İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun oyunu "Sessizliğin İçinden" işitme engelliler ve işitenler arasındaki kopukluğu ele alıyor. Oyun boyunca işaret diliyle sahnelediği performansıyla göz dolduran başrol oyuncusu Ebru Aytürk, "Sağır ve dilsizlerin dünyasını artık hepimizin tanıması gerek" diyor.
Amerikalı yazar Mark Medoff'un 1970'lerde kaleme aldığı, işitme engelliler ve işitenler dünyası arasındaki iletişim kopukluğunu ele alan "Sessizliğin İçinden" Faik Ertener rejisiyle sahneye taşındı. İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından seyirciyle buluşan oyun işitme engellilere özel eğitim veren bir okulda öğretmenlik yapan James Leeds ile konuşmayı ve dudak okumayı reddeden Sarah'ın ilişkisi anlatılıyor. Başrol oyuncuları Ebru Aytürk ve Cem Zeynel Kılıç, oyun boyunca işaret dilinden oluşan bir performans sergiliyor. Oyunda sanatçılara işitme engelli isimler de eşlik ediyor. Performansıyla büyük beğeni toplayan Aytürk'le "sessizliği" konuştuk.
10 yıl Van Devlet Tiyatrosu'nda görev yapan sanatçı İstanbul'a tayin olduktan sonra ilk olarak Sevgili Hayat ile seyircinin karşısına çıkmış ve beğeni toplamıştı. Aytürk şimdi Sessizliğin İçinden adlı oyunla adından söz ettiriyor. Oyunda konuşmayı reddeden Sarah karakterine hayat veren sanatçı, "Böyle bir rol geldiği için şükrediyorum" dediği oyunu şu sözlerle anlatıyor: "Sağır ve konuşamayanların bir dünyası var ve bizim bunu görmemiz gerekiyor. Oyunda da Sarah, 'Benim dünyamı kabul edin' diyor. Onları eskiden bu kadar iyi anlamıyormuşuz bunu farkettim." Aytürk, provalara başlamadan, başrol oyuncusu Cem Zeynel Kılıç ile 3 ay boyunca işaret dilini çalıştıklarını söylüyor. Ekip işaret dilini, oyunda kendilerine eşlik eden sağır ve konuşamayanlardan öğrenmiş.
Aytürk, 1 saat 40 dakika süren oyun boyunca baştan sonra işaret dilinden oluşan bir performans sergiliyor. Sanatçı, "Klostrofobik bir rol. Provalar esnasında işte Sarah tam da bu dedim. Konuşmak istiyorsun ama konuşamıyorsun. Konsantrasyonun bir an bile düşmemesi gerek. En ufak bir sese bile dönmemem gerekiyor. Konuşmak isteyip konuşamama durumu yani. Prova süresindeki bu duyguyu hiç unutmadım" diyor.
Aytürk'ün en büyük isteği ise oyunu Türkiye'nin bir çok yerinde oynamak: "Bu konuyla ilgili çok film yapıldı. Ama tiyatronun ulaştığı nokta belli. Gerçekten konuşamayanlar geliyor izliyor. Çıkışta birlikte oturup ağlıyoruz. Aynısını yaşadık diyorlar. Bu aynı zamanda büyük bir hizmet. Farkındalıklarımızı açmamız lazım. James'in oyunda dediği gibi ikimizin de anlaşabileceği başka bir lazım. Çünkü bambaşka bir dünya ve biz onu anlamıyoruz. Geri dönüşümünü gördükçe de çok mutlu oluyoruz. Kendileriyle ilgili bir oyun var bunu anlayabiliyorlar."
- Bana sakin olmayı öğretti
- Aytürk, Sessizliğin İçinden'in aynı zamanda kendisine de bir yolculuk olduğunu söylüyor. Sanatçı, "Ben çok hiperaktif biriyimdir. Bu oyunla birlikte, bazen sakin ve sessiz olmak çok daha etkiliyimiş dedim. Sarah bana sakin olmayı öğretti. Kendi özelimde de biraz durmak, sakin olmak gerekmiş, bunu anladım" diyor.