On Bir Ayın Sultanı Ramazan ayının bir haftasını geride bıraktık. Bu mübarek ayın en güzel yanı hiç şüphesiz bir arada açılan oruçlar. Yemeğe düşkün biri olmayan Peygamberimiz (sav) de bölüşmeyi, ikram etmeyi ve infak etmeyi tercih eder, sofrasında tek veya iki çeşit yemek bulundurur, aile fertlerinin yemeği hep bir arada yemelerini tavsiye ederdi. Biz de bu hafta sizlerle Efendimiz’in (sav) sofrasından tarifler paylaşıyoruz. Siz de bir arada olduğunuz iftarınızı Efendimiz’in (sav) sofrasıyla açabilirsiniz.
İki ‘cihan güneşi’ Efendimiz Hz. Muhammed (sav), dünyayı selamete çıkaracak bir toplum düzeni anlayışını getirendir. Rabbimizin emir ve yasaklarını ilk tatbik eden kişi olarak bize örnek olmuş, neyi nasıl yapacağımızı hiçbir boşluk bırakmaksızın öğretmiştir.
İFTARLARIMIZI YALNIZ YAPMAYALIM
Yemek, insan hayatını sürdürebilmek için bize gerekli olan şeylerin neredeyse en başında geliyor. Yeme içme düzeni de dikkatle bakıldığında, gıdanın dağılımından, sofraların adabına kadar bütün unsurlarıyla, toplumun adalet sisteminden, refah düzeyine birçok şeyi işaret eden önemli bir veri kaynağıdır. İslam sofraları zengin ve fakiri birleştirir, yalnız yemek tavsiye edilmez ve aşırıya kaçmakta hoş karşılanmaz. Az yemek, yemeği bölüşmek, yemeği hediye etmek Müslüman toplumların alışkanlıklarındandır. Efendimiz (sav) bir hadisinde “Ey Müslüman kadınlar! Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin. Alıp verdikleri şey bir koyun paçası bile olsa” buyurmuşlardır. Böylece, insanlar arasında sevgi bağı güçlenir, yemek hediye etmekle rızıklar bölüşülüp, sofralarda bereket artırılır. Başka bir hadisinde Efendimiz (sav), kendisine “Ya Resulullah (sav) yemek yiyoruz ama karnımız doymuyor” diyen ashabına, “Herhalde siz ayrı ayrı yiyorsunuz” buyurdular. “Evet” cevabını alınca da “Birlikte yiyin ve besmele çekin ki yemeğiniz bereketli olsun” diye yanıtladılar. Biz de özellikle Ramazan ayında, alışkanlıklarımız arasında bulunduğu gibi, birbirimize yemek hediye edelim ve iftarlarımızı yalnız yapmamaya özen gösterelim. Efendimiz (sav), yemeğe düşkün bir kimse değildi. Çoğu zaman bölüşmeyi, ikram etmeyi ve infak etmeyi tercih ederdi. Az yerdi. Sofrasına arpa unu, sirke, zeytinyağı, peynir, süt ve hurma hakimdi, çoğu zaman tek veya iki çeşit yemek bulunurdu. Önüne gelen yemeği beğenmese dahi “Beğenmedim” demez, yemeği yapana teşekkür ederdi. İçinde bulunduğu toplumda zenginin, fakirin aynı sofrada bulunmasına özen gösterirdi. Genellikle tek öğün veya iki öğün yemek yediğini bildiğimiz Rasulullah (sav) acıkmadan yemez ve hastalıkların nedenini birbiri üstüne yenilen yemekler olarak görürdü. Bugün, Ramazan ayının nuruna yakışır bir şekilde Efendimiz’in (sav) sofrasından iki tarif paylaşmak isterim. Allah oruçlarımızı ve bütün ibadetlerimizi kabul etsin ve Ramazanı bize bereketli kılsın. Sağlıklı, mutlu bir pazar günü diliyorum.
Sevik
- 1 çay bardağı kavrulup
- soğutulmuş un
- 4 su bardağı süt
- 1 su bardağı su
- 1 tatlı kaşığı tuz
Soğuk su ve soğuk sütü karıştıralım. Bir tencereye kavrulmuş unu ve tuzu koyup üzerine yavaş yavaş sulu sütü ekleyelim. İyice karıştırdıktan sonra ocağa koyalım. Kaynayana kadar karıştırmaya devam edelim. Afiyet olsun.
*Bu tarifte günümüz damak tadına uyum sağlaması için çorbaya bir kaç kaşık pirinç, üzerineyse nane ve kızdırılmış yağ sosu ekleyebiliriz.
Süveyd b. Nu’man şöyle dedi: “Biz Resûlullah’ın (sav) beraberinde Hayber’e doğru sefere çıktık. Sahba’ya ulaştığımızda Allah Resûlü (sav) erzakı istedi. Kendisine sevik (kavrulmuş buğday, arpa unu) getirildi. Onu su ile karıştırıp bulamaç yaptık ve ondan yedik...”
Ebû İbrahim Abdullah ibn Ebû Evfa şöyle haber vermiştir:
“Biz Resûlullah (sav) ile beraber bir seferde bulunduk. O oruçlu idi. Güneş battığı zaman oradakilerden birine ‘Ey filan! Haydi (bineğinden) in de bize sevik karıştır’ buyurdu. O zat, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Keşke geceyi bekleseydin’ dedi. Resûlullah (sav) tekrar: ‘Haydi in de bizim için sevik karıştır’ buyurdu. O kimse (devesinden) indi ve sevik bulayıp Peygambere (sav) getirdi. Hz. Peygamber (sav) de ondan içti ve sonra eliyle işaret ederek: ‘Güneş şuradan (batı tarafından) battığı ve gece de şuradan (doğu cihetinden) geldiğinde oruçlunun iftar vakti girmiştir’ buyurdu.”
Riyazu’s-Salihin’de “sevik” yemeği kavrulmuş unun, su veya sütle pişirilmesinden elde edilen çorba olarak tarif edilmektedir.