Dabbe'nin yönetmeni Hasan Karacadağ, Semum yaratığının bir kadının zihnini ele geçirmesini işlediği filminin çekimlerini İstanbul'da sürdürüyor. Filmindeki Semum yaratığının Hz. İsa'nın dili Aramice'den bile eski olan Mısır dili Kıptice konuştuğunu bildiren Karacadağ, dilin kullanımı için bazı İslam âlimlerinden bilgi aldıklarını söyledi
Yeni filminde Cehennem'deki dumansız ateşten yaratılan Semum yaratığının bir kadının zihnini ele geçirmesini işleyen Dabbe'nin yönetmeni Hasan Karacadağ, Türkiye'de bilimin metafiziğe yaklaşımının oldukça mesafeli olduğunu söyledi. Geçtiğimiz günlerde Sepetçiler Kasrı'nda kurduğu film setinde gazetecileri ağırlayan Karacadağ, Moskova Üniversitesi'nde Metafizik bölümü dahi varken ülkemizde bilimin dine kapılarını kapattığını anlattı. Karacadağ, filminde bu durumu eleştireceğini söyledi.
Semum isimli yaratığın İzmir'de yaşayan bir Canan ismindeki bir kadın doktorun zihnini ele geçirdiği ve hikâyenin kendisine bir akrabası kanalıyla ulaştığını anlatan Hasan Karacadağ, kendisinin de zaten 'Türk-İslam kültürüne göre bir yaratık nasıl olur' diye düşündüğünü söyledi.
Kuran'da iki ayrı Semum kavramının olduğunu anlatan Karacadağ, hem Cehennem alevinin kendisine Semum denildiğini hem de insanlardan önce yaratılan varlıklara Nar-ı Semum denildiğini anlattı. Bir ayette, "Bizi Semumların azabından koru" ifadesinin geçtiğini aktaran Karacadağ, "Demek ki bunlar insanlara azap edebilen varlıklar. Ben de buradan bir çıkarım yaptım ve işin içine elbette kendi yorumumu da kattım" dedi. Karacadağ, bir hadisten yola çıkarak Semum'un bir Cin olmadığını ve Şeytan ile aynı soydan geldiğini savundu.
Korku filmlerinin ülkemizde 1 milyonun üzerine bilet satmasının adeta bir mucize olacağını söyleyen Karacadağ, filmine bu yüzden yapımcı bulamadığını ve bu yüzden onu da kendisinin üstlendiğini söyledi.
Dabbe filminde sinema salonunda gülenlerin olmasını kendi eksikleri ile birlikte Türk oyuncuların ve izleyicilerin korku türüne henüz hazır olmamasına bağlayan Karacadağ, din üzerinden para kazandığı eleştirilerini ise reddetti. Korku sinemasının başyapıtı olarak gösterilen The Egzorsist'in (Şeytan) yapımcısının Katolik Kilisesi olduğunu ve filmden sonra yüz binlerce insanın Hıristiyan olduğunu savunan Karacadağ, "Peki ben niye filmimde kendi kültürümün, dinimin ritüellerini kullanmayayım? Kaldı ki ben onlar gibi misyon amacıyla da yapmıyorum filmimi. Sadece hayatımızın gerçeklerini anlatmaya çalışıyorum" dedi.
Filmde Semum yaratığının Kıptice konuştuğunu bildiren Karacadağ, tarihte Aramice'den önceki en eski dillerden biri olarak kabul edilen dilin kullanımı için bazı İslam âlimlerinden bilgi aldıklarını söyledi.
Filmin Mikail Hoca'sı Cem Kurtoğlu: "Cebrail Hoca dünyanın her tarafını dolaşmış, pek çok dini incelemiş aydın bir insan. Filmde, Canan'ın zihnini serbest bırakması için Semum ile mücadele ediyor. Türkiye'de medya, dindarlar ve laikler arasında kesin bir duvar varmış gibi gösteriyor. Türk Sineması da buradan yola çıkarak 'Sahtekâr hoca' klişesi ile yıllarca buradan büyük gişeler elde etmeye çalıştı. Oysa bugün sokaklarda dolaşan binlerce aydın, takım elbiseli din aydını ve âlimi var."