Said Halim Paşa Kitabı / Osmanlı Sadrazamı ve Düşünür adlı kitap Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıktı. Editörlüğünü Asım Öz’ün üstlendiği kitap, İslamcı düşüncenin öncülerinden olan Said Halim Paşa’nın hayatını, şahsiyetini, çevresini, devlet adamlığını, düşüncesini, ideolojisini, toplum ve siyasete dair görüşlerini, ilgi alanlarını, etkilendiklerini ve etkilediklerini konu ediniyor.
Bir toplumdaki kültürel hareketliliğin en önemli göstergelerinden olan yayın faaliyetleri, aynı zamanda kültür alanındaki iktidarın da belirleyicisi konumundadır. Bu iktidarın, özel teşebbüse dayalı kuruluşlardan ziyade kamu yayıncılığı tarafından sağlandığı söylenebilir. Yoğun faaliyetleriyle Türkiye’de kamu yayıncılığı alanında örnek teşkil eden, bu misyonuyla 2014’te Türkiye Yazarlar Birliği’nden Kamu Yayıncılığı ödülü alan, Mehmet Akif, Babanzade Ahmet Naim, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Kemal Tahir, Tarık Buğra gibi kişi odaklı yayınların yanı sıra şehir, basın ve siyaset tarihleri ile toplum ve düşünce içerikli 102 kitap yayımlayan Zeytinburnu Belediyesi, bunlara bir yenisini ekledi. Birkaç ay önce, vefatının 100. yıldönümü münasebetiyle “Osmanlı Sadrazamı ve Düşünür Said Halim Paşa Sempozyumu” düzenlemiş, burada sunulan tebliğler Said Halim Paşa Kitabı adıyla okuyucunun dikkatine sunulmuştu.
MUHAFAZAKAR MODERNLEŞME GÜNDEMİ
Editörlüğünü Asım Öz’ün üstlendiği kitap, Osmanlı’nın son ve en sıkıntılı dönemlerinde sadrazamlık yapan, İslamcı düşüncenin öncülerinden olan Said Halim Paşa’nın hayatını, şahsiyetini, çevresini, devlet adamlığını, düşüncesini, ideolojisini, toplum ve siyasete dair görüşlerini, ilgi alanlarını, etkilendiklerini ve etkilediklerini konu ediniyor. Türkiye’de İslamcı düşüncenin ilk teorisyeni olarak kabul gören, modernleşmeye karşı yerli bir söylem geliştiren, kendilik bilincini savunan, geleneksel değerleri muhafaza eden değişimi hedefleyen, her türlü taklitçiliği eleştiren, Osmanlı’nın geri kalış sebeplerini sorgulayan ve bu buhranlara İslami perspektiften çözümler üreten Said Halim Paşa’nın görüşleri, vefatından yüz yıl sonra bugünün imkân ve ölçüleriyle çeşitli araştırmacılar tarafından akademik bir disiplin ve eleştirel yaklaşımlarla ele alınıyor. Onun fikirleri bugüne ışık tutan yönleriyle ve bir asırlık tarihsel tecrübenin birikimiyle yeniden değerlendiriliyor. Altı bölümden oluşan kitabın “Tercümeihâl, Muhit ve Tefekkür Zemini” başlıklı birinci bölümünde Paşa’nın hayatı, ailesi, çevresiyle ilişkileri, mektuplaşmaları, devlet adamlığı, ilgi alanları ve katledilişine dair yazıların yanı sıra kendisiyle aynı dönemde yaşamış Eşref Edip, Celal Nuri gibi aydınların görüşlerine yer veriliyor. “İslam, İslamcılık ve İslamlaşma” başlıklı ikinci bölümde Said Halim Paşa’nın İslamcılık ekseninde görüşleri tartışılıyor. Bu çerçevede Paşa’nın II. Meşrutiyet fikir hareketleri içerisindeki yeri, diğer Türkçü ve Batıcı görüşlerle benzerlik ve farklılıkları, teklif ettiği ıslahat programı, sistematik şekilde sunduğu muhafazakâr modernleşme anlayışı gündeme getiriliyor. Bu bölüm, Türk modernleşmesinin geniş çerçevede tartışıldığı Meşrutiyet sonrası Osmanlı toplumunun genel görünümünü yansıtması bakımından da önem taşıyor. İslamcılık düşüncesinin yerli hassasiyetlerle ilk olarak Said Halim Paşa tarafından sistemleştirildiği vurgulanıyor.
