Sarlos Latuff aslında yabancısı olmadığımız bir isim. Mavi Marmara'nın İstanbul'da karşılanması töreninde de aramızdaydı. Brezilya Rio de Janeiro doğumlu, Lübnan asıllı bir çizer Latuff. Sert dili, kendine mahsus tavırlarıyla sadece çizgi üreten bir sanatçı değil aynı zamanda dünyanın her yerindeki sivil toplum hareketlerine duyarlı biri. Amerikan ve Siyonizm karşıtı çizgileriyle bütün Batı medyası tarafından yok sayılan Latuff'un karikatürleri internette milyonlarca insan tarafından ilgiyle takip ediliyor. Latuff'la hem Şaron'u, hem eserlerini hem de kendisini konuştuk.
Şaron, İsrail ırkçılığının beyin takımından birisiydi, en irilerinden biri. Ayrım duvarının yapılması emrini verdi, Gazze'yi izole etti ve Cenin'i bombaladı. Bütün bunlar o sadece başbakanken yaptıkları. Ordu mensubuyken Sabra, Şatilla ve Kibya'daki katliamlarından bahsetmiyorum bile. Şaron cezasını çekmeden ölen bir savaş suçlusudur. Son yüzyılın gördüğü en büyük savaş suçlularından biri. Burada bitmemeli. Ne olursa olsun yine de yargılanmalı. Uluslararası mahkemeler kurulmalı ve bir savaş suçlusu olarak kayıtlara geçirilmelidir.
Karikatürlerimin özellikle Batı medyası olmak üzere ana akım medyaya rağmen cesaretle bir şeyler gösterdiği için geniş kitlelere hitap ettiğine inanıyorum. Ariel Şaron'un ölümü olayında medyanın çoğunluğu onun kusurlarını gizlemeyi tercih etti. Efendileri bunu istiyor çünkü. O katili gerçek bir suçlu olarak göstermek yerine onu en hafif tabiriyle 'tartışmalı' olarak tasvir etti. Biz bunu işaret edebiliyoruz karikatürde.
Çünkü ben Batı Şeria'daydım. Orayı biliyor musun? Dünya, orayı biliyor mu? Ben orada İsrail ırkçılığıyla ilk elden muhatap oldum. Göğsünün içindeki o et parçasına kan pompalanan hiçbir insanın Filistin davasına sempati duymaktan başka bir yolu yoktur. Bu hala insan olabildiğinin, hala bir kalp taşıdığının en açık ifadesidir. Başka yolu yok.
Ben profesyonel bir karikatüristim, hayatımı bundan kazanıyorum. Yaşamak için çiziyorum fakat söylediğin gibi Filistin ile ilgili karikatürlerimde böyle bir ödeme kabul etmiyorum. Filistin karikatürlerim benim işimin bir parçası değil, onlar benim Filistinlilere armağanımdır. Hatta armağan da değil, mahcubiyetin diyeti diyelim. Bu yapmak zorunda olduğumuz bir şey.
Genellikle Batının ana akım medyası Filistinlilere karşı ön yargılı ve etki altında kalmış durumdadır. Zaten bunu tüm dünya biliyor. Ayrıca ilave etmek gerekirse onların, solcu olduğunu deklare eden bir karikatüristi istihdam edeceklerini de düşünmüyorum. Sosyal medya bazı içerikleri sansürleyecek editöryal ana esaslara sahip değil, bu yüzden çalışmalarımı burada yayınlamak konusunda oldukça özgürüm. Baskı altında kalmadan dilediğim gibi çalışabiliyorum ve istediğimi söyleyebiliyorum.
Filistinlilere destek veren her şey ve herkes İsrail tarafından terörizm ya da anti semitizm olarak damgalanmıştır. Mavi Marmara'nın da aynı akıbete maruz kalmaması şaşırtıcı olurdu. O süreçte Erdoğan'dan daha fazlasını bekliyordum. Bu yüzden o süreçteki tavrını kınıyorum. Erdoğan, İsrail'in özür dilemesine ihtiyaç duymamalıydı fakat diplomatik ilişkilerini derhal kesebilirdi, tıpkı Bolivya ve Venezüella gibi. Olması gereken de buydu. Ve yapılabileceğine inanıyorum, bu mümkündü. Konuşmaktan daha fazlası yapılabilirdi.
Az önce söylediğim gibi Filistin'e açıktan destek verdiğini ifade etmek veya İsrail ırkçılığını eleştirmek otomatik olarak anti semitist olarak damgalanmanıza yol açıyor. İsrail lobisi İsrail'le Yahudiler aynıymışçasına devamlı Yahudi insanlara nefret duyulmasıyla İsrail'in eleştirilmesini aynı kefeye koyuyor. Herhangi bir anti semitist ithamını asla kabul etmiyorum, benim meselem Yahudilerle değil devlet politikası olarak İsrail'le. Amacım Filistinli insanlara adaletin getirilmesidir, hepsi bu. Irkçı İsrail devleti bunu bilerek yapıyor ama aldanacağımız bir şey değil. Politikalarını onaylamayan ve itiraz eden herkesi Yahudi düşmanıymış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bu karikatür yarışmasına katıldığım için anti semitist olarak ve Holokost'u inkâr ediyorum diye sık sık suçlanıyorum. Fakat ikincilik kazandığım çalışmada Nazi toplama kampı üniforması giymiş yaşlı bir Filistinliyi gösteriyorum. Ben sadece Holokost'un mevcudiyetini kabul etmekle kalmıyorum, İsrail'in Filistinlilere verdikleri sözlerle bu olayları kıyaslıyorum. Onları rahatsız eden de bu. Çok da umurumda olmadığını söyleyebilirim.
Karikatürlerim Arap Baharı esnasında insanlar tarafından afişlerde kullanıldığında çok açık bir şekilde sanatımın silahlar gibi aynı yolla, taşlar gibi, bir cep telefonu veya bir molotof kokteyli gibi hizmet ettiğini düşündüm. Bundan memnunum.
Sert mi? Dünya gözlerini kapattığı için sertliğin ne olduğu konusunda en ufak bir fikre sahip değil. Çizdiğim karikatürler adaletsizliğe olan hiddetimin bir ifadesidir.
Büyükbabam bir Lübnanlıydı fakat ben onunla tanışamadım. Dolayısıyla Arap bir büyükbabaya sahip olmam düşüncelerimde asla etkili değildir. İnternet her zaman benim dünyaya açılan penceremdir. Fakat seyahat eder ve her şeyi kendi gözlerimle de görürüm. Batı Şeria'yı, Ürdün ve Lübnan'daki Filistin mülteci kamplarını ziyaret etmek, Yunanistan'daki sosyal mücadeleyi bilmek, eski IRA üyeleriyle Belfast'ta konuşmak, Şili'deki öğrenci protestolarına katılmak. Ufacık bir zamanda birçok şey gördüm ve tecrübelerimi ve umutlarımı yararlı olabilir diye paylaşmayı deniyorum.
Riyakârlık! Batı dediğimiz şey, bütün anlamıyla tamamıyla riyakârlıktır. Birleşik Devletler mesela, Irak, Afganistan veya Suriye gibi diğer ülkelere sürekli demokrasi getirmeyi deniyor. Fakat Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi iyi müttefikler bunları asla garipsemiyor. Aslında AB ve ABD'nin gerçek demokrasiyle bir ilgileri yok.
Benimle ilgili özel hiçbir şey yok. Vergisini ödeyen sıradan bir adamım ben. Gerçekten söyleyecek şaşırtıcı hiçbir şey yok.
Evet. Çizmek, yaşamak için yaptığım şey. Var olmak için, var olduğumu göstermek için yaptığım tek şey çizmek.
Keşke yapabilseydim. Fakat herhangi bir enstrüman kullanamıyorum maalesef. Çizgilere doğdum, çizgilerle yaşıyorum. Müzik yapamam.
Naci El Ali tüm Arap karikatüristlerin esinlendiği bir dönüm noktasıdır. Tabi ki benim için de öyle. Bunun yanında Joe Sacco ve Emad Hajjaj'ın çalışmalarını da beğeniyorum.
Zor. Fazlasıyla zor. Masumiyet bu lağım dünyada ufak bir oda sadece… Barbarlığı yenebilecek şey vicdandır.