Prof. Dr. Gümürdülü, yaptığı açıklamada, buğday, bulgur, arpa, çavdar, irmik gibi tahıllarda bulunan bir protein olan glütenin, yapışkan anlamındaki ‘glue’ kelimesinden geldiğini, hamura elastikiyetini bu maddenin verdiğini, pizza, kek ve kurabiyelerin de yine bu madde sayesinde kabardığını belirterek, “Ancak, bu madde, ince bağırsaklarda ciddi bir tahribata sebep olabiliyor. Bu nedenle glüten hassasiyeti ya da buğday alerjisi olanların kesinlikle bu gıdaları tüketmemesi gerekiyor” dedi.
Genetik bir sindirim rahatsızlığı olan “çölyak” hastalarının da kesinlikle glüten içeren gıdalar tüketmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, “Çölyak hastalığı tıbbi testlerle tespit edilebiliyor. Ancak glüten hassasiyetinin ve buğday alerjisinin tespiti zor. Bunun için mutlaka uzman kontrolünde belirli testlerin yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Toplumun neredeyse yaş sınırı olmaksızın tüm bireylerinde görülebilen şişkinlik, kabızlık, sürekli yorgunluk, karın ağrısı ve demir eksikliği gibi şikayetlerin temelinde glütenin bulunduğu düşünülerek, erken tedbir alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Gümürdülü, şunları söyledi:
“Bu tür şikayetlerde öncelikle yapılması gereken hekime başvurmaktır. Çünkü, sorun glüten hassasiyetinden ya da alerjisinden mi yoksa genetik bir rahatsızlık olan çölyak hastalığından mı kaynaklanıyor onu bilmek gerekir. Eğer glüten hassasiyeti söz konusu ise beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli. Hastanın öncelikle beslenme planından buğday, arpa, yulaf, çavdar ürünleri çıkarılmalıdır. En önemlisi un, makarna, mantı, ekmek, erişte gibi buğday ürünlerinden uzak durulmalıdır. Bu hassasiyeti olanlar mısır ve pirinç gibi gıdaları rahatlıkla tüketebilirler.”
Prof. Dr. Gümürdülü, çölyak hastalığının ise glütenli gıdalardan uzak durmanın yanında daha farklı bir tedavi gerektirdiğini vurguladı.
Sindirilmiş gıdalardaki besin maddelerinin bağırsakta emiliminin bozulmasına yol açan çölyak hastalığının her yaşta ortaya çıkabileceği gibi, en çok 8-12 aylık çocuklarda ve 30-40 yaş aralığındaki bireylerde daha sık görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Gümürdülü, bu hastalığın çocuklarda ishal ve gelişim geriliği belirtileriyle kendini gösterdiğini vurguladı. Gümürdülü, “Hastalar karın ağrısı, kansızlık, demir eksikliği, kabızlık, ishal gibi şikayetlerle karşımıza geliyor. Bu belirtiler genellikle önemsenmiyor ve atlanıyor. Çölyaktan şüphelenilen durumlarda, hastanın ince bağırsağının ilk iki kısmından parça alınıp test yapılarak, tanının konulması gerekiyor” dedi.