Ormanların kralı aslana dair tüm bildiklerimizi unutturacak bir kitap çıktı piyasaya. Ekonomi gazetecisi Şükrullah Dolu'nun 10 yıl boyunca yürüttüğü titiz çalışmalar sonucunda yazdığı Aslan Kral Değildir: Kral Olan Aslanlardır kitabı, bugüne dek bildiğimiz ezberleri bozacak cinsten. Hayat Yayınları'ndan geçtiğimiz günlerde çıkan kitap, farklı bölümler ve başlıklardan oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde İnsanlık Tarihinde ve Kültüründe üst başlığıyla aslanın var olma halleri ve insanlıkla ilişkisi ele alınıyor. Dolu, bu kitabı yazarken bizlere sadece aslanın fizyolojik özelliklerinden bahsetmiyor hatta bundan bilhassa kaçıyor. Çünkü her gün belgesel kanallarında saatlerce aslan belgeseli yayınlanıyor, sürekli doğum yapan ve bir oturuşta 30-35 kilo et yiyen vahşi aslanların hayatlarına dair ne varsa gözler önüne sergileniyor. Kitap insanlık tarihinde aslanın sorgulanmasıyla açılıyor. Bu başlıklarda detaya girilmeden ana hatlarıyla aslanların tarihine, tarihteki yerlerine dair açıklamalar veriliyor.
Yazar, kitabında aslan ve insan ilişkisine, bu ikisi arasındaki benzerliklere vurgu yapıp, iş ve gündelik yaşamdaki aslan taktiğine dikkat çekiyor. Uzun yıllar ekonomi gazeteciliği yapan Dolu, aslanlara merak salış sürecini şöyle aktarıyor: 'Çalışmalarımda ortaklık kültürüne odaklanırım hep. Çünkü Türkiye'de hem girişimciler arasında hem da aile üyeleri arasında ortaklık kültürü geliştirilemiyor, işletilemiyordu. Ortaklıklar olmadan, güçleri birleştirmeden de küresel devlerle rekabet şansı mümkün olmuyor. Kendimce buna çıkış yolu ararken, 2000'li yıllarda, Coğrafya eğitimi almış olmamın da etkisiyle tabiattaki rekabet, dolayısıyla sahanın kralı aslan iyice ilgi alanıma girdi. Çünkü aslan en büyük ve en güçlü değildi. Peki, nasıl oluyordu da kral tahtına oturuyordu? İşte bu çalışmanın başlangıçtaki kritik sorusu buydu.' Aslana odaklanmasını enteresan bulanlar için Dolu 'Amacım aslanı kutsamak falan değil. Hayvanlar alemi besin zincirinin tepesinde olan aslanlar hayatından insana, topluma ve iş hayatına bakabilmek. Çünkü kutsal kitabımızda da 'Bakanlar için ibretler vardır' buyurulmuyor mu?' diyor.
Bu kitap için aslan safarilerine katılan, Afrika senin Uzakdoğu benim demeden aslanın izini süren yazar, bir ilke de imza atmış oldu. Türkiye'de tek aslan araştırmacı ve yazarı olan Dolu, gözlemleri ve araştırmaları sonucunda artık aslanın beden dilini okuyabildiğini söylüyor. Dolu 'Bu 10 yıllık bir çalışma ama ruhu on beş yılı buluyor. Gerçek hayatta aslan nasıl davranıyor, ava giderken, dinlenirken neler yapıyor, takip ettim. Aslanları tek bir cümleyle tanımlamam gerekirse aile ve birlik derim. Aslan, yalnız başınayken sadece bir kedi ama aslanlar birlikteyse işte o zaman kral oluyorlar. Aslanlar sosyal kedidir. Çok duygusal hayvanlardır' diye de ekliyor. Dünyada ve Türkiye'de kütüphaneleri karıştıran yazar, kitabın yazım sürecinde en çok avcı günlüklerinden faydalandığını belirtiyor.
