Yunus Emre’nin en eski Divân nüshasını gün yüzüne çıkaran Araştırmacı-Yazar Yusuf Yıldırım’ın, bu çalışmanın devamı olarak hazırladığı “Sözüm Kendözüme Risâletü’n-Nushiyye’nin Yorumu” kitabı okuyucularıyla buluştu. Yıldırım “Risâletü’n-Nushiyye, kendisine yabancılığından hareketle insanı kendisine tanıtma amacındadır. Yunus Emre bu kitapta bir insanın ultrasonunu çekmiştir” diyor.
2017 yılında Karaman merkezli Duru Gıda’nın katkılarıyla kültür mirasına kazandırılan, Risâletü’n-Nushiyye ile Divân-ı Yûnus Emre Karaman Nüshası çalışmasının devamı olarak Araştırmacı-Yazar Yusuf Yıldırım tarafından hazırlanan “Sözüm Kendözüme Risâletü’n-Nushiyye’nin Yorumu” kitabı, Risâletü’n-Nushiyye’nin derinlikli ve ayrıntılı incelemesini ortaya koyuyor. Yıldırım, “Sözüm Kendözüme Risâletü’n-Nushiyye’nin Yorumu” adlı eseriyle; nitelikli ve estetik yaşam kılavuzu olan Risâletü’n-Nushiyye’yi beyiti dize, söz öbekleri biriminde açıklayarak ve yorumlayarak Yunus Emre’nin derin, nitelikli ve entelektüel insanını ortaya çıkarıyor. Araştırmacı-Yazar Yusuf Yıldırım ile bir araya gelip Yunus Emre’yi ve Risâletü’n-Nushiyye kitabını konuştuk.
Eser insanı kendisine tanıtma amacında
Risâletü’n-Nushiyye, kendisine yabancılığından hareketle insanı kendisine tanıtma amacındadır.
Risâletü’n-Nushiyye çözümleme ve açıklama çalışmalarının arkasında 38 yıllık Yunus Emre birikimim var. Eğitimci olmanın avantajıyla eserde insanın özüne dokunabilen, insana ferahlık veren mesajlar ve anlatılar görmüştüm ilk okuduğum zamanlarda. Sonra fark ettim ki, sadece benim değil tüm insanlığın arayışları, erdemleri burada saklı idi. Böylece kendime ait okuma, anlama ve yorumlama süreçlerim, beni bir misyona sürükledi: Yunus Emre’nin insana dair temel düşüncesinin saklı olduğu Risâletü’n-Nushiyye’yi en iyi biçimde anlamak, anlatmak ve kitlelere daha doğrusu insanlığa aktarmak! Zaten bu noktada burada bir sorun, bir eksiklik vardı;
Risâletü’n-Nushiyye, Yunus Emre’nin öksüz eseri olmak durumundan hiç kurtulamadı. Oysa eseri tam tanıyabilmek için üzerine tam eğilim, tam yoğunlaşma istemektedir. Çünkü Risâletü’n-Nushiye, hemen hemen her dizesi üst düzey imge ve söz sanatlarıyla yazılmış bir eserdir. Daha ilginci ise Yunus Emre’nin düşünce sistemini oluşturan kavram ve terimler bu imge ve söz sanatlarına sıkı biçimde sarmallanmıştır. 2008 yılından günümüze ayrıntılı ve yoğun emekle üzerine çalışıyorum. Risâletü’n-Nushiyye çalışmalarına genel olarak bakıldığında Fuat Köprülü ile Abdülbaki Gölpınarlı öne çıkar. Yunus Emre eserlerini Risâletü’n-Nushiyye ve Divan olarak ikiye ayıran Fuat Köprülü’dür. 1991 yılından beri takip ediyorum ve zayıf olduğunu gördüm. Yazıya dökülmesi ise bir zorunluluğa denk geldi. Korana günleri, birçok insan zoraki eve kapanma demek iken benim için bu kitabın taslağını yazmada bir fırsat oldu. Günlük 15’er saatlik yoğun bir çalışma ile okuyucularla buluştu. Duru Gıda ile çalışırken Nushiyye’nin literatürde zayıf olduğunu gördüm. 600 beyiti açıklamaya karar verdim. 600 beyitteki bilinmeyen beyitleri, anlamlarını, söz sanatlarının hepsini ortaya çıkardım.
