Post-Amerikan bir dünyaya evrilmek

Latife Beyza Turgut
04:0015/08/2024, Perşembe
G: 15/08/2024, Perşembe
Yeni Şafak
Çağatay Özdemir
Çağatay Özdemir

Dünyanın “süper gücü” ABD, son zamanlarda yükselen güçler ve yeni ulusların meydan okumaları ile karşı karşıya kalıyor. Günümüz dünyasının, ABD’nin göreli etki ve gücünün giderek azaldığı post-Amerikan bir dünyaya evrildiğine dikkat çeken İletişim Başkanlığı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çağatay Özdemir, değerlendirmelerini Kartal’ın Yükselişi ve Düşüşü: Liberal Dünya Düzeni Üzerine Bir Değerlendirme isimli çalışmasıyla okuyucuya sunuyor.

“Özgürlükler ülkesi”, “dünyanın süper gücü” hatta bir şarkı sözünden ilhamla “macera dolu Amerika”, dünyanın en büyük ekonomisi ve askeri gücü olmasına rağmen, son zamanlarda yükselen güçler ve yeni ulusların meydan okumaları ile karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle, uzmanlar tarafından sıklıkla ABD’nin büyük (grand) stratejisi mercek altına alınıyor. Liberal dünya düzeninin geleceği ile ABD’nin bu düzenin şekillendirilmesinde oynadığı rol hakkında yoğun tartışmalar yaşanıyor. İletişim Başkanlığı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Çağatay Özdemir de “Kartal’ın Yükselişi ve Düşüşü: Liberal Dünya Düzeni Üzerine Bir Değerlendirme” (The Rise and Fall of the Eagle: An Assessment of the Liberal World Order) kitabı ile dünya gündeminin en hararetli tartışma konularından birine mütevazı bir katkı da bulunuyor. Dünyanın önde gelen uluslararası yayınevi Routledge/Taylor and Francis Group ile ortaklığa sahip Apple Academic Press tarafından yayınlanan kitabında; Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda ortaya çıkan liberal dünya düzeninin nasıl ve ne amaçla kurulduğu, nasıl yükselmeye başladığı, ABD hegemonyası ile bağlantısından başlayarak çeşitli uygulamalarla nasıl sarsıldığı ve bugüne kadar başarılı olup olmadığını inceleniyor. II. Dünya Savaşı sonrası dönemden itibaren serbest ticaret sistemi, işbirliğine dayalı güvenlik, kolektif karar alma, demokratik birlik gibi Amerikan hegemonyası ilkelerini merkeze alan liberal dünya düzeninin tarihsel bir okumasının yer aldığı çalışma, uluslararası sistemin karşılaştığı sınamaları da ortaya koyuyor. Geleneksel ve Batı merkezli uluslararası ilişkiler paradigmalarının ötesine geçerek Amerikan hegemonyasının ve liberal dünya düzeninin geçerliliğini ve meşruiyetini sorgulayan kitap, günümüz dünyasının, ABD’nin göreli etki ve gücünün giderek azaldığı post-Amerikan bir dünyaya evrildiğine dikkati çekiyor.

BU DÜZENİN TERSİ DE MÜMKÜN

Son yıllarda yaşanan gelişmeler ABD’nin önceliklerinin küresel toplum aleyhine kendi çıkarlarını ilerletmeye odaklandığı tek taraflılığa doğru artan bir eğilim gösterdiğini gözler önüne seriyor. ABD ticaret ve uluslararası güvenlik de dahil olmak üzere farklı alanlarda tek taraflı politikalar izliyor. Söz konusu politikalar uluslararası düzen açısından kayda değer sonuçlar doğurarak ABD’nin küresel arenadaki rolü ve uluslararası sistemin dayanıklılığı konusunda endişelere yol açıyor. Özdemir bu çalışma ile John Mearsheimer, Stephen Walt, Kenneth Waltz ve Robert Gilpin gibi uluslararası ilişkiler alanında önemli isimlerin çözümlemelerinin ötesine geçerek okuyucuya ve araştırmacılara bambaşka bir bakış açısı sunuyor. ABD’nin gücünün göreceli olarak azaldığı karmaşık ve sürekli sürecin hem ülkenin kendisi hem de küresel toplum için kritik sonuçlara yol açtığını açıkça gösteriyor. 1990’larda kısa süreli bir güç yoğunlaşmasının ardından ABD hegemonyasının çalkantılı krizler yaşadığını ifade eden Özdemir, ABD’nin liberal dünya düzenini koruma ve genişletme konusunda karşılaştığı zorlukları vurguluyor. Bu çalışma ile kendi içerisinde “yenilemez” ve “değiştirilemez” gibi düşünülen Amerikan hegemonyasının aksine bir dünya düzeninin de mümkün olduğunu gösteren Özdemir, kitapta bunları çeşitli kanıtlarla ortaya koyuyor. Avrupa’daki radikal sağın yükselişi, Trump dönemi dış politikasının liberal dünya düzenine karşı meydan okumaları, BM, NATO, AB gibi küresel ulus üstü yapıların kendi tahkimatını kaybetmesi, Rusya ve Çin’in küresel çapta başat aktörler haline gelmesi ve tüm bunların uluslararası sistemi tekrar dönüşüme uğratması… Tüm bunlar yeniden kurgulanmış bir uluslararası sistem ihtiyacını doğuruyor.

ÇATIŞMALARIN HAKEMİ TÜRKİYE

Özdemir’in İngilizce olarak kaleme aldığı kitapta, küresel ve bölgesel güçlerin farklılaştığına, yeni dünya düzeninde, yeni aktörlerin ortaya çıktığına da dikkat çekiliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikada ortaya koyduğu proaktif yöntemler vasıtasıyla önemli bir aktör olduğunun da altı çiziliyor. Türkiye, hem bölgesindeki çatışmalarda hem de küresel çatışmaların çoğunda hakem rolü, hami rolü ve kimi zaman da ara bulucu rolünde. Bu anlamda kitap, Türkiye’nin bu çok yönlü vizyoner diplomasisinin ortaya koyduğu eksenleri aslında uluslararası küresel sistemin dönüşümüyle birlikte okunması gerektiğini açıkça gösteriyor. Çünkü uluslararası liberal düzen sadece Amerikan hegemonyasından müteşekkil değil. Türkiye; Gazze’de yaşanan insanlık dramına “dur” diyebilen, birçok noktada Ukrayna-Rusya Savaşı’nda ve yine Balkanlar’daki gerilimlerde ara bulucu rolünü üstlenen, özellikle Ermenistan-Azerbaycan Savaşı’ndaki tutumu belirleyici olan bir ülke. Dolayısıyla Türkiye’nin küresel aktör olmaya doğru yürüdüğü yolda bölgesel çatışmaları giderici etkileri de göz önünde tutuluyor.



#Aktüel
#Hayat
#Edebiyat