Srebrenitsa Katliamı’nı sanatçılar hatırlatıyor

04:004/07/2021, Pazar
G: 4/07/2021, Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

11 Temmuz 1995 tarihi kanlı bir gün olarak hafızalara kazıldı. Srebrenitsa Katliamı’nın yaşandığı bu tarih pek çok sanatçıyı da Bosna halkının acılarıyla buluşturdu. Sanat dünyası filmden, fotoğrafa, belgeselden romana eserler üreterek Bosna halkının sesini ve o büyük katliamı dünyaya duyurmaya çalışıyor. Üsküdar’da bu hafta açılacak sergiden yola çıkarak sanat dünyasında katliamla ilgili üretilen işleri derledik.

HALİL İBRAHİM İZGİ

Bosna-Hersek’te soykırım yaşanmaya başladığında tüm dünya bunun nasıl olduğuna hayret etti. Şaşırmalarının sebebi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya konulan Avrupa değerlerinin ayaklar altına alınmasıydı. Tito ismiyle sarmalanan Yugoslavya hikayesinin hazin sonu Müslümanlar için kötü günlerin başlangıcıydı. Daha düne kadar komşusu olan kişileri aktif veya pasif katılımıyla bir soykırım gerçekleştirildi. Bosna-Hersek’in birçok yerinde gerçekleşen katliamlar aynı zamanda Boşnak kimliğinin yeniden tanımlanması ve yeni bir hafızanın inşası anlamına geliyordu. Gözyaşları hiç dinmedi. Srebrenica başta olmak üzere Bosna-Hersek’in birçok yerinde kadınlar, çocuklar hem kendi acılarını hem de kaybettikleri aile fertlerinin hatıralarını yaşatmak için yepyeni bir hikaye yazmaya çalıştılar. Yaşananları anlatmak kolay değildi çünkü en yakın tanıkları bile yaşadıklarını anlatmak için kelimeleri yetersiz buluyorlardı. Bu acıları tarif için gerekli kelimeler henüz icat edilmemişti. Dünyanın gözünün önünde ve sessiz tanıklığıyla gerçekleşen bu katliamın suç ortakları arasında Birleşmiş Milletler ve bir bütün olarak Avrupa yer aldı. Bugün Çetnik katillerin uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanmaları devam ediyor ve çeşitli cezalar alıyorlar. Ancak katliamı gerçekleştirenlerle bir arada sessizce suç ortaklığı yapan Birleşmiş Milletler komuta kademesi için böyle bir sorumluluk öngörülmüyor.


  • Hatırlamak, kaybolmasını istenenleri yaşatmaktır. Bu düsturla hareket eden Boşnaklar ve dünyadaki dostları yoğun bir çabanın içine girdiler. Tanıklık, sükuneti koruyarak her şeyi kayıt altına almak sanatın Srebrenica şehitleri için yapabileceği en anlamlı şeylerden biriydi. Katledilen kişilerin sayısını içeren 8 bin 372 uzunca süre bir rakam olmanın ötesinde parolaya dönüştü. Toplu mezarlardaki insan parçaları sabırla bir araya gelmeyi bekledi ve azimle bu çabaları sürdüren kişilere sanatçılar dahil oldu.

Travnik Saraybosna Srebrenica

Travnik’te, Elçi İbrahim Paşa’nın, İvo Andriç’in memleketi Travnik’te kaleye çıkarken Don’t Forget Srebrenica yazan bir duvar karşılıyor. Travnik, yaşananları hatırladıkça, unutmadıkça kendisinin de kim olduğunu unutmayacak. Avrupa’nın ortasındaki Müslümanlar, yakın geçmişlerine baktıkça neden hedef tahtasına konulduklarını daha iyi anlayacaklar. Saraybosna’ya döndüğümde yine bir Srebrenica karşılıyor. Tarık Samarah’ın fotoğrafları, hayatını kaybeden insanların vesikalık fotoğraflarıyla birleşiyor. Yaşları, yüzleri, hikayeleri farklı binlerce insan bir hikayenin etrafında sessiz aktörler olarak hafızanın bekçiliğini yapıyorlar.


Üç Yol’dan Aida’ya Quo Vadis?

  • Yönetmen Faysal Soysal, insan acısının katmerlendiği bu hikayeye içeriden bir bakışla ses verdi. Üç Yol filminde coğrafyalar arası geçiş yapılarak uzun bir hikaye zamanın ve kesintisiz bir coğrafyanın içinde yerini aldı. Anlatılması zor bir hikayenin aktarılma çabalarından biri olarak tarihe geçen bu filmi TRT yapımlarından Mavi Kelebekler ve Aliya dizileri izledi. Yine TRT ortak yapımcılığında hayata geçen ve Srebrenica’yı tüm dünyanın gündemine taşıyan “Quo Vadis Aida?” filmi Srebrenica’yı anlamak ve anlatmak için yeni bir eşik.