Ağız birliği etmişçesine birçok uzman, vezni eksikli ve kusurlu, anlatımı kuru, sıkıcı bir şiir diye yargılıyor onu. Birçok Risâletü’n-Nushiyye araştırmacısı ve çalışanı dize ve beyitleer kurulan imge ve söz sanatlarının içinde terim ve kavramı tespit edemeyince eseri basit ve sığ bir metin olarak algılamış ve eser bakışlarında ciddiyet ve önem eksikliği oluşmuştur. Eserin anlaşılmasının önündeki engellerden biri de Eski Anadolu Türkçesi sözcükleri bugünkü anlamıyla düşünmektir. Oysa Risâletü’n-Nushiyye, kilitli bir sandıktır ve hayatın güzelliği, gerçek mutluluk gibi arayışların karşılılıkları da orada saklıdır. Risâletü’n-Nushiyye, onu çalışanlarca tam anlaşılamadığı için basite indirgenmiştir. Bu gerekçe, onu anlayamamak bakımından haklıdır.
Nitelikli yaşam kılavuzu
Kendini fark etmeyen insan, zihin dünyasının en derininde kendi öz malzemesinin ne olduğu sorusuna cevap arar. Çünkü günlük hayatın hızlı ve yoğun akışı içinde kaybolan insan özde kendisine yabancılaşmış, kendi öz gerçeğinden sapmıştır. Buradan anlaşılacağı üzere Risâletü’n-Nushiyye’nin konusu “öz be öz insandır.” Daha somut bir cevap gerekirse Risâletü’n-Nushiyye, doğru, güzel ve nitelikli yaşam kılavuzudur. Dolayısıyla Risâletü’n-Nushiyye, kâmil insanın diğer deyişle ideal ya da erdemli insanın inşasının gerçekleştirildiği bir eserdir. Hatta güncel ifade ile Risâletü’n- Nushiyye; entelektüel insana aralanan bir kapıdır. Doğru gözlük takıldığında görülecektir ki Risâsletü’n-Nushiyye, Yunus Emre’ye dair tüm ezberleri bozacak, tüm algıları kıracak içerikte ve anlatıda bir eser. Yunus Emre, eser boyunca arınmış bir canın etrafında estetik bir gönül inşa eder.
Bir insanın ultrasonunu çekmiştir
Yunus Emre’nin aslında son derece ağır konuları akıcı, basit ve anlaşılır bir dille işlediği görülür. Risâletü’n-Nushiyye bir şiir kitabı değil, düşünce eseridir. Çünkü konu, kavram, terim, tanım biriminde Yunus Emre’nin düşünce sistematiği Risâletü’n-Nushiyye’de kuruludur. Sanıldığı gibi Yunus Emre’nin özgün düşünce dünyası, insan, ahlak, iman, tasavvuf gibi konularla sınırlı değildir. Kitapta görüleceği ve hiç beklenmeyeceği üzere Yunus Emre Risâletü’n-Nushiyye’de insan, ahlak, tasavvuf yanında var oluş, varlık, akıl, iman, felsefe, ruh, beden, fizyoloji, erdem, talih (burç), kader, yenilik (inovasyon) vb. insana ait birçok konuyu özgün, bilimsel, disiplinler arası etkileşimli ve diğer konularla ilişkilendirmeli anlatır. Risâletü’n-Nushiyye’nin şerhi ile ortaya çıkan önemli bir zenginlik de Yunus Emre’nin kullandığı özgün söz kalıpları. Akıl katı, casus, hazret gibi Türkçe sıradan tamlamalar, isimler gibi duran ve gözden kaçan ya da anlaşılmayan söz kalıplarının hemen hemen hepsi bu çalışma ile tespit edildi ve çözüldü. Yunus Emre’nin özgün söz kalıpları daha iyi görülsün diye dizine de alındı.
Beyitlerde kullandığı ileti dili terapi gibi
Yunus Emre bu eserinde basit bir şiir söylemiyor. Neredeyse her beyitte imge var. Her beyitte istiare var. Şiirde istiare yapabiliyorsan çok kısa öz söylüyorsun, anlamı derin. Bunu her şair yapamaz. Yunus Emre’nin imgeli söyleyişi, söz sanatlarıyla düz bir öğüt kitabı değildir. Bir düşünce kitabıdır. Yunus Emre aslında bu kitapta kendisiyle konuşuyor. Çünkü terapi gibi bir şey oradaki beyitlerde kullandığı ileti dili. Bugün kişisel gelişim kitaplarında görülen tüm teknikleri yunus emre 700 yıl önce kullanmış. Bir yerde muhatabına ağır eleştiriler yapan bir derviş tipi çizer ama en sonda “O derviş benim” der. Yunus Emre bugünkü entelektüel insanı inşa ediyor. Yunus Emre’nin bu kitabı kendi kendine konuşma kitabıdır. Yunus Emre bu kitapta bir insanın ultrasonunu çekmiştir.