Dolu, aslanlar ve insanlar arasında bir çok ortak nokta olduğuna da kitabında açıklık getiriyor: 'Bir genç erkek eğer bu süre zarfında avlanmayı öğrenemeden aileden uzaklaştırıldıysa tek başına bir şey yapamayacağı için açlıktan ölebilir. İş hayatı için de böyle değil mi? Babası-büyüğü önündeyken şirket yönetimini-idaresini öğrenemeyen yeni nesiller, tek başına kaldıkların kuruluşu iflasa götürmeleri de böyle bir şey.' Vahşi Afrika'da 500 canlı türü yaşıyor. Bunların yarısı ot, kalan yarısı da ot yiyenleri yiyor. Her et yiyenin av menüsü kendi çapına-ölçeğine göre. Fakat aslan, en fazla 300 kg'lık bir ağırlığına rağmen 11 tonluk en büyük kara memelisi fili, Afrika'nın gezici gözlemevi olarak tanımlanan zürafa ile silahlı avcıların bile aslandan daha çok korktuğu Afrika mandasını da avlıyor. Bunun sırrı nedir diyenlere Dolu, 'Sırrı sadece keskin diş, sivri pençe ve güçlü kas olarak açıklamak mümkün değil. Çünkü hemen hemen aynı donanıma sahip kaplan, birebirde aslana göre daha güçlü ve çevik bir kedi. Fakat kral kaplan değil' şeklinde cevaplıyor.
Peki, aslanlarda en fazla merak edilen mesele, krallık. 'Krallık bir saltanat mı' diye sorduğumuzda Dolu 'Erkek aslan kendi çekirdek ailesinin kralı. Fakat bu krallık insanlar dünyasındaki gibi ömür boyu sürmüyor, hanedanlık gibi nesillerce devam etmiyor. Taht, kasları daha güçlü, dişleri daha keskin ve pençeleri daha sivri olan erkekler arasında sürekli sahip değiştiriyor. Bu da bize aslanlar dünyasındaki rejimin 'profesyonel krallık' olduğunu gösteriyor. Krallığın hâkimi erkekler olsa da, kalıcı olan daimi üyelik dişilere ait' cevabını veriyor. Aslanlar günün büyük bölümünü, özellikle de gündüzleri uyuyarak geçiriyorlar. Peki bu onların sanıldığı gibi tembel olduğunun bir göstergesi mi? Elbette hayır. Kitaptan edindiğimiz bilgiye göre aslan süreç değil, sonuç odaklı. Çok çalım yapıp gol atamamaktansa, az ama etkili yöntemlerle büyük sonuçlara ulaşmak temel karakteristiği. Bu yüzden 'Yatan aslandan gezen tilki iyidir' sözünü tekrar gözden geçirmek gerekiyor. Aslan yatıyor, ama zamanı gelince en büyüğünü avlıyor. Tilki geziyor, fakat aslandan kalan artıklarla besleniyor.
-Diğer etoburlara göre daha ağır bir gövdeye sahip oldukları için Afrika sıcağında koşmak, rakiple mücadele etmek vücut ısılarını olağanüstü artırabiliyor. Bu nedenle gündüz enerji toplamak ve gece serinliğinde avlanmak onların biyolojik yapısına daha uygun.
-Aslan araştırmacıları, aslan avlanmasında başarı oranını yüzde 30-35 olarak veriyorlar. Yani 100 defa hücum ediyorlar, ancak bunun 30-35'i başarılı oluyor.
-Ot yiyenler doğduktan 5 dakika sonra ayağa kalkar, 15-20 dakika sonra da yürümeye başlar. Aslanlar ise doğdukları zaman gözleri kapalıdır ve birkaç hafta böyle gider. 1-1,5 yaşına kadar da annesine, ailesine muhtaçtır. Bu süreç onun için tecrübesizlik dönemidir. Gördüğü, hareket eden her şeyi av sanır ve peşinden gider. Yediği çifte ve aldığı boynuz darbelerinden sonra hala yaşıyorsa tecrübe kazanır ve ondan sonra mukayeseli üstünlüğüne göre hareket edip av olacakların peşine düşer.