Edebiyatın Srebrenica’sı

Türkiye’de Srebrenica üzerine yapılan çalışmaların öncelikli olarak ekranlarda yer alması tesadüfi değildi. Bosna-Hersek’teki savaşa daha çok Saraybosna ve bir miktar Mostar penceresinden bakmak, Sırp nüfusun yoğunlaştığı bir bölgede kalan Srebrenica’nın hikayesine kitlesel erişimi güçleştirdi. Mas Mira yürüyüşleri Srebrenica’da yaşama savaşı veren kişileri anlamak için empati oluşmasına yardımcı oldu. Elbette Srebrenica annelerinin medya görünümleri hikayeleri dinlemek için bir zemin oluşturdu. Fata ninenin bahçesinin ortasına dikilen kilissseyi mahkeme kararıyla kaldırması güncel gelişmelerden sadece biri. Farklı dillere çevrilen Srebrenica kitapları hayli uzun bir maceradan sonra Türkçe’ye de kazandırılmaya başladı. Ketebe’den çıkan Hasan Nuhanoviç imzalı Son Sığınak ve Samira Osmanbegoviç-Baksiç’in Vadi Yayınları’ndan çıkan Nehrin Karşı Tarafına Geçmek kitapları Srebrenica’nın sadece mahdut bir coğrafya değil, tüm Bosna-Hersek’te yaşanan acıların sembolü olduğunu gösteriyor. Bosna-Hersek’te yaşanan acılardan birini ön plana çıkarıp turistik bir çerçeveye oturtma riski elbette her zaman var ve farklı tanıklıklar bu tehlikeye düşmemizi engelliyor. Zira Boşnaklar sadece Srebrenica’da değil, aynı zamanda Foça, Prijedor, Sanski Most ve Zvornik dahil birçok şehirde soykırıma tabi tutuldu.


Mezarını arayan ölüler

  • Bosna-Hersek’in doğusundaki Srebrenica 11 Temmuz 1995 günü büyük bir soykırım yaşadı. Sadece birkaç gün içinde aralarında kadın, çocuk ve bebeklerin de bulunduğu 8372 kişi Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen şehre giren Sırp güçleri tarafından öldürüldü. Soykırıma tabi tutulan Boşnakların dramı ölümleriyle son bulmadı. Sırplar kimlik tespitinin imkansız hale gelmesi için cesetleri parçalayarak her parçayı farklı toplu mezarlara gömdü. Savaş sonrası açılan toplu mezarlardaki ceset parçalarının bir araya getirilmesi için sabırlı bir çalışma sürdürülüyor ve cesetlere ait oldukları tespit edilen kemikler cenaze yakınlarının katıldıkları törenle tekrar gömülüyor. Bir kişinin birden fazla defa toprağa verilmesi anlamına gelen ve yaşanan acıları tarifsiz bırakan bu durum fotoğraf Veliya Hasanbegoviç gibi fotoğrafçılar tarafından geride kalanların acılı yüzleriyle hafızlara aktarılıyor. Bugün hala birçok aile, yakınlarının sadece birkaç kemiğine ulaşabilmiş durumda. Tüm dünyanın görgü şahidi olduğu bu soykırım sanatçıların düştükleri notlarla gelecek kuşaklara taşınıyor.

Üsküdar’daki Srebrenica

Üsküdar Belediyesi, 11 Temmuz’da UID Bosna Hersek işbirliği ile Üsküdar Meydanı’nda Srebrenica için bir fotoğraf sergisi açmaya hazırlanıyor. Bu sergideki fotoğraflar içeriden bir bakış taşıyor. Boşnak fotoğrafçı Veliya Hasanbegoviç, daha 16 yaşındayken, 1992 yılında Drina Nehri kıyısında Sırp tarafından kurşuna dizimekten nehrin karşı tarafına yüzerek kurtulmuş bir isim. Hasanbegoviç’in şahitliği Srebrenica’nın acılarının tekrar yaşanmaması ve kaybettiklerimizi hatırlamak için imkan sunuyor.


Unutulmayan kayıplar

  • İstimar ve ajitasyonun tuzağına düşmenden hatırayı tazelemek hafızayı güçlü tutmak kolay değil. 11 Temmuz’larda gerçekleşen farklı projeler bunu başardı. İsimlerini geride tutmayı başaran gönüllülerin gayretleriyle bir yıl 8372 ayakkabı bir meydandan toplandı bazen de 8372 kahve fincanı. Hala aramızda olduklarını anlamanın ve anlatmanın bir gayreti olarak gerçekleşen bu çalışmalar Srebrenica’da neler olduğunu yeni kuşaklara anlatmanın eski kuşaklara ise unutturmamanın bir yolu. Hala Srebrenica’ya, Potoçari’ye gitmeye cesaret edememiş bir kişi olarak Saraybosna’daki Srebrenica sergisinin çıkışında aşağı inen asansöre bindiğimde gördüğüm yazının etkisindeyim: Sen Benim Şahidimsin! Hepimiz Srebrenica’nın şahidiyiz ve üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz.
#​Srebrenitsa Katliamı
#Bosna
#Üsküdar