip olan çocuklar bireysel terapiye ihtiyaç duyuyor. Sanat & beceri ve oyun atölyeleri çocukların sosyal becerilerinin gelişmesinde ve okula uyum göstermelerinde büyük rol oynuyor."
Mete, psikoterapi süreci tamamlanan çocukların takip süreçlerinin devam ettiğini, ihtiyaç duyduklarında kendilerine yeniden başvurabildiklerini ifade etti.
ÜLKESİNE OKUYARAK HİZMET EDECEK
Okula devam edemeyen çocukların kayıp bir nesil olma riski taşıdığını ifade eden Mete; "3 yıl önce merkezimize tüm arkadaşlarının ölümüne tanıklık eden bir çocuk geldi. Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor ve yaşadığı travmatik olayları sürekli olarak yeniden yaşıyordu. Kaçış esnasında yaşadığı travmatik olayların ardından Türkiye'de 14 yaşında günde 12 saat tekstil atölyesinde çalıştırılmış. Bir gün çalışırken, 'ben burada ne yapıyorum, arkadaşlarım vatanım için ölüyor ve ben burada çalışıyorum' diyerek Suriye'ye gitme kararı alıyor. Hatay'a geldiğinde bir telefon alıyor, annesinin üzüntüden kalp krizi geçirdiğini öğreniyor. Bunun üzerine İstanbul'a geri dönüyor. Bu olayın ardından bir gönüllümüz çocuğu merkezimize psikolojik destek alması için getiriyor. Başarılı bir psikoterapi sürecinin ardından bu çocuk şu an aldığı burs ile eğitimine devam ediyor, akıcı bir şekilde Türkçe konuşabiliyor ve ülkesine okuyarak hizmet etmeyi düşünüyor" ifadelerini kullandı.
VATANIMI SAVUNUYORUM
Mete ayrıca, çocukların terapi sürecinde resim çizerek duygularını ifade ettiklerini aktararak, şöyle devam etti:
- "Çizimlerde, en güvenilen yer olarak Türkiye'yi resmediyorlar. Duygusal iniş çıkışlarını resimlerle ölçebiliyoruz. Mesela 15 Temmuz'daki korkuları resimlere yansımıştı. Çocuklardan biri çizdiği resimde, Türk bayrağı ve elinde bıçakla kendisini çizmişti. Ne yapıyorsun burada diye sorduğumuzda, 'Türkiye'yi savunuyorum' yanıtını verdi."
Terapiler sayesinde çocukların entegrasyon sürecinin de hızlandığını belirten Mete, çalışmaların Kasım ayından itibaren Yetim Vakfı'nda sürdürüleceklerini söyledi.
Proje kapsamında Suriyeli çocuklar ve kadınlara bireysel ve grup psikoterapi hizmeti, kadınlar için iş-uğraş terapileri çerçevesinde sanat ve beceri atölyeleri, çocuklara yönelik sanat ve beceri atölyeleri, çocuklara yönelik oyun atölyeleri, kadınlara için Türkçe dersleri, kadınlara yönelik hukuksal destek hizmeti, çocuklara yönelik özel ders, ev ödevlerine yardım hizmetleri ve Türkçe dersleri, çocuk ve kadınlara yönelik sağlık hizmetleri ile kültür, sanat ve eğlence gezileri düzenleniyor.