İzmir’de 13 yaşındaki çocuğun hayatını kaybetmesinin ardından gözler bir kez daha HIV tehlikesine çevrildi. Ülkemizde HIV vakalarının yükselişe geçtiği ifade edilirken, bazı hekimler ve sağlık çalışanları ise HIV'li hastaların bildirilmesini talep ediyor. Son yıllarda sık sık gündeme gelen acil servise başvuran HIV'li hastaların sistem üzerinden bildirilmesi tartışmasına bazı hekimler ise damgalanma ve sağlık hakkında ayrımcılık gibi gerekçelerle sıcak bakmıyor.
HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle bulaşmakla birlikte, anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle de bulaşabiliyor. HIV pozitif kişilerle aynı ortamda çalışmak, okulda okumak bulaş sebebi değil. Yaygın inanışın aksine virüs, ortak çatal bıçak kullanmak, dokunmak, tokalaşmakla, telefon, kitap, defter gibi araçlarla, banyo, havuz ve tuvaletleri ortak kullanmak, böcek ısırması ve sinek sokması gibi durumlarla bulaşmıyor.
HIV ile yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 15’inin pozitifliklerinden habersiz olduğunu belirten Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, hastalara bu durum dikkate alınarak gerekli koruma tedbirleri alınmış şekilde müdahale edilmesi gerektiğini söyledi.
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının HIV taşıyan bir hastaya ilk müdahale sırasında hiçbir bildirim almadığını ifade eden Cander, “Acil müdahale anında kişinin geçmiş kayıtlarına bakıp tarama yapmak için zamanımız olmuyor. HIV’li bir hasta acil servise geldiğinde kendisi bildirmediği takdirde sağlık çalışanlarının bu durumdan haberdar olma ihtimali ne yazık ki yok. Bu nedenle her hastaya aynı şekilde yaklaşıp acil müdahale sırasında maske, koruma gözlüğü gibi ekipmanlar takarak müdahale edilmesi gerekiyor” dedi. Cander, aile hekimlerinin ise kişinin e-nabzını inceleyerek bu tanıyı görebildiğini ifade etti.
Kovid-19 döneminde enfeksiyon hastalıkları için ciddi bir teyakkuz hali olduğunu hatırlatan Cander sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönem sürekli önlem alıyorduk. Ancak salgın bittikten sonra yeniden eski düzene döndük. Pek çok arkadaşımız, hastayı kurtarma telaşıyla çalışıyor. Dolayısıyla hastalara müdahale ederken, kendilerine bulaş riskini ne yazık ki göz ardı edebiliyorlar. Bazı ülkelerde koruma gözlüğü hijyen önlüğü olmadan hastalara müdahale edilmesine izin verilmiyor. Hekimler ve sağlık çalışanlarının hastalara, kendilerini koruyarak müdahale etmesi şart. Koruyucu ekipmanların özellikle acil servislerde zorunlu olması gerekiyor.