Pazar günleri üzerine konuştuğumuz müzisyen Emre Dayıoğlu, “En güzel pazar günü Anadolu›nun her bir köşesinde, müziğin en nadide parçası olan türküleri derlediğim pazar günleridir” diyor.
Kafka “Sevgili Milena” diye başladığı mektuplarından birinde hepimizi düşündürecek (bence) şu cümleleri kuruyor: “Önce şu, Milena: Pazarları içinde oturup yazdığın o ev ne biçim? Büyük mü? Boş mu? Yalnız mısınız gece gündüz? Güzel bir pazarı ‘yabancı birinin’ karşısında geçirmek sıkıcı olsa gerek, hem de o birinin yüzünü, yalnız ‘mektuplardan’ tanıyorsanız! Bu konuda ben daha mutluyum, odam küçük, ama gerçek Milena burda, kaçmış sizden anlaşılan bu pazar... inanın bana, onunla olmak, çok çok güzel.”
Pazarları içinde oturup, uyandığımız, düşündüğümüz o ev neye benzer? Bence bu soruya hepimiz muhatap olabiliriz. Bugün tüm bunları, yani pazarları ve ruhumuzdaki izlerini müzisyen Emre Dayıoğlu ile konuştuk. Kendisi ilk olarak bize klasik bir pazarını anlatacak: “Pazar günleri benim en sevdiğim günlerden biridir. Kendimi dinlediğim, ruhumu dinlendirdiğim, çalışmalarıma devam ettiğim zamanlardan biridir. Sabah erkenden kalkarım ailemle beraber kahvaltımı yaparım. Sonrasında keyifli bir sohbet eşliğinde kahvemi içerim ve çalışma odama geçer çalışmalarıma devam ederim.”
Kendi içimize dönmeliyiz
Dayıoğlu’na pazarları sıkıntı olmaktan kurtaracak önerisi olup olmadığını sorduğumuzda ise önce “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtaran şey aslında kendi içinize ve ruhunuza dönmemizdir” diyor ve şunları ekliyor: “Ben bunu genellikle müzik ile yapıyorum. Elime o günkü ruh halime uygun enstrümanı alıp güzel bir türkü çalıyorum. Sizler de kendinize iyi gelecek insanlarla bir araya gelip sevdiğiniz şeylerle ilgilenebilirsiniz.”
Ailecek izlenecek filmler
Gelelim filmlere… Acaba sanatçının bugün için önereceği filmler var mı? Dayıoğlu, “Ben pazar günleri genellikle ailemle izlenecek filmleri tercih ediyorum. Böylelikle hep beraber olup aile sıcaklığını hissediyoruz. Ama bana sorarsanız pazar günü izlenecek en iyi film Umudunu Kaybetme...” diyor
Yaşar Kemal okuyorum
Konu kitaplara gelince de pazarları ne okuduğunu soruyoruz. “Pazar günleri Yaşar Kemal›in Sarı Sıcak kitabını okuyorum. Anadolu insanının yokluğa, fakirliğe karşı olağanüstü mücadelesi beni Anadolu’nun en ücra yerlerindeki hazineyi bulmaya yönlendirdi” diyor bize cevap olarak.
Halk müziğiyle geçen pazarlar
Pazar günleri ara ara arkadaşlarıyla bir araya gelerek, kültürel anlamda kendilerini geliştirecek seyahatler düzenlediklerini söyleyen Dayıoğlu, “Gittiğimiz yerlere de Türk halk müziğini taşımaya çalışırız. Arkadaşlarım da bu yolculuklarda bana eşlik ederler” ifadelerini kullanıyor. Dayıoğlu’nun pazar günleri favori mekânı ise eviymiş. “Çünkü” diyor ve şöyle devam ediyor sözlerine: “Kendimi en iyi burada ifade edebiliyorum. Kendimle ve ailemle baş başa kaldığım anlarda ilhamımı onlardan alarak müzikal anlamda çalışmalarıma devam ediyorum.”
Alana katkı sağlamak benim için çok önemli
- Köşemizin en zor sorusuna geldik… En güzel ve en kötü pazarınız hangisiydi? Dayıoğlu şunları anlatıyor: “Bana göre en güzel pazar günü Anadolu’nun her bir köşesinde, müziğin en nadide parçası olan türküleri derlediğim pazar günleridir. En kötü pazar günü ise hiçbir şey yapmadan geçirdiğim pazar günüdür. Çünkü çalışmak ve alana katkı sağlamak benim için çok önemli.”
Sakin, dingin ve şarkı dinlemeyi seven biri
- Pazar günleri de çalışan hatta bu günün kendisi için en verimli günlerden olduğunu söyleyen Dayıoğlu’na son sorumuz, “Pazar günü insan olsaydı, nasıl biri olurdu?” oluyor. İşte kendisinin cevabı: “Pazar günü bir insan olsa, kesinlikle çalışkan, sakin, dingin ve şarkı dinlemeyi seven bir insan olurdu. Çünkü bu insan pazar gününün bize hissettirdiklerini çevresindekilere hissettirirdi.”
