Reşorlu, yaptığı açıklamada, böbrek kanserinin son yıllarda görülme oranının arttığını ve sıklıkla belirti vermeden sinsice ilerlemesi nedeniyle teşhis edilmesi zor bir hastalık olduğunu anlattı.
Bu hastalığın, tüm yetişkin kanser vakalarının yaklaşık yüzde 3'ünü oluşturduğuna işaret eden Reşorlu, "Hastalık çoğu zaman belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerlemekte ancak son evrelere ulaşıp çeşitli organlara sıçradığında kemik ağrısı, öksürük, sarılık, kilo kaybı gibi şikayetlere neden olmaktadır. Sessiz tehlike diyebileceğimiz bu hastalık sıklıkla 40-70 yaşlarında ortaya çıkmakta, erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha sık izlenmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 bin kişiye böbrek kanseri tanısı konulmaktadır. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de böbrek kanseri görülme sıklığı artmaktadır" ifadesini kullandı.
Reşorlu, artışın nedeninin tam olarak bilinmediğini ve böbrek kanseri gelişimiyle ilişkili bazı risk faktörlerinin tanımlandığını ifade etti.
Söz konusu etkenlerin, hastalığa yakalanma riskini ikiye katlayan sigara kullanımı, şişmanlık, yüksek tansiyon, toksik kimyasal ajanlara maruziyet ve genetik nedenler olduğu bilgisini veren Reşorlu, şöyle konuştu:
"Böbrek kanserinin klasik belirtileri, idrardan kan gelmesi, ağrı ve ele gelen kitle olarak bilinse de bunlar hastaların çok küçük bir kısmında izlenmektedir. Erken evrede tanı konulan hastaların büyük kısmı başka bir nedenle yapılan görüntülemeler sırasında rastlantısal olarak saptanmaktadır. Erken tanıyla yüzde 85'in üzerinde sağ kalım sağlanması nedeniyle özellikle aile öyküsü olan ve risk faktörü taşıyanların rutin ürolojik kontrollerini aksatmaması oldukça önemlidir."
Doç. Dr. Berkan Reşorlu, böbrek tümörlerinin tedavisinde temel yöntemin cerrahi operasyon olduğuna dikkati çekti.
Boyutu ve yerleşimine göre tümörlü böbreğin tamamen çıkarılması (radikal nefrektomi) ya da sadece tümörlü kısmın çıkarılması (parsiyel nefrektomi) ameliyatlarının uygulandığını aktaran Reşorlu, şunları kaydetti:
"Günümüzde bu ameliyatlar uygun vakalarda laparoskopik olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Hastalık diğer organlara sıçramış ise ameliyatın yanı sıra son yıllarda kullanıma giren ve oldukça iyi yanıtlar alınan hedefe yönelik tedaviler ve bağışıklık sistemini uyaran ilaçlarla etkili sonuçlar alınmaktadır. Böbrek kanseri hastaları için tavsiyem, hastalıkları hangi aşamada olursa olsun her zaman iyimser olmaları ve umutlu kalmalarıdır çünkü erken evrede saptanmış böbrek içine sınırlı kitlelerde cerrahi tedaviyle zaten büyük oranda kür sağlanmaktadır. İleri evre hastalıkta ise cerrahiye ek olarak uygulanan hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi sayesinde son yıllarda bu hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler sağlanmış ve etkili yanıtlar elde edilmeye başlanmıştır."