Ülkü Tamer’in kaleminden “Pullar Savaşı”, Ketebe Çocuk Yayınları arasından okurla buluştu. Okuyucuları pulların sıra dışı dünyasına davet eden hikâye, Cem ve babasının koleksiyonculuk tutkusu etrafında şekilleniyor. Cem’in babasına ait olan albümdeki renkli pullar, yalnızca bir koleksiyon değil, gizemli bir dünyanın da anahtarı. Her bir pul, eski zamanların, uzak ülkelerin ve heyecanlı hikâyelerin kapılarını aralıyor.
Pulların, biz insanlara göre oldukça değişik özellikleri vardır Ülkü Tamer'e göre. Bu özelliklerin başında hiç büyümüyor olmaları gelir. Boylarına bakarak yeni doğmuş bir pulu elli yaşında bir puldan ayırmak imkansızdır. Bir pul doğduğu zaman ne kadar büyükse gençliğinde de yaşlılığında da o kadar büyüktür. İnsanların babaları erkek, anneleri de kadın olur. Ülkü Tamer, “Pulların babaları ressam, anneleri baskı makinesidir” benzetmesi yapar. Öyle ki pulların değişik başka özellikleri de vardır. İnsanlar iki, üç, dört bilemediniz on dört kardeş olurlar. Pulların ise binlerce kardeşi bulunur. Üstelik bu kardeşlerin hepsi de birbirine benzer. Bir ortak özelliği ise şöyle anlatır: Pullar da insanlar gibi çeşitli uluslara ayrılırlar. Türk pulu, Çin pulu, İngiliz pulu, İspanyol pulu gibi... Kimi pullar, pul defterlerine yerleştirilir, yeni arkadaşlar edinirler orada. Genellikle kendi uluslarından pullarla birlikte otururlar. Zaman zaman defterlere taşınırlar. Onlar çok uzun ömürlü olur. Titizlikle korunurlar çünkü. Soğuktan, sıcaktan, saklanırlar. Ne üşürler, ne de terlerler. Defterlerin sahipleri onlara gözbebekleri gibi bakarlar.
BABADAN MİRAS PUL KOLEKSİYONCULUĞU
Ülkü Tamer’in Ketebe Çocuk Yayınları tarafından okurlarıyla buluşan “Pullar Savaşı” bizi pulların sıra dışı dünyasına davet ediyor. Hikâye, Cem ve babasının koleksiyonculuk tutkusu etrafında şekilleniyor. Cem’in dört yüz on sekiz pulu var, kocaman bir albümde toplamış onları. Albümün başına Türk pullarını, sonuna da yabancı pulları yerleştirmiş. Cem’de pul toplama isteğini babası uyandırmış. Çok güzel pulları var babasının. Onları özel defterlerde biriktirir, titizlikle korur. Cem, “Babam insan olmasaydı dünyaya pul olarak gelirdi herhalde” diye düşünür. Cem de babası gibi, pulları pek sever. Sık sık güzel sözler söyler onlara. Söylediklerini Türk pulları anlar, geceleri albümün ikinci bölümüne gidip yabancı pullara anlatır. Cem’in babasına ait olan albümdeki renkli pullar, yalnızca bir koleksiyon değil, gizemli bir dünyanın da anahtarıdır aslında. Her bir pul, eski zamanların, uzak ülkelerin ve heyecanlı hikâyelerin kapılarını aralar. Tamer, sekiz bölümden oluşan bu benzersiz hikâyesiyle okurlarını, pulların sıra dışı dünyasına davet ederken, nostalji ve macerayı bir arada sunuyor.