İSLAMCI DÜŞÜNCEYLE HESAPLAŞMA
Kitabın “Siyaset ve Toplum” başlıklı üçüncü bölümünde bir önceki bölümde sınırları çizilen İslamcılık düşüncesinin politik ve toplumsal açılımları ve uygulama alanları Paşa’nın görüşlerinden hareketle değerlendiriliyor. Said Halim Paşa’nın, Türk modernleşmesinin başlangıcından itibaren gündeminden düşmeyen değişim fikri, hürriyet ve eşitlik düşüncesi, anayasal sistem, toplumun yeniden şekillenmesi gibi görüşleri farklı kişilerin yorumlarıyla tartışılıyor. “Eleştirel Bakışlar” başlıklı dördüncü bölümde önceki bölümlerle ilişkili olarak Said Halim Paşa düşüncesine eleştirel bir nazariyeden yaklaşılıyor; onun görüşlerindeki çelişkiler ortaya konarak İslamcı düşüncenin yüz yıllık tecrübesiyle hesaplaşılıyor. “Köken ve Yerlilik Endişesi” başlıklı beşinci bölümde ise Osmanlı’nın ve İslam dünyasının içinde bulunduğu buhrana, modernleşme endişesine karşı Paşa’nın yerli bir tavırla ürettiği çözüm anlayışı detaylandırılıyor. İçinde bulunulan buhrandan sadece siyasi yollarla çıkılamayacağını savunan Paşa’nın felsefe, ilahiyat, sosyoloji, tarih gibi farklı disiplinlerin ilgi alanına giren geniş perspektifte görüşleri tahlil ediliyor. Ayrıca bu bölümde Said Halim Paşa’nın zaman zaman eleştirilen Fransızca yazma tercihinin de nedenleri araştırılıyor. Kitabın “Etkileri, Uzak/Yakın Bağlar ve Hafızamızdaki Yeri” başlıklı son bölümünde farklı dil ve kültürlerdeki Said Halim Paşa etkisi ile beraber Batı dışı modernlik tecrübesi çerçevesinde farklı kültürlerin değerleri ile Paşa’nın görüşleri karşılaştırılıyor. Bölümün sonuna Yusuf Turan Günaydın tarafından hazırlanan 1910-2021 tarih aralıklı bir bibliyografya çalışması da eklenerek konu hakkında daha sonra çalışacaklara önemli bir kaynak sunuluyor. Her bir bölümü birbirini tamamlayacak şekilde kurgulanan çalışmada zorunlu haller dışında tekrara düşülmemesi, farklı disiplinlere ait 66 yazının kitap bütünlüğüyle okura sunulması, çalışmanın editörlük sürecinin ne denli zahmet ve ciddiyetle sürdürüldüğünü gösteriyor.
Çalışmada Said Halim Paşa ile ilgili hem kendi döneminde hem de bugünün şartlarında yazılan yazıların bir araya getirilmesi, yüz yıllık modernleşme tecrübesinin bütünlüklü bir şekilde değerlendirilmesine imkân sağlıyor. Ayrıca kitapta ele alınan meselelerin bugün de farklı şartlarda ancak benzer ilkelerde geçerliliğini sürdürdüğü görülüyor; böylece Said Halim Paşa’nın sadece kendi dönemine değil, bugüne dair ne söylediği de ortaya konmaya çalışılıyor. Kitapta ele alınan konuların çeşitliliği, tarih, sosyoloji, felsefe, ilahiyat, iktisat, edebiyat gibi farklı disiplinlerde çalışan araştırmacıların bir araya gelmesini sağlamakla beraber Türk modernleşmesi bağlamında yapılacak disiplinlerarası çalışmalara da örnek teşkil ediyor. Said Halim Paşa Kitabı, genellikle belli başlı isimler etrafında anılagelen Türk modernleşme tarihinin Osmanlı’nın en yoğun entelektüel faaliyetlerine sahne olan II. Meşrutiyet aydınları üzerinden değerlendirilmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor. Son olarak, bir devlet adamı ve düşünür merkezinde çeşitli alanlara hitap eden, düşünce ve değerlerin süreklilik çizgisinde anlaşılmasına imkân sağlayan ve bunu farklı sahalarda çalışan araştırmacıların yazılarıyla gerçekleştirmeye gayret eden bu çalışma, bugünün yönetim anlayışının teorik alt yapısına işaret etmekle beraber iktidar-kültür ilişkileri bağlamında da dikkat çekiyor.