Prof. Dr. Alper, mayalanma aşamasındayken şalgam suyunun içine konulan yüksek orandaki tuzun yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği olan hastalar için risk teşkil ettiğini bildirdi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Siyami Ersek Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (SUAM) Kardiyoloji Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ahmet Taha Alper, 20 yıl öncesine kadar sadece Adana bölgesinde tüketilen şalgam suyunun artık ülkenin her yerinde tüketilen milli bir içecek haline geldiğini, lezzetinin, ününün Türkiye sınırlarını aştığını ifade etti.
Türkiye'de yıllık 100 milyon litre tüketildiği düşünülen şalgam suyunun yakın gelecekte 200 milyon litre tüketim oranına yükseleceğinin öngörüldüğünü aktaran Alper, şalgam yapımında kullanılan mor havucun besin değeri oldukça yüksek olan bir sebze olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Alper, özellikle antioksidan etkinliğinin birçok hastalığa karşı koruyucu özelliğe sahip olduğunu, içerisinde A ve bazı B vitaminlerini de barındırdığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Ancak şalgamın bileşenlerinden birisi de tuz. Yapımı sırasında tuz oranının fazla tutulması, faydalı olabilecek bir içeceği zehre dönüştürebiliyor. Mayalanma aşamasındayken yaklaşık olarak bir ya da iki hafta bekletilen şalgam suyunun içine konulan malzemeler arasında yüksek oranda tuz konulmakta ve bu durum yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği olan hastalar için risk teşkil etmektedir. Özellikle kalp yetersizliği ve hipertansiyonu olan hastalar tuz tüketimi açısından hassas olan kişilerdir."
Lezzetten taviz vermeden tuz oranlarının azaltılması ya da diyabetik hastalar için geliştirilen şekersiz ürünlerde olduğu gibi tuz tadı verebilen alternatiflerin geliştirilmesinin üreticilerin halka hassasiyetlerini yansıtmaları açısından önemli olabileceğine dikkati çeken Alper, Dünya Sağlık Örgütü'nün hipertansiyon ve kalp hastalıklarından korunmak amacıyla günlük tuz tüketim miktarının 5 gram ile sınırlı kalmasını önerdiğini belirtti.