
Son zamanlarda hem bütçesiyle hem de sır gibi saklanan senaryosuyla ilgi toplayan Sultan'ın Sırrı filminin iki yabancı oyuncusu Mark Dacascos ve Emanuel Betencourt'in bu filmde oynamalarının duygusal bir sebebi var. O da 30 yıllık arkadaşlıklarını beyaz perdeye taşıma hayallerini gerçekleştirmeleri.
Mark: Dövüş Sanatı aslında hikayemizin temelini oluşturuyor. Annem ve babam Dövüş Sanatları öğretmeni. Beni de onlar eğitti. Emanuel'in babasının ise Hamburg'da dövüş sanatları okulu vardı. Tesadüftür ki aynı yerde annemin de okulu bulunuyordu. Ama tüm bunlara nağmen birbirimizden bir haber olarak yaşıyorduk. Ta ki Emanuel okula kayıt oluncaya kadar...
Emanuel: Ben Batı Afrikalıyım. On bir yaşımda Portekize taşındım. Bir süre Portekiz'de yaşadıktan sonra okumak için Almanya'ya gittim. Hamburg'ta sıradan günlerden biriydi. Okuldan çıkmış eve doğru yürüyordum. Tabela da "Amerikan Karate-Kung-fu okulu" diye yazıyordu. Almanya'daki ilk kung-fu okuluydu. İçeriye girdim, üzerine siyah kıyafet giymiş çok güzel bir kadının eğitim verdiğini gördüm. Kadının eğitmen olması ve hareketleri beni çok etkiledi.
Emanuel: Mark'ın annesiydi. O andan itibaren "Bu okulda olmalıyım" dedim. Kayıt yaptırmak için içeriye girdim. Siyahlı kadın bana karate yapmamı söyledi ama ben kung fu yapmak istiyordum. İki ay boyunca o kadının sözünü dinledim ve karate yaptım. İki ay sonra sadece kung fu kaldı. Ben kung fu'ya geçene kadar Mark'ı tanımıyordum.
Mark: Ben on üç yaşındaydım Emanuel ise on beş.
Mark: Ailemin okulunda çalışıyordum.
Mark: Okulun temizlik işlerine bakıyordum. Yerleri paspaslıyor, tuvaletleri temizliyordum. Bu sırada karşılaştık ve hemen arkadaş olduk.
Emanuel: Okuldan geldikten sonra Mark'ın temizliğine yardım ediyordum. İşinin biran önce bitmesini ve onunla beraber çalışmak istiyordum. Bizim bu yakın arkadaşlığımızı Mark'ın ailesi de öğrendi.
Emanuel: Beni oğulları gibi kabul ettiler ve beni kendi çocukları gibi yetiştirmeye başladılar. Gerçekten beni çok iyi eğittiler. Sıkı bir eğitime tabi tuttular. Çünkü daha iyisi olabilmeniz için daha yoğun ve sert bir şekilde çalışmanız gerekiyor. O günden sonra ayrılmaz bir ikili olduk. Sanki bir kardeş gibi ona alınan her şey bana da alınıyordu. Tatillerde hep birlikteydik.
Mark: On sekiz yaşımdaydım. Cangiranssisko'dan Çin Mahallesine yürürken iki tanımadığım adam oyuncu olup olmadığımı sordu. Bende "hayır" dedim. "Elemelere katılır mısın?" diye sordular.
Mark: Önce hiç istemedim. Kartlarını verdiler. Hemen annemle konuştum. Annem de bana "hayat bir maceradır ve denemelisin" dedi. Hayatımdaki önemli kırılmalardan biridir. Seçmelerden sonra hiçbir eğitimim olmamasına rağmen bu rolü kabul ettim.
Emanuel: Mark Amerika'ya taşınmak istedi. Ben de onunla beraber gitmek istiyordum. Onun gibi oyuncu olacaktım. Fakat bana göre olmadığını anladım. Uçak mühendisi oldum ve Almanya'da çalışmaya başladım.
Mark: On yıl.
Mark: Amerika'da oyunculuk dersleri alıyordum. Emanuel'in benden daha sürekli ve düzgün bir işi vardı. İyi para kazanıyordu. Ben kiramı bile ödeyemiyordum. O kadar kötü durumdaydım yani… Emanuel'i arayıp ondan kira parası bile istediğim oluyordu. Benim oyunculuğumu hep destekledi.
Mark: Altı kardeşim var. Fakat babam altı defa evlendi. O yüzden diğer kardeşlerimin sayısını tam olarak hatırlamıyorum.
Emanuel: Ailem Afrika'da yaşıyor. Sekiz kardeşiz. Ama ailemin bir özelliği var o da hepimiz ikiz kardeşiz.
Annem üç defa ikiz doğurdu. Altı çocuğuz ama sadece üç tanemiz hayatta. Tek yumurta ikiziyiz, haliyle çok benziyoruz. Ama Mark bana ikizimden bile daha yakın.
Mark: On yıl. (gülüyor) Şaka tabii. Otuz yıldır kardeş gibiyiz.
Emanuel: Afrika'da doğup, Almanya'da okumam bana çok şey kattı. Uzak doğu sporunu bu sayede öğrendim. Gezmeyi çok seviyorum. Çok uluslu olmam sayesinde birden fazla dil bilme imkanım oldu. Altı dil biliyorum.
Emanuel: Nasılsın ve Sane ne (gülüşmeler)
Mark: Dövüş Sanatları beynin, ruhun ve bedenin bir arada eğitilmesinden geçiyor. İnsanın bedenini korumak için yapılan bir dövüş çeşidi bu. Gerçek bir dövüş sanatçısı her zaman zihnini disipline eder. Değer taraftan da dövüş bir felsefe üzerine kuruludur. İçinde her zaman kibarlık ve nezaket vardır. Ama şiddet böyle bir şey değil. Kontrolsüz ve olabildiğine insan incitmeye ve hakarete dönük bir eylem.
Mark: Dövüş Sanatlarını öğrenmenin bir sonu yok. Çünkü dövüş sanatlarındaki disiplin insanın hayatına işler ve artık hayatın bir parçası olur, yaşam biçimiz de öğrenmeniz de ondan bağımsız olamaz.
Emanuel: Mark Amerika'da oyunculuk eğitimi aldığı sıralarda babasının mirası olarak dövüş sanatları okulu açtım. Orada öğrettiğim bazı şeyler var. Dövüş Sanatları ruhun, bedenin ve kalbin bir arada kullanmak demek. Tarihten günümüze kadar hep böyle geldi ama son zamanlarda dövüş sanatını insanlar vahşi bir şeymiş gibi gösteriyorlar.
Emanuel: Aslında tamamen savunma sanatıdır. Okula gelen öğrencilerimin hiç biri birini dövmek için gelmiyor. Biz orada sadece dövüşmeyi ve kendini korumayı değil aynı zaman da dövüş sanatının yanında daha iyi bir insan olmayı da öğretiyoruz.
Mark: Kibar, kendisini beğenmeyen, mütevazi. Yani "Ben oldum" demeyen biri iyi bir dövüş sanatçısıdır. Babamın öğrencileri arasında en çok şampiyonluk kazanan Emanuel'dir. En kibar, en mütevazisi de odur. Şimdiye kadar hiç böbürlendiğini görmedim. Gerçek dövüşçü kişiliğine en iyi örneklerden biridir.
Emanuel: Bu sanatla alınan disiplin insana sadece bilek gücü değil hayata karşı duruşta da güç veriyor. Önümüze hangi engel durursa dursun bunları aşmayı öğrendik. Zaten dövüş felsefesinin altında da bu güç yatıyor. İçinde bulunduğumuz hayatı, yönetmede, onunla nasıl başa çıkacağımızı anlatan ve öğreten bir sanat. Bir bilgelik katıyor ve yaşamınızı kolaylaştırıyor.
Mark: Böylesi daha yorucu olabiliyor. Çünkü doğru ile yanlışın arasındaki farkı biliyoruz. Ama bu Emanuel için daha zor. Onun öğrencileri var ve her zaman örnek olmak zorunda.
Mark: Var. Her gün günün belli bir saatlerinde idman yapıyoruz. Yeri geldiğinde saatlerce çalışıyoruz. Emanuel'in zaten bir okulu var. Onun hayatı bu sanatın üzerine kurulu.
Mark: Emanuel benden daha iyi dövüşüyor. Genelde o beni yeniyor.
Emanuel: Tabii ki hayır. (gülüşmeler) Mark mütevazilik yapıyor. Mark da çok iyi bir dövüşçü.
Emanuel: Müsabakalar haricinde hayatımda kimseye şiddet uygulamadım. Filmlerde göründüğü kadar güzel bir şey değil.
Mark: Bir iki defa bire bir dövüşlere denk geldim. Normalde üç dört kişiyle aynı anda dövüşmek zorunda kalırım. Annemiz ve babamız bize her zaman “fit olmak zorundasınız” der. Babam dövüşe gittiğimiz zaman “Öğrendiğinizin yüzde altmışı gerçek dövüşte gider. Kalan yüzde otuza güvenerek dövüşmek zorundasınız” demişti . O yüzden ailem beni inanılmaz sıkı çalıştırdı. Göründüğü gibi değil.
Emanuel: Bu sanatı bana öğreten bir kadındı. Şimdi neredeyse yetmiş yaşında. En son iki yıl önce gördüm. Onun bu yaştaki sahip olduğu disipline hayran olmamam mümkün değil. Bugün benim bile yapamadığım hareketleri yapıyor. Dövüş sanatı kadın erkek diye ayrılmıyor.
Mark: Erkeklerin ilgi gösterdiği vurdulu, kırdılı filmlere kadınlar seyretmiyor. Benim eşim de bir oyuncu. Genelde bu tarz filmleri seyretmez hatta uyuyakalır. Ama hikayesi olan dövüş filmlerini o da çok severek izliyor.
Mark: Çünkü yönetmen ve senaristler erkek. Daha fazla kadın senarist ve yönetmene sahip olduğumuzda kadınların sayısı da artacaktır.
Mark: Ben çok beğendim. Bir kadını dövüştürme fikri estetik ve karizmatik. Kadınların aklında ve kalbinde olduklarını bilmediğimiz için biz filmleri erkek gözüyle çekiyoruz. Önümüzdeki dönem yönetmelik yapmaya başlayacağım. Bir projem var. Bu filmde çok güçlü kadın karakterler olacak. Yoksa annem beni öldürür. (gülüşmeler)
Emanuel: Akıllarında gerçekten dövüş sanatlarını öğrenmek varsa erkeğin yapabildiği her şeyi yapıyorlar. Çocuklarla çalışmayı da çok seviyorum. Erkek öğrencilerim kadar kız öğrencilerim de var. Ama on beş yaşlarına geldiklerinde kızların ilgi alanları değişiyor. Mesela artık terlemek ve makyajlarının bozulmasını istemiyorlar. Çabuk bırakıyorlar. Erkekler her zaman dövüşmek ister.
Mark: Bu sanatın özelliği uzun yıllar yapılabilmesi. Uygulamacı olarak yapmasanız bile eğitmen olarak sanatı devam ettiriyorsunuz.
Mark: Senaryodan etkilendim. Beni bu filmde yer almaya iten sadece senaryo değil. Ben birçok sinema filminde oynadım. Çocukluktan beri kurduğum bir hayalim vardı. O da Emanuel ile beraber bir filmde rol almak. Bu yüzden benim açımdan çok özel bir tarafı var. Hayatımızda ilk defa aynı projede yer alacağız. Bu beni çok heyecanlandırıyor.
Emanuel: Birbirimizden farklı alanlarda çalıştık. Kung Fu da dünya şampiyonluğum var. Ayrıca filmlerde dövüş koreografisi yapıyorum. Duvar'a Karşı filminde de çalışmıştım. Ben de bir çok film projesinde yer aldım ama yollarımız Mark'la hiç kesişmemişti. Bu projeyi de bir arada olacağımız için kabul ettik.
Mark: Filmde de yakın arkadaşı oynuyoruz. Emanuel profesörü oynayacak. Bu filmde çok köklü sanat ve tarih var. Herkes birbiriyle oynuyor.
Mark: Bizi bir araya getiren en önemli ortak noktalardan birisi de dövüş sanatı. Bir aradayken göreceksiniz.
Emanuel: Bir kaç defa burada bulunmuştum. Dünyayı dolaşan biri olarak İstanbul'u çok ilginç buluyorum.
Mark: İki yıl önce birlikte gelmiştik ama çok uzun süre kalmamıştık. İlkinde İstanbul için beklentilerim vardı. Bunların hepsi karşılandı. Arkadaşlarım hep bahsediyordu. Türkiye'nin dışarıda iyi bir saygınlığı var.
Mark: Geldiğimiz de Abdülhamit ile ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Artık biliyoruz ama bunu proje etiği açısından paylaşamıyoruz. Abdülhamit çok önemli ve güçlü bir karakter. Film yapmanın en güzel taraflarından biri de bu. Biz öğrenmek için para alıyoruz. İkinizin hayatı da film gibi.
Mark: Birlikte çok uzun yıllar geçirdik. O yüzden anlatacak çok hikayemiz var. Bir proje üzerinde çalışıyorum. Bu bizim ergenlik dönemimizi anlatacak bir proje. Filmi ben yöneteceğim ve geçtiği yer Almanya olmasını istiyoruz. Yapımcılığını da Emanuel yardım edecek. Kendimizi oynamak için çok yaşlıyız ama oyuncu olarak çocukları yetiştireceğiz